Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2018/5900 E. 2019/370 K. 22.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5900
KARAR NO : 2019/370
KARAR TARİHİ : 22.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı … mirasçıları … ve arkadaşları vekili ile davalı … vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 22/01/2019 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ve duruşma talebinde bulunan asıl davacı mirasçısı … ve arkadaşları vekili Av. …, davalı … vekili Av. …, davalı … vekili Av. … ile karşı taraftan davacı … vekili Av…. geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Yörede 1989 yılında yapılıp, 08/12/1989 ilâ 26/01/1990 tarihleri arasında ilân edilen kadastro sırasında, … mahallesi 7039 parsel sayılı 62600,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, … sınırı dışına çıkartılan yer olduğu gerekçesiyle ve beyanlar hanesine “… oğlu …’ın zilyetliğindedir” şeklinde şerh konularak tarla niteliğiyle … adına tespit ve tapuya tescil edilmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/04/1995 tarih ve 1995/306 – 340 sayılı kesinleşen kararıyla, Anayasa Mahkemesinin 30/03/1993 gün ve 1992/48 – 1993/14 sayılı kararı gerekçe gösterilerek 7039 sayılı parselin beyanlar hanesinde yer alan zilyetlik şerhinin iptaline karar verilmiştir.
7039 sayılı parselin 62600,00 m² olan yüzölçümü daha sonra 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi gereğince yapılan düzeltme ile 63228,41 m² yüzölçümü olarak düzeltilmiştir.
2010 yılında “Kadastro gören yerlerde yapılacak Düzeltme ve Değişiklik işlemleri için Tescil Bildirimi (Beyanname) işlemi ile 7039 sayılı parsel 8018, 8019 ve 8020 parsel sayılarıyla üç parçaya ifraz edilmiş ve 05/01/2010 tarih ve 40 yevmiye numarasıyla, 8018 parsel 36606,02 m² yüzölçümüyle, 8019 parsel 18711,80 m² yüzölçümüyle ve 8020 parsel 7910,59 m² yüzölçümüyle ve ayrıca 8018 ve 8019 sayılı parsellerin tapu kütüğünün beyanlar hanesine “6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca … sınırı dışına çıkartıldı” şeklinde şerh verilerek … adına tarla niteliğiyle tapuya tescil edilmişlerdir.
3402 sayılı Kadastro Kanununa 5831 sayılı Kanunun 8. maddesiyle eklenen Ek …. madde uyarınca 06/11/2009 ilâ 05/01/2010 tarihleri arasında ilâna çıkartılan güncelleme çalışmaları sırasında ise, 8019 sayılı parselin tapu kütüğünün beyanlar hanesine, 16/12/2010 ve 4574 yevmiye numarasıyla “…: … oğlu …” şeklinde kullanıcı şerhi konulmuştur.
Davacı … vekili, 07/07/2010 havale tarihli dava dilekçesiyle; kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, dava konusu 7039 sayılı parselin öncelikle malik olarak müvekkili adına tapuya tesciline, bu talebin uygun görülmemesi halinde ise beyanlar hanesine taşınmazı fiilen kullananın müvekkili olduğunu şerh edilmesi istemiyle dava açmıştır.
Birleşen dosya davacısı … vekili, 18/11/2011 havale tarihli dava dilekçesiyle, 04/01/1989, 19/04/1989 ve 20/0/…/1990 tarihli tapu sicil muhafızlıklarınca düzenlenen resmi satış senetlerine dayanarak satın aldığı komşu tapulu araziler ile birlikte satın aldığını iddia ederek, 8018, 8019 ve 8020 sayılı parsellerin … adına olan kayıtları ile 8019 sayılı parselin tapu kütüğünün beyanlar hanesinde yer alan kullanım şerhinin iptali ve 8018, 8019 ve 8020 sayılı parsellerin müvekkili adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Müdahil davacı … Yönetimi, birleşen dosya davacısı …’in açtığı dava dosyasına sunduğu 04/05/2012 havale tarihli dilekçesiyle, 8018 sayılı parselin eylemli … niteliğinde olduğu iddiasıyla, 8018 sayılı parselin … niteliğiyle … adına tescili ile tapu kaydı üzerindeki 2/B madde ve şagilik şerhi ve varsa diğer şerhlerin terkini istemiyle davaya katılmıştır.
