Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2019/1530 E. 2019/3149 K. 06.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2019/1530
KARAR NO : 2019/3149
KARAR TARİHİ : 06.05.2019

…….
Taraflar arasındaki davada yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 04/12/2018 gün ve 2018/1506 – 2018/7869 E.-K. sayılı ilamıyla onama-bozma kararı verilmiş, süresi içinde davalı gerçek kişi vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … Yönetimi, 20.11.2013 havale tarihli dilekçesi ile ……. parsel)sayılı 271 m2 yüzölçümlü zeytinlik, kestanelik niteliğindeki taşınmazın kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı, öncesi ve eylemli durumu itibarıyla da orman olduğu iddiasıyla, davalı adına olan tapu kaydının iptali, orman niteliğiyle Hazine adına tescili, şerhlerin silinmesi, elatmanın önlenmesi istemiyle dava açmış, sonradan 09.10.2014 tarihli harçlı ıslah dilekçesiyle el atmanın önlenmesi talebinden vazgeçerek kal talep etmiştir
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, taşınmazın bilirkişi raporunda (A) işaretli 114,987 m2 bölümü için davanın reddine, (B) işaretli 156,171 m2 kısmın kaydının iptaline, orman niteliği ile Hazine adına tesciline, el atmanın önlenmesi isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, Dairemizin 04/12/2018 gün ve 2018/1506 – 2018/7869 sayılı E-K sayılı kararıyla [ Dava tapu iptali ve tescil ile kal istemlerine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1944 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 17.06.1982 tarihinde ilan edilip kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması, 25.07.1990 tarihinde ilan edilip kesinleşen 6831 sayılı yasanın 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması, 10.05.1963 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosu vardır. 1-Davalı …’in temyiz itirazları bakımından; İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman kadastro haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmaya göre, çekişmeli taşınmazın (B) işaretli bölümünün kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı anlaşıldığına göre, yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile taşınmazın (B) bölümünün tapu kaydının iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tescili yönünde kurulan usûl ve kanuna uygun hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı … Yönetimin temyiz itirazları bakımından; davacı … Yönetimi dava dilekçesi ile tapu kaydının iptali ile davalının taşınmaza olan müdahalenin önlenmesine karar verilmesini talep etmiş ise de; ıslah dilekçesi ile elatmanın önlenmesi talebinden vazgeçerek taşınmazın üzerinde bulunan binanin kaline karar verilmesini istemiştir, buna rağmen mahkemece hüküm kurulurken davacının ıslah dilekçesinde talep ettiği kal talebi ile ilgili olumlu olumsuz bir karar verilmediği ve hükmün Orman Yönetimi tarafından kal talebi ile ilgili hüküm kurulmadığı gerekçesi ile temyiz edildiği anlaşıldığından Orman Yönetimin temyiz
…….
itirazlarının kabulü ile hükmün kal talebi ile ilgili bir karar verilmek üzere bozulmasına karar verilmiştir. SONUÇ:1) Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı gerçek kişinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün taşınmazın (B) kısmına yönelik verilen tapu iptali ve tescil kararı bakımından ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına,
2)İkinci bentte açıklanan nedenlerle davacı … Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün kal talebi ile ilgili karar verilmek üzere BOZULMASINA] karar verilmiştir.
