Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2019/2002 E. 2019/4135 K. 18.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/2002
KARAR NO : 2019/4135
KARAR TARİHİ : 18.06.2019

……..
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 11/06/2019 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacı … vekili Av. … ve davalı … vekil….. geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili mahkemeye sunduğu 20/03/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; …… Karar sayılı ilamı ile satışına karar verilen ve satış işlemleri yapılan, …….Memurluğunun 2014/36 Ortaklığın Giderilmesi dosyasında 21.04.2016 tarihinde yapılan açık arttırma neticesinde……..adına kayıtlı olan…….. ada 14 nolu parsel de kayıtlı olan 541 m2 arsa nitelikli taşınmazı toplam 460.000.-TL bedelle müvekkilinin satın aldığını, ihalenin kesinleştiğini, ihale bedeli ve diğer tüm vergi ve giderlerin müvekkili tarafından ödendiğini, ihalenin kesinleşmesi ve bedellerin ödenmesi üzerine …….. parsel de kayıtlı olan 541 m2 arsa nitelikli taşınmazı takyidatsız olarak müvekkili adına tescil yapılmasının tapu müdürlüğüne bildirildiğini,…….Yevmiye sayılı yazısı ile, işlem hazırlama sırasında tapu kayıtlarında yapılan incelemelerde, beyanlar hanesinde kurşun kalem ile…… Mahkemesinin 1984/42 sayılı kararı ile……olmuş notu düşüldüğü, bunun üzerine bila tarihli 1764644 sayılı yazı ile mahkemeden bilgi istenildiği ve mahkeme tarafından 1984/42 sayılı satış yazısının gönderildiği ve bu dosyadan yapılan satışın……. parsel sayılı taşınmaz olduğu, ancak alıcısı adına tescil yapılmadığı, 225 ada 14 parselin 13.04.1989 tarih ve 2324 yevmiye numaralı imar uygulaması neticesinde 1157 ada 1 parsele uygulandığı ve yine 30.03.1990 tarih ve 2324 yevmiye numaralı imar uygulaması sonucunda 1157 ada 13, 14, 15 ve 16 parsellere uygulama gördüğü, …… satış memurluğunun 17.07.2016 tarihli yazısı ile tescili istenilen taşınmazın…… Sulh Hukuk Mahkemesinin 1984/42 sayılı kararı ile satışa konu olan 225 ada 14 parselden uygulandığı ve mahkeme satışları TMK’nın 705. maddesi gereği tescilsiz iktisap doğurduğu nedenleri ile talebin reddedildiğini, Tapu Müdürlüğünün kararına karşı itiraz edildiğini ancak itirazlardan da olumlu sonuç alınamadığını, satış memurluğu tarafından açık arttırma yoluyla satışı yapılan ve bedeli müvekkili tarafından ödenmiş olan taşınmazın tescil işlemlerinin tapu müdürlüğü tarafından müvekkili adına yapılmadığını, davalı tarafından satış memurluğunun 17.07.2016 tarihli tescil yazısına kadar olan sürede gerek……. Mahkemesinin 2012/507 E. – 2014/56 K. sayılı izale-i şuyu dosyasına ve gerekse satış memurluğunun 2014/36 ortaklığın giderilmesi dosyasına göndermiş olduğu tapu kayıtlarında talebin reddine yönelik
…..