Birleşen dosya davacısı … vekili, 05/03/2012 havale tarihli dava dilekçesiyle, müvekkilinin 8019 sayılı parselin zilyetliğini 2 Ekim 1992 tarih ve 19098 yevmiye nolu, zilyetlik devir sözleşmesiyle …’dan satın aldığı iddiasıyla, 8019 sayılı parselin … adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın müvekkili adına tescili ve davalıların taşınmaza müdahale ve muarazalarının önlenmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, H.M.K’nın 166. maddesi gereğince davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda, açılan tüm davaların reddine karar verilmiş, hüküm davacı …, davacı …, davacı … ve müdahil … Yönetimi vekilleri tarafından esastan, davalı … vekili tarafından ise vekâlet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiş, Dairemizin 2014/7171-7079 sayılı kararıyla “…) Davacı … vekili ile birleşen dosya davacıları … ile … vekillerinin 8019 sayılı parselin mülkiyetine yönelik; davacı … ve birleşen dosya davacısı … vekillerinin 8018 sayılı parsellin hem mülkiyetine hem de tapunun beyanlar hanesine kullanıcı şerhi verilmesine yönelik temyiz itirazları yönünden;
Davacı ve birleşen dosya davacıları 8018 ve 8019 sayılı parsellerin … adına olan tapu kaydının iptali istemiyle dava açmışlar ise de; 8018 ve 8019 sayılı parsellerin geldisi olan 7039 sayılı parsel 08/12/1989 ilâ 26/01/1990 tarihinde ilân edilen kadastro sırasında … adına tespit edilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesi gereğince tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağına göre, davacılar ve müdahil davacıların 8018 ve 8019 sayılı parsellere yönelik mülkiyet iddialarının dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Her ne kadar, 8018 sayılı parsel 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi kapsamında kalan yerlerden ise de, 8018 parsel 1997 yılında … Yönetimine tahsis edilmiştir. 6831 sayılı Kanunun 11/5. maddesine göre … Yönetimine tahsis edilen taşınmazlar özel mülkiyete konu olamayacağı gibi, tapu kaydının beyanlar hanesine de kullanıcı şerhi konulamaz. Bu nedenle, davacı …, birleşen dosya davacısı … vekillerinin 8018 sayılı parselin hem mülkiyetine hem de kullanıcı şerhine yönelik temyiz itirazları ile davacı … vekili ile birleşen dosya davacıları … ile … vekillerinin 8019 sayılı parselin mülkiyetine yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Davacı … ve birleşen dosya davacısı … vekillerinin 8020 sayılı parsele yönelik temyiz itirazları yönünden;
Davacı ve birleşen dosya davacıları, 8020 sayılı parselin … adına olan tapu kaydının iptali istemiyle dava açmışlar ise de; 8020 sayılı parselin geldisi olan 7039 sayılı parsel 08/12/1989 ilâ 26/01/1990 tarihinde ilân edilen kadastro sırasında … adına tespit edilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesi gereğince tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağına göre, davacılar ve müdahil davacıların anılan parselle yönelik mülkiyet iddialarının dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Ayrıca, 8020 sayılı parsel 6831 sayılı Kanunun 2/B madde kapsamında kalmadığı için taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine kullanıcı şerhi verilmesi de olanak dahilinde değildir. Bu nedenlerle, davacı ve müdahil davacı gerçek kişilerin 8020 sayılı parsele yönelik temyiz itirazlarının reddiyle 8020 sayılı parsel yönünden verilen red kararlarının onanması gerekmiştir.
3) Müdahil davacı … Yönetiminin 8018 sayılı parsele yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece, müdahil davacı … Yönetiminin 8018 sayılı parselin … niteliğiyle tapuya tescili istemiyle açtığı davanın reddine karar verilmiş ise de, verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; dava konusu 8018 sayılı parsel, 06/03/1997 tarih ve 12/3121 – 69924 – 8779 sayılı yazısı ile … olarak kullanılmak üzere … Genel Müdürlüğüne tahsis edilmiştir.
