Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2019/2123 E. 2019/3285 K. 08.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2123
KARAR NO : 2019/3285
KARAR TARİHİ : 08.05.2019

…….
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-birleştirilen davada davalı vekili ve davalı-birleştirilen davada davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … vekili 12/07/2012 havale tarihli dava dilekçesi ile; davalının davacı site yöneticiliğinde 2009-2012 tarihleri arasında görev yaptığını, 3 yıldır yöneticilik yapan davalı …’nin aynı zamanda….. kömür veren firmanın da sahibi ve işletmecisi olduğunu, davacı sitenin ……. ve 4 dükkandan oluşan bir site olduğunu, sitede aylık daire başına 150,00-TL aidat toplandığını, ayrıca 2 dükkandan 600,00 TL+300,00 TL işgaliye parası olan toplam 900,00-TL aidat, diğer 2 dükkandan ise aylık 300,00 TL+300,00 TL işgaliye ücreti ile beraber toplam 600,00 TL alındığını, davalının uzun süreler davacı sitenin yöneticiliğini yaptığını, bu dönem içinde hesap vermekten kaçtığını, davalının yöneticilik yaptığı yıllarda diğer firmalardan teklif almadan kendi firmasından kömür alımı yaparak usulsüzlük yaptığını, cebinden apartmana nakit para aktardığını beyan ederek siteyi kendisine muhtaç bir duruma getirdiğini, 05/06/2011 tarihinde olağan genel kurul toplantısının yapıldığını, bu toplatıda alınan kararların ve bu kararlara göre yapılan borçlanmaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının gönderdiği kömür ile fatura edilen kömür arasında da kalite farkının bulunduğunu, davalının yönetim kurulu toplantısında yönetim kuruluna hitaben yazdığı mektupta siteye kredi açarak kömür aldığını, ancak site yönetiminin bu şekilde bir yetki vermediğini, davalının siteden olan alacaklarına karşılık elindeki kaşe ile siteyi borçlandıracak şekilde 06/10/2011 tarihli bono düzenlediğini, ancak sitenin bonoya dayanan borcu da bulunmadığını beyan ederek; 06/10/2011 tarihli 45.000,00 TL’lik senede istinaden sitenin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı site lehine % 40 tazminata hükmedilmesine karar verilmesini; birleştirilen dava dosyasında ise davacı vekili; müvekkilinin 2009, 2010 ve 2011 yıllarında davalı sitenin yöneticiliğini yaptığını, 2012 yılı Ağustos ayında yapılan genel kurulda yöneticiliği bıraktığını, davacının aynı zamanda kömür ticareti de yaptığını, 2009/2010 ve 2010/2011 döneminde sitenin kömür ihtiyacının müvekkil tarafından karşılandığını, bu ilişkinin genel kurulda kabul görerek yöneticinin ibra edildiğini, 2011-2012 döneminde kışın çok soğuk geçmesi nedeniyle kömür fiyatlarında beklenmedik artışlar olduğunu, 2011 yılından 10/08/2012 tarihine kadar geçen sürede davacının verdiği kömürlerin bedeli ile yönetici olarak yaptığı harcamalarının toplamının 153.517,00 TL olduğu, alacağın 108.000,00-TL’sinin tahsil edilebildiğini, geride müvekkilinin 45.517,00 TL alacağının kaldığını, bu alacağın tahsili için …… sayılı dosyası ile takibe başlanıldığını, ancak takibin davalı site yöneticiliğinin haksız itirazı üzerine durduğunu beyan ederek; davalının itirazının iptaline ve davalı aleyhine icra inkar tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
…….
Mahkemece; asıl dava dosyası bakımından;
1) a-Davacının senetten dolayı açtığı menfi tespit davasının kabulü ile davacının 06/01/2011 tarih ve 45.000 TL bedelli senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine,
b-Senet nedeni ile icra takibine başlanılmadığından, davacının tazminat talebinin reddine,
2) a-Davacının kömür satışı ve site genel giderleri nedeni ile davalıya borçlu olmadığına yönelik açtığı menfi tespit davasının reddine,
b-Dava tarihinde başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı ve başlatılan takip nedeni ile tedbir kararı verilmediğinden, davalının tazminat isteminin reddine,
Birleştirilen 2012/486 Esas sayılı dosya bakımından;
1) Davacının açtığı itirazın iptali davasının kısmen kabulü ile, davalı borçlunun ……. sayılı takip dosyasına yönelik yaptığı itirazın kısmen iptal edilerek, takibin 8.334,17 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2) Davalı borçlu itirazında haksız olduğundan, asıl 8.334,17 TL’nin % 20’si olan 1.666,83 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davacı-birleştirilen davada davalı vekili ve davalı-birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dava; davacı yönetimin önceki yöneticiye borcu olmadığının tespiti istemine, birleştirilen dava ise davacı önceki yöneticinin yönetime karşı başlattığı icra takibinden kaynaklanan itirazının iptali istemine ilişkindir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun Ek 1. maddesindeki, “Bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh mahkemelerinde çözümlenir.” hükmü uyarınca, Kat Mülkiyeti Kanununun uygulanmasından kaynaklanan davada görevli mahkeme sulh hukuk mahkemeleridir. Dosya kapsamına ikmal edilen yönetim planının incelenmesinden dava konusu anataşınmazın tek parsel üzerinde kurulu olduğu anlaşılmakla; uyuşmazlıkta genel hükümlerin değil kat mülkiyeti hukukuna ilişkin hükümlerin uygulanması gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Görevin Belirlenmesi ve Niteliği” başlıklı 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden, bu hususun mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Bu halde, davanın nitelemesine göre eldeki uyuşmazlıkta sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu düşünülmeden, talep hakkında görevsizlik kararı verilmeyip işin esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı-birleştirilen davada davalı ve davalı-birleştirilen davada davacı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/05/2019 günü oy birliği ile karar verildi.