işleminde belirttiği hiç bir hususu ne …… nede satış memurluğuna bildirmediğini, tapu müdürlüğü tarafından gönderilen tapu kayıtlarında …..adına kayıtlı tapu kaydı gönderildiği ve bu kaydın daha önce satıldığı v.s. şeklinde hiç bir bildirim ne mahkeme dosyasına ne de satış dosyasına tapu müdürlüğü tarafından bildirilmediğini, yasal düzenlemeler ve 2013/5150 Bakanlar Kurulu Kararı ile düzenlenen ve Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Tapu Sicil Tüzüğünde tapu kayıtlarının ne şekilde tutulması gerektiği ve yazılması gereken ibare, tescil, ipotek v.s. ne şekilde yazılması gerektiği konusunun ayrıntılı olarak açıklandığı, gerek belirtilen düzenlemeler ışığında ve gerekse konu ile ilgili diğer yasal düzenlemeler ışığında konu değerlendirildiğinde; tapu kayıtlarını tutmak devletin/idarenin görev ve sorumluluğunda olup, bu hizmetlerin yerine getirilmesi sırasında herhangi bir zarar oluştuğunda ise, kusursuz sorumluluk dahil tüm zararlardan Devletin/idarenin sorumlu olacağının kanun hükmü olduğunu, müvekkilinin mahkeme ilamı doğrultusunda mahkemenin satış memurluğunun ihalesi neticesinde taşınmazın mülkiyetini kazandığını, Devletin/idarenin karar ve işlemlerine güvenerek bedelini ödemek suretiyle taşınmazı satın aldığını ve bedelini ödediğini, satış memurluğunca ödenen paranın ilgililerine gönderildiğini ancak müvekkilinin ihale suretiyle almış olduğu taşınmazı adına tescil edilmediğini, bu haliyle büyük mağduriyete sürüklendiğini, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili tarafından ödenen 460.000.-TL’nin 29.04.2016 tarihinden itibaren (izale-i şuyuu satış dosyasına ve diğer kurumalara ödeme günü) işlemiş ve işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yerel mahkemece yapılan yargılama sonucu; davanın kısmen kabulü ile, 390.160,00.-TL tazminatın 29/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hükmün davalı … tarafından istinaf edilmesi üzerine,
Bölge adliye mahkemesince;
-HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca…….Mahkemesinin 2017/58 E. – 2018/30 K. sayılı kararının kaldırılmasına,
-Davacının davasının reddine,
-Davalı … vekili kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince belirlenen 2.725,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından duruşma istemli ve Esasa Yönelik olarak, davalı … tarafından ise vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır.
Dosya kapsamından 225 ada 14 parsel sayılı taşınmazın 4184 m2 yüzölçümü ve tarla vasfı ile 1970 yılında kadastro sonucu ……ve arkadaşları adına paylı olarak tescil edildiği, paydaşlardan olan…. da bu taşınmazda 1/5 pay sahibi olduğu, 225 ada 14 parselin sayfasının imar nedeni ile kapatıldığı, 1157 ada 14 parselin imarla oluşan parsellerden olduğu, bu taşınmazın 541 m2 olarak 30/3/1990 tarihinde ……adına imar sonucu tescil edildiği, 1157 ada 14 parselin tapu kütük sayfasında beyanlar hanesine kurşun kalemle silik bir şekilde tarih ve yevmiye numarası olmaksızın “….. satış memurluğunun 1984/42 sayılı kararı ile….. satılmıştır” cümlesinin yazıldığı, ancak taşınmazın güncel tapu kaydına bu şekilde bir şerhin işlenmediği anlaşılmıştır.
Sulh Hukuk Mahkemesinin 1984/42 Esas sayılı satış dosyasında yapılan incelemede ise 225 ada 14 parselin sulh hukuk mahkemesinin 1980/751 E. – 1981/836 K. sayılı ilamı ile kesinleşen ortaklığın giderilmesi davası sonucu satış sureti ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği, bu kararın kesinleşmesi üzerine taşınmazın…… ihalesinin yapıldığı, satış dosyasında 30/07/1985 tarihinde tapu müdürlüğüne müzekkere yazılarak “225 ada 14 parselin ihale bedelinin tamamının yatırıldığı ve taşınmazın……. adına tescilinin yapılmasının” istendiği anlaşılmıştır.

…….