6831 sayılı Kanunun 11/5 maddesinde;
“Bu Kanunun;
a) 20/06/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2’nci maddesi,
b) 23/09/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05/06/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2’nci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi,
Uygulamaları ile … sınırları dışına çıkarılan, ancak fiilen … olduğu … Genel Müdürlüğünce tespit edilen yerler, talep üzerine Maliye Bakanlığınca … Genel Müdürlüğüne tahsis edilir. Tahsisi yapılan bu yerler … adına tapuya … vasfıyla tescil edilir.” hükmü mevcuttur.
Tahsis kararı ve kanunî düzenleme gözetildiğinde, mahkemece; 8018 sayılı parselin tapu kaydı getirtilip, şayet 8018 parsel sayılı taşınmazın tahsis kararı gereğince tapuya … vasfıyla tescil edildiği tespit edildiği takdirde, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, şayet tahsis kararına rağmen taşınmaz halen tapuda … vasfıyla tescilli olmadığı anlaşıldığı takdirde ise, müdahil davacı … Yönetiminin davasının kabulü ile taşınmazın … vasfıyla tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek müdahil davacı … Yönetiminin davasının reddi yolunda hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
…) Davacı … ile birleşen dosya davacıları … ile … vekillerinin 8019 sayılı parselin tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan kulanım şerhine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Yörede 3402 sayılı Kadastro Kanununa 5831 sayılı Kanunun 8. maddesiyle eklenen Ek …. madde uyarınca 2009-2010 yıllarında yapılan güncelleme çalışmaları sırasında, kadastro komisyonu tarafından düzenlenen 05/10/2009 tarihli tutanakta ” iş bu parselin eski şagilleriin ve varisleri aynen zilyedinde bulundururken 22/03/2002 tarih ve köy senedi satışı ile satışta adı geçen şahsa zilyetlikleri devrettikleri ve buna istinaden yeni şagiller belirlenmiş olup,” denilmiş ve buna tutanağa istinaden 8019 sayılı parselin tapu kütüğünün beyanlar hanesine, 16/12/2010 ve 4574 yevmiye numarasıyla “…: … oğlu …” şeklinde kullanıcı şerhi konulmuştur.
Görüleceği üzere, davalı … lehine kullanıcı şerhi verilmesinin dayanağı, davalı …’ın kadastro komisyonuna sunduğu 23/03/2002 tarihli adi senet olmuştur. Ancak; mahkemece, 17/01/2013 tarihli celsede davalı …’ın alınan beyanında, komisyonca kullanıcı şerhi verilmesine dayanak teşkil eden 23/03/2002 tarihli adi senedin sahte olarak kendisi tarafından düzenlendiği kendisi tarafından ikrar edilmiştir. Şu hale göre, davalı … lehine tapu kaydının beyanlar hanesine konulan kullanım şerhi dayanaksız hale gelmiştir. Bundan başka, davacı … ile davalı … ve dava dışı … Ayaz arasında düzenlenen 18/02/1992 tarihli protokolde; davacı …’ın taşınmazın korunup gözetilmesi ve hali hazır durumu ile muhafazası, inşaat yapmamak ve başkalarını da yaptırmamak ve 3. şahıslara karşı da koruyup gözetmek şartları ile taşınmazın davalı … ile dava dışı … ’a terk edildiği ifade edilmiştir. Anılan protokole göre, davalı …’ın taşınmazı davacı … adına bedelsiz olarak kullandığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, her ne kadar taşınmazın fiili kullanıcısının davalı … olduğu gerekçesiyle davacı ve birleşen dosya davacılarının açtıkları davaların reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece, taşınmaz üzerinde kimin zilyet olduğunun tespiti için yapılan keşifte yerel bilirkişi dinlenmemiş, çekişmeli taşınmaz üzerindeki kullanım durumu ve fiili kullanımın ne şekilde devam ettiği zirai bilirkişiden rapor alınmak sureti ile yöntemince araştırılmadan hükme varılmıştır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