Bu kere davalı gerçek kişi vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur. karar düzeltme itirazları yönünden yapılan incelemede;
Davacı … Yönetimi çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman sınırları içinde kaldığı gibi eylemli durumunda da orman sayılan yer olduğunu ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece getirtilen belgelerden yörede 1944 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunduğu, bu çalışmadan sonra 17.06.1982 tarihinde ilan edilip kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması, 25.07.1990 tarihinde ilan edilip kesinleşen 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması, 10.05.1963 tarihinde kesinleşen arazi kadastrosu bulunduğu anlaşılmaktadır. Keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda taşınmazın (A) rumuzu ile gösterilen 114,987 m2’lik kısmının orman sınırları dışında, (B) rumuzu ile belirlenen 156,171 m2’lik kısmın kesinleşen orman sınırları içinde bulunduğu bildirilmiştir. Ancak bilirkişi keşif sonucu yaptığı uygulamasında da, Dairemizin iade kararı üzerine getirtilen belgelerin uygulamasında da 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman tahditine dair çalışma tutanakları ile orman tahdit haritasını uygulamamış, sonraki tarihli aplikasyon ve 2/B madde uygulamasına ilişkin haritaları uygulamıştır. Halbuki bir yerin kesinleşmiş orman sınırları içinde kaldığı iddiasına dayanan uyuşmazlıklarda uyuşmazlığın kesinleşmiş tahdite ait tüm tutanaklar ile haritalarının yöntemince uygulanması ve haritalar ve tutanaklar arasında uyum bulunduğunun ve zemine yöntemince uygulandıktan sonra taşınmazın kısmen veya tamamen kesinleşmiş orman sınırları içinde bulunduğunun tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Kaldı ki taşınmazın eylemli durumunda da orman olmadığı belirlenmiştir. Bu nedenle mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
Bilindiği üzere orman kadastrosu yapılıp kesinleşen yerlerde, çekişmeli taşınmazın orman sınırı içine alınıp alınmadığı, diğer bir ifadeyle orman kadastrosunda taşınmaz hakkında işlem yapılıp yapılmadığı, orman kadastrosuna dair çalışma tutanaklarının ve kesinleşen orman kadastro haritalarının yöntemine uygun şekilde incelenmesi ve uygulanması ile belirlenir.
O halde mahkemece sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için; dava konusu yerde yapılan tüm orman tahdit ve orman kadastro çalışmalarına (2/B madde uygulaması, aplikasyon, düzeltme çalışmaları dahil olmak üzere) dair işe başlama, çalışma, işi bitirme, sonuçlandırma, sonuçların askı ilanı ve orman kadastro haritaları, 2/B haritaları, aplikasyon haritalarının orijinal renkli örneklerinin eksiksiz olarak, okunaklı ve denetlenebilir olmasına özen gösterilerek Orman Yönetiminden; en eski tarihli hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilen memleket haritaları ve varsa amenajman planı getirtilerek, dosyasına eklenmeli, önceki bilirkişiler dışında halen……. ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve jeodezi ve fotogrametri uzman bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte; 3116 sayılı Kanuna göre yapılmış olan orman tahditi ve sonraki tarihlerde yapılan aplikasyon ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulaması ile 3302 sayılı kanunla değişik 2/B maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğe göre hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna
……

göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır…” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı dokuzuncu bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 10-15 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, aynı esaslarla aplikasyon tutanak ve haritası uygulanmalı; bulunan ilk orman tahdit hattı ile aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile belirlenen orman sınır hatları, sözü edilen haritaların ölçekleri eşitlenerek, çekişmeli taşınmazın ilk orman tahdit haritası ve 1982 yılı aplikasyon, 1744 sayılı kanunla değişik 2. madde uygulaması ve 3302 sayılı kanunla değişik 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu, 1944 yılı orman kadastro tutanaklarında belirlenen açı ve mesafeleri (açı ve mesafe hesap yöntemi gerekirse krokisinde işaretlenerek) içerecek biçimde orman sınır noktalarıyla birlikte gösteren ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan ya da 1944 yılına en yakın tarihte düzenlenmiş hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara (tutanaktaki mevki ve yer isimleriyle, açı ve mesafelere göre belirlenen hatta) değer verileceği düşünülerek, yine oluşacak sonuca göre kal talebi hakkında bir değerlendirme yapılarak hüküm kurulmalıdır. Açıklanan nedenlerle hükmün tamamının bozulmasına karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile (B) harfiyle gösterilen bölüm yönünden onanmasına karar verildiği anlaşılmakla davalı gerçek kişinin karar düzeltme taleplerinin kabulü ile Dairemizin 04/12/2018 gün ve 2018/1506 – 2018/7869 E-K sayılı onamaya dair kararın kaldırılarak hükmün tüm yönlerden bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı gerçek kişinin karar düzeltme taleplerinin kabulü ile Dairemizin 04/12/2018 gün ve 2018/1506 – 2018/7869 E-K sayılı onama- bozma kararının KALDIRILARAK yerel mahkemenin 08/07/2015 tarihli ve 2013/661-2015/283 E-K sayılı kararının tüm yönlerden BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/05/2019 günü oy birliği ile karar verildi.