Bölge adliye mahkemesince; davalı Hazinenin istinaf isteminin kabulüne ve yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davacının davasının reddine karar verilmişse de; delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki; davacı dava konusu taşınmazı ortaklığın giderilmesi davası sonucu satın almış, taşınmaz bedelini yatırmış ancak taşınmazın tescili aşamasında tapu müdürlüğünce “dava konusu 1157 ada 14 parselin geldisi olan 225 ada 14 parsel ……..adına kayıtlı iken daha evvel 3. kişiye satışının yapılması nedeni ile davacı adına tescilin yapılamayacağı” bildirilmiştir.
Tapu kayıtları ve dosya kapsamından yapılan incelemede gerçekten de dava konusu taşınmazın geldisi olan 225 ada 14 parselin 1984/42 sayılı satış dosyasında ……atışının yapıldığı, satış dosyasında alıcı…..adına tescil işlemi yapılması için tapu müdürlüğüne müzekkere yazıldığı, buna rağmen tapu müdürlüğünce taşınmazın ……adına tescil işleminin yapılmadığı, taşınmazın …… adına tescilinin devam etmesi nedeni ile imar sonucu oluşan dava konusu parselin de …….adına tescil edildiği ve ortaklığIn giderilmesi davasına konu olduğu, gerek ortaklığın giderilmesi davasında gerekse satış dosyasına tapu müdürlüğünden gönderilen kayıtlarda, herhangi bir şerh olmadığı, her ne kadar 1157 ada 14 parselin kütük sayfasında……satış yapıldığına dair bir şerh varsa da, bu şerhin tarih ve numarasının olmadığı,kurşun kalemle silik bir şekilde kim tarafından hangi tarihte yazıldığı belli olmayan ve güncel tapu kayıtlarına işlenmeyen bu şerhin tapu görevlilerini sorumluluktan kurtarmayacağı sonucuna ulaşmak mümkündür.
Bölge adliye mahkemesince dava konusu taşınmazın hâlâ…….adına kayıtlı olması nedeni ile davacının tapu malikine karşı açacağı tapu iptal ve tescil davası ile mülkiyeti elde etme olanağı bulunduğuna işaret edilmişse de; 4271 sayılı Medeni Kanunun 705. fıkrası ile 2004 sayılı Kanunun 134. maddesinin birinci fıkrasına göre, ortaklığın giderilmesi davası sonucu satışına karar verilen taşınmazın mülkiyeti ihale ile birlikte tescilden önce kazanılmaktadır.
Bununla beraber 4271 sayılı Kanunun 705. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “malikin tasarruf işlemleri yapabilmesinin, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlı olduğu” hükmü uyarınca tescil talebinin reddi nedeni ile tasarruf işlemlerini yapamamaktadır.
Bu durumda tapu kaydı her ne kadar hâlâ ……adına ise de; taşınmaz daha evvel 3.kişiye satılmış olduğundan, taşınmazın gerçek maliki ……. değildir, hukuka uygun bir ihale sonucu mülkiyeti kazanan davacı taşınmazı adına tescil ettirememekte ve taşınmazda tasarrufi bir işlem yapamamaktadır. Mülkiyeti kazanmasına rağmen tasarruf işlemlerinin engellenmesi davacının mülkiyet hakkına müdahale niteliğinde olup, bunun nedeni de tapu sicilinin düzgün tutulmamasıdır.
Şayet tapu sicili düzgün tutulsa ve taşınmazın daha önce ……. yapılan satış tescil edilse ya da tapu kaydına usulüne uygun bir şerh verilse idi, taşınmaz yeniden ortaklığın giderilmesi davasına konu olmayacak ve davacı da bu taşınmazı satın almayacaktı.
Bu durumda davacının zararının tapu sicilinin düzgün tutulmamasından kaynaklandığının, davacının zararının TMK’nın 1007. maddesi gereğince karşılanması gerektiği muhakkak olup istinaf mahkemesince tazminatın kapsamı açısından bir inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Kabule göre de; eldeki dava kısmi dava niteliğinde olup harcı yatırılan dava değeri üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken aksi düşünce ile maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan gerekçelerle; davacının ve davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 2.037,00.-TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6100 sayılı HMK’nın 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine, karardan bir örneğinin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/06/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.