O halde, doğru sonuca ulaşılabilmesi için, mahkemece usulünce belirlenecek elverdiğince yaşlı ve yansız yerel bilirkişiler ile taraf tanıkları ve uzman ziraatçı bilirkişi eşliğinde mahallinde yeniden keşif yapılarak, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanun ile eklenen ek …. maddesi uyarınca yerel bilirkişi ve tanıklara çekişmeli 8019 parsel sayılı taşınmazın fiilen ve ne zamandan beri kim veya kimler tarafından kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, gerektiğinde bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişkiler yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, taşınmazın fiili kullanıcısının davalı … olduğu belirlendiği takdirde davacı …’ın 18/02/1992 tarihinde önce taşınmazın kullanıcısı olup olmadığı saptanmalı, davalı … ile davacı … arasında imzalanan 18/02/1992 tarihli protokol ile davalı …’ın 17/01/2013 tarihli celsedeki beyanları ile davacı …’ın 02/11/2012 tarihinde yapılan keşifte “ taşınmazın …/… hissesini 1966 yılında satın aldım “kendime düşen hisseyi …’dan bir kişiye sattım” şeklindeki beyanları göz önünde bulundurulup değerlendirilmeli, ziraat bilirkişisinden de taşınmazın hali hazırdaki kullanım durumunu açıklayan gerekçeli rapor alınmalı bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
5) Bozma sebep ve şekline göre davalı … vekilinin vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.” gereğine değinilerek hükmün bozulmaına karar verilmiştir.
Davalı/birleşen dosya davacısı … vekili 13.06.2013 tarihli dava dilekçesinde; … ili, … ilçesi, … Çiftliği mevkii 8018 ve 8020 parsel sayılı taşınmazın … adına … sınırları dışına çıkarılmış olup, 2009 yılında yapılan kadastro güncelleme çalışmaları sırasında niteliğine uygun olmayarak, “Ormana Tahsislidir” kaydı düşüldüğünü, bu kaydın gerçek durumla alakasının olmadığını, ve taşınmazların …’ın zilyedliğinde olduğunu ileri sürerek, taşınmaz kayıtlarından “ormana tahsislidir” şerhinin kaldırılarak, … adına olan kaydın iptaliyle …’ın zilyetliğinin tespiti ile adına tesciline karar verilmesi talebiyle dava açmış, davalı … Yönetimi vekili cevap dilekçesi ile 8018 ve 8020 sayılı parsellerin kesinleşen … sınırları içinde kaldığını ileri sürerek … niteliğiyle … adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dava konusu parsellerin 7039 sayılı parselden ifraz olunduğu ve 7039 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin ise 29.01.1990 tarihinde kesinleştiği, Kadastro Kanununun 12. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, dairemizin 2014/4533 – 7305 sayılı kararıyla “Mahkemece yazılı şekilde karar verilmişse de, karar dosya kapsamına uygun düşmemektedir; yapılan araştırma ve inceleme de hükme yeterli değildir.
Şöyle ki; dava dilekçesinden güncelleme işlemine itiraz edildiği sonucu çıkmaktaysa da, yörede güncelleme çalışması yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa ne zaman yapıldığı, çekişmeli taşınmazların ne gibi bir işlem gördüğü, işlemin ne zaman ilan edildiği anlaşılamamaktadır. Çekişmeli taşınmazlar 7039 sayılı parselden ifrazen oluşmuş olup, 7039 sayılı parselle ilgili bir itiraz bulunmadığından Kadastro Kanununun 12/3. maddesine göre 10 yıllık süreden davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. İfrazen 2010 yılında oluşan tapu kayıtları incelendiğinde; 8018, 8019 ve 8020 sayılı parsellerin tümünün tarla niteliği ile … adına tescil edilmiş olduğu anlaşılmakta; ormanla ilgili şerhin silinmesi talep edilmişse de, tapu kayıtlarında ormanla ilgili bir şerh görünmemektedir. Dosyaya getirtilen … tahdit haritasına göre; 8018 sayılı parsel … sınırı içinde, 8019 sayılı parsel 2/B alanı içinde, 8020 sayılı parsel tahdit dışı alan olarak işaretlidir.
