Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2019/1881 E. 2019/3422 K. 14.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1881
KARAR NO : 2019/3422
KARAR TARİHİ : 14.05.2019

……..

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili 23.09.2011 tarihli dilekçe ile; müvekkillerinin paylı maliki olduğu ……bulunan 570 parsel nolu taşınmazı 1986 yılında kayden satın aldıklarını, 10.07.1986 tarih 2 sıra nolu 161.090 m2 yüzöçümlü tapu kaydının oluştuğunu, anılan tapu kaydının 59.518 m2 yüzölçümlü kesiminin 1992 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 890 ada 1 parsel sayılı taşınmaza revizyon gördüğünü, geriye kalan 101.572 m2 yüzölçümlü kesiminin ise ormanda kaldığı belirtilerek uygulanmadığını, 1991 yılında yapılan orman kadastrosu sırasında 10.07.1986 tarih 2 sıra nolu tapu kaydının kapsamı içinde kalan 101.572 m2 yüzölçümlü kesiminin orman sınırları içinde bırakıldığını, tapu kaydına dayanak açtıkları orman kadastrosuna itiraz ve tescil istekli davanın…… sayılı ilamıyla reddedildiğini, temyiz incelemesinden geçerek 28.01.1999 tarihinde kesinleştiğini, tapu kaydının haksız yere ellerinden alındığını, zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 12.000,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Daha sonra 22.10.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle fazlaya ilişkin hakları saklı tutup toplam 5.078.600,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden alınması isteminde bulunmuştur.
Davalı Hazine; davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, tazminat istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; mülkiyet hakkının zamanaşımına uğramayacağı, orman sınırları içinde kalması sebebiyle tapusu iptal edilen davacıların zararlarının dava tarihi itibariyle belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 2.666.265,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince duruşma istekli temyiz edilmiştir. Islahla artırılan miktar üzerinden ıslah harcı ödenmediğinden duruşma isteği değer yönünden reddedilmiştir.
Dava, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi sebebiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18/11/2009 gün ve 2009/4-383 E. – 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4-349 E. – 2010/318 K. sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi; tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasında kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK’nın 1007. maddesi anlamında Devletin
…….
sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Anılan Kanun maddesinde düzenlenen sorumluluk, objektif (kusursuz) sorumluluk olup, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 41. ve devamı maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığından, aynı Kanunun 72. maddesindeki (818 sayılı Kanunun 66. maddesi) zamanaşımı kurallarının uygulanma imkanı olmadığı gibi, TMK’nın 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için de, ayrıca zamanaşımı süresi belirlenmemiştir. Bu itibarla, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesindeki (818 sayılı Kanunun 125. maddesi) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması esas olup, bu süre İzmir Kadastro Mahkemesinin 1991/68.-1997/177 E.K. sayılı kararının kesinleştiği 28/01/1999 tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır. Eldeki dava ise 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 23/09/2011 tarihinde açılmıştır.
Davalı Hazine tarafından süresi içinde verilen cevap dilekçesi ile alacağın zamanaşımına uğradığı belirtildiğine göre; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar vermek gerekirken yanılgı ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacıların temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına 14/05/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.