Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2018/6039 E. 2019/4134 K. 18.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/6039
KARAR NO : 2019/4134
KARAR TARİHİ : 18.06.2019

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi asli müdahil … vekili Av. … … tarafından istenilmekle, tayin olunan 23/10/2018 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden asli müdahil … (…) vekili Av. … ile davalı Hazine vekili Av. … ile diğer taraftan davalı … Yönetimi vekili Av. … ve davacılar … ve … vekili Av. … geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; kadastro yoluyla tesis edilen, müvekkillerinin satın alma yoluyla eşit hisseyle sahip oldukları dava konusu 520 ada 26 sayılı parselin tapu kaydının, Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17/05/2010’da kesinleşen 2007/40 Esas, 2009/52 Karar sayılı ilamıyla iptal edilerek orman vasfıyla Hazine adına tescil edildiğini belirterek TMK’nın 1007. maddesi uyarınca mülkiyet kaybından doğan zararın giderilmesine yönelik fazlaya ilişkin her türlü hakkı saklı tutmak suretiyle 10.000,00 TL’nin işleyecek faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Asli müdahil … vekili müdahale dilekçesinde özetle; tapu sicilinin kadastro işlemlerine uygun tutulmaması nedeniyle, davacıların değil bilakis müvekkilinin zarara uğradığını, davacılar ile 10/06/2002’de noterde satış vaadi sözleşmesi yapılmadan önce tapuda kısıtlayıcı hiçbir şerh olmadığını, müvekkilinin satış vaadi sözleşmesi uyarınca taşınmazın tapuda ferağını alamadan, 17/05/2010’de kesinleşen tapu kaydının orman olduğu gerekçesiyle mahkeme kararıyla iptal edildiğini, eğer zamanında kayıtlara orman şerhi konsaydı müvekkilinin satış vaadi sözleşmesi yapmayacağını, devletin tapu siciline güvenen müvekkilini maddi zarara uğrattığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak suretiyle zarar belirlenebilir hale gelinceye kadar 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini istemiştir. (Yargılama sırasında 23/03/2016 havale tarihli bilirkişi kurulu raporuna göre, dava değerini 08/04/2016 havale tarihli dilekçesiyle 10.500.000,00 TL artırarak, harcını da tamamlamıştır.)
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davacılar … ve …’nun davalarının kabulü ile, 6.993.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte davalı Hazineden alınarak davacılara verilmesine, davalı … Yönetimine yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, asli müdahil … ( … ) …’in dayandığı sözleşme ilişkisinin kişisel hak sahipliği niteliğinde olduğu anlaşıldığından davalılara yönelik olarak bir talep hakkı doğurmayacağından reddine karar vermiş, hüküm davalı Hazine ve asli müdahil vekili tarafından istinaf edilmekle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/709 E.- 2017/10 K. sayılı kararının kaldırılmasına,
2-Davacılar … ve…’nun davalarının kabulü ile, 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte davalı Hazineden alınarak davacılara verilmesine,
3-Davalı … Yönetimine yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
4-Asli Müdahil … (…) …’in dayandığı sözleşme ilişkisinin kişisel hak sahipliği niteliğinde olduğu anlaşıldığından davalılara yönelik olarak bir talep hakkı doğurmayacağından davasının reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve asli müdahil tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından dava konusu … mahallesi 520 ada 26 parsel sayılı taşınmazın 2100 m2 yüzölçümü ve “dağ mahalli” vasfı ile … adına kadastro sonucu tescil edildiği, satış ve intikaller gördüğü, davacılardan …’nun 21/05/1992’de …’nun ise 14/02/1994 tarihinde satın alma yolu ile malik oldukları, daha sonra Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu Beykoz Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/40 E-2009/52 K. sayılı ilamı ile taşınmazın tapu kaydının iptaline ve orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, hükmün 17/05/2010 tarihinde kesinleştiği, davacıların 21/10/2014 tarihinde eldeki davaya açtıkları, yargılama sırasında …’in taşınmazlar ile ilgili satış vaadi sözleşmesine dayanarak davaya müdahil olduğu anlaşılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, davacıların adlarına kayıtlı bulunan taşınmazının tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde eldeki davayı açmasına ve arsa niteliğindeki taşınmaza emsal metodu kullanılarak değer belirlenmesinde ve satış vaadine dayalı olarak davaya müdahil olan … …’nun tapu maliki olmayıp satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak açtığı asli müdahilin dayandığı şahsi hak doğuran satış vaadi akdine aykırılık iddiasının vaad borçlusuna karşı ileri sürülebilecek olmasına, göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, HMK’nın 302/5. ve 373. maddeleri uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, temyiz isteminin duruşmalı yapılması nedeni ile Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1.630,00.-TL vekalet ücretinin asli müdahil … (…)’dan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara verilmesine, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden asli müdahile yükletilmesine 18/06/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.