Mahkemece, doğru sonuca ulaşılabilmesi için, yörede 2/B güncelleme çalışması yapılıp yapılmadığı, çekişmeli taşınmazların ne gibi bir işlem gördüğü, işlemin ne zaman ilan edildiği, kısaca güncellemeye ilişkin tüm belgeler getirtilmeli, davacıya talebi açıklattırılmalı, tapu kayıtları tüm şerhleri içerir biçimde yeniden istenmeli, bir fen elemanı, bir … bilirkişi aracılığıyla keşif yapılarak, 2/B haritalasının ölçeği güncelleme paftası ölçeğine bilgisayar ortamında çevrildikten sonra, komşu ve yakın komşu parseller ve değişik açı ve uzaklıkta en az 10 ve 12 OS noktası görülecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunun işaretlendiği müşterek imzalı rapor kendilerinden alınarak dosya içine konulmalı, … …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/490 ve bununla birleşen 2011/904, 2013/183 sayılı dosyalarının da bu parsellerle ilgili olduğu bildirildiğinden bu dosyalar getirtilip incelenmeli, bundan sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya ilamlarına uyulmasına ve dava dosyalarının birleştirilmesine karar verilmiş, yapılan yargılama sonucunda asıl davada 8018, 8019, 8020 parsellerin mülkiyetine yönelik tapu iptal tescil talebinin reddi kararının Yargıtay’dan geçerek kesinleşmesi sebebiyle tekrar karar verilmesine yer olmadığına, 8018, 8020 parsellerin kullanıcı şerhinin iptaline dair talebin mahkemece ret edildikten sonra Yargıtay’dan geçerek kesinleşmesi sebebiyle tekrar karar verilmesine yer olmadığına, …’ın 8019 parselin kullanıcı şerhinin iptaline dair davanın reddine, davacısı … olan birleşen … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/904 Esas sayılı dosyasında 8018, 8019 ve 8020 parsellerin tapu kayıtlarının iptal ve tesciline dair kısmının reddi kararının Yargıtay’dan geçerek kesinleştiği anlaşıldığından tekrar karar verilmesine yer olmadığına, 8018 ve 8020 parsellere ilişkin kullanıcı şerhinin iptaline talebine dair mahkemenin vermiş olduğu ret kararının Yargıtay’dan geçerek kesinleşmesi sebebiyle tekrar karar verilmesine yer olmadığına, … ili, … ilçesi, … mevkii 8019 parsel üzerindeki davalı … üzerine olan kullanıcı şerhinin iptaline, kullanıcı şerhinin beyanlar hanesine birleşen dosya davacısı … adına kayıt ve tesciline, asli müdahil … Genel Müdürlüğünün davasının kabulü ile, … ili, … ilçesi, … mevkii 8018 parselin davalı … adına olan kaydının iptali ile … vasfı ile Maliye adına kayıt ve tesciline, 8018 parselin beyanlar hanesindeki 2/B şerhinin iptaline, 8018 parselin 3.kişilerin lehine şerhlerin kaldırılması talebinin tapuda böyle bir şerh olmaması nedeniyle reddine, 8018 parseldeki davalıların müdahalelerinin önlenmesi talebinin kabulüne, Birleşen … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/183 Esas sayılı dosyasında davacı …’in davasında … ili, … ilçesi, … mevkii 8019 parseldeki taşınmazın tapu kayıt ve iptaline dair ret kararı Yargıtay’dan geçerek kesinleştiği için tekrar karar verilmesine yer olmadığına, 8019 parseldeki davalıların müdahalelerinin meni talebinin reddine, 8019 parseldeki murazaaların giderilmesi ve kullanıcı şerhlerinin kaldırılması talebinin reddine, Birleşen dosya … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/115 Esas sayılı dosyasında davacı …’ın … ili, … ilçesi, … mevkii 8018 ve 8020 parsellere ilişkin tapu iptal tescil davasının reddine, 8018 parselde taşınmaz kaydındaki ormana tahsislidir şerhinin kaldırılması talebinin reddine, karar verilmiş, hüküm davalı …, davalılar … mirasçıları … ve arkadaşları vekili, davalı/birleşen davacı … vekili ve davacı … mirasçıları … ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçelerindeki açıklamaya göre davalar, tapu iptali ve tescil ile tapunun beyanlar hanesine kullanıcı şerhi verilmesi istemlerine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 7 nolu … Kadastro Komisyonunca 1947 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen … tahdidi ile daha sonra 22/05/1987 tarihinde ilân edilerek kesinleşen, herhangi bir şekilde sınırlama dışı kalmış ormanların kadastrosu ile bu ormanlarla, evvelce sınırlaması yapılmış ormanların tümünde 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B madde uygulaması vardır.
…- Davalı/birleşen davacı …’ın 8018 ve 8020 parsel sayılı taşınmazların mülkiyetine yönelik temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre davalı/birleşen davacı …’ın 8018 ve 8020 parsel sayılı taşınmazların mülkiyetine yönelik davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davacı …’ın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı Hazinenin 8018 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazları yönünden:
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre çekişmeli 8018 parsel sayılı taşınmazın … Yönetimine tahsis edildiği ve … Yönetimince ağaçlandırılarak … vasfını kazandığına göre … Yönetiminin davasının kabulü ile taşınmazın … vasfıyla … adına tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, … vasfıyla tapuya tesciline karar verilen 8018 parsel sayılı taşınmazın … yerine maliye adına tapuya tesciline karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Yine 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A ve 17. maddeleri ile eklenen “Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince 8018 parsel sayılı taşınmaza yönelik dava dosyası yönünden davalı … aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Davalılar … mirasçıları … ve arkadaşları vekili, davalı/birleşen davacı … vekili ve davacı … mirasçıları … ve arkadaşları vekilinin 8019 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde yer alan kullanım şerhine yönelik temyiz itirazları yönünden:
Mahkemece çekişmeli taşınmazın davacı … tarafından kullanıldığı kabul edilerek lehine kullanım şerhi verilmiş ise de, yapılan keşifte dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanıkların bir kısmının … taşınmazda hiç görmediklerini beyan ettikleri, bir kısmının davacı … …ın taşınmazı sattığını ancak kime sattığını bilmediklerini beyan ettikleri, bir kısmının da …’in …’ndan satın alınarak taşınmaza yol ve elektrik getirdiğini beyan ettikleri anlaşılmış olup, bahsedilen beyanlar çelişkili olup taşınmazın kullanım kadastrosu sırasında kim tarafından kullanıldığını tespit etmeye yeterli değildir.
O halde mahkemece elverdiğince yaşlı ve yansız yerel bilirkişiler ile taraf tanıkları usulünce belirlenmeli, uzman ziraatçı bilirkişi eşliğinde mahallinde yeniden keşif yapılarak, 3402 sayılı Kanuna 5831 sayılı Kanun ile eklenen ek …. maddesi uyarınca yerel bilirkişi ve tanıklara çekişmeli 8019 parsel sayılı taşınmazın fiilen ve ne zamandan beri kim veya kimler tarafından kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, gerektiğinde bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişkiler yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, kullanım konusunda ziraat bilirkişiden ayrıntılı rapor alınarak taşınmazın kullanım kadastrosu sırasında fiili kullanıcısı duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli ve bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu hususlar gözardı edilerek eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: …- Yukarıda bir numaralı bentde açıklanan nedenlerle davalı/birleşen davacı …’ın 8018 ve 8020 parsel sayılı taşınmazların mülkiyetine yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE,
2- İki ve üç numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin 8018 parsel sayılı taşınmaza yönelik; davalılar … mirasçıları … ve arkadaşları vekili, davalı/birleşen davacı … vekili ve davacı … mirasçıları … ve arkadaşları vekilinin 8019 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde yer alan kullanım şerhine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz isteminin duruşmalı yapılması nedeni ile Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen …037,00 TL. vekalet ücretinin Hazineden alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davacı … mirasçıları … ve arkadaşları ile davalı/birleşen dosya davacısı …’a verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 22/01/2019 günü oy birliği ile karar verildi.