Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2018/5540 E. 2018/7530 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5540
KARAR NO : 2018/7530
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Rücuen tazminat istemine ilişkin olarak açılan davada, …9. Asliye Ticaret ve … 8. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik-yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı Bölge Adliye Mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının rücuan tahsili istemine ilişkindir.
… 8. Asliye Hukuk Mahkemesince, davaya konu asıl borcun, davalı şirketin iflasından önce doğmuş olması ve davanında iflas kararından sonra açılmış olması nedeni ile, İİK’nın 219 ve 235. maddeleri uyarınca, davacının alacağını iflas eden davalı şirketin iflas masasına kaydettirmesi ve bunun sonucuna göre gerektiğinde sıra cetveline itiraz yolu ile istemesi gerekir. İİK’nın 235. maddesi uyarınca, bu nitelikteki davaya bakma görevi asliye ticaret mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik – yetkisizlik kararı vermiştir.
…9. Asliye Ticaret Mahkemesince ise somut olayda, davalı müflis şirketin 28.05.2009 tarihinde iflasına karar verildiği, davacı tarafça … 7. İş Mahkemesinin kararına dayalı olarak 08.05.2012 tarihinde, yani iflastan sonra ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Davacının dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK’nın 168. maddesine dayalı rücu hakkına dayalı alacağı, iflas tarihinden sonra doğmuştur. Bu durumda alacak, iflastan önce doğmadığından, sırasına ve esasına itiraz edilebilecek, İİK’nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmayıp, iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan bir alacak niteliğindedir. İİK’nda iflastan sonra doğan alacaklar için İİK’nın 235/2. maddesinin ilk cümlesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için ticaret mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından, somut olayda bu mahkemenin davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın 2/1. maddesi uyarınca, dava konusunun değer miktarına bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.
İflas tarihinden sonra doğan bir alacağın masa borcu olup olmadığı yönündeki inceleme, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda, genel mahkemelerce tespit edilecektir. İİK’da masa borçları için İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için ticaret mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından, bu mahkemenin HMK’nın 2. maddesine göre asliye hukuk mahkemesi olduğunun kabulü gerekir.
Davacı vekili, dava dışı işçinin, iş akdinin haksız feshi üzerine üst işveren olarak ödenmek zorunda kalınan tazminatın rücuan tahsili amacıyla dava açmıştır.
İflas masrafları ve masa borçları sıra cetvelinde yer alamayacağından, iflas masası aleyhine genel mahkemede açılması gereken davada İİK’nın 235. maddesindeki süreler uygulanmaz. Kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalardır.
Somut olayda, davalı şirketin 01/04/2013 tarihinde iflasına karar verildiği, davacı tarafça … 3. İş Mahkemesinin kesinleşen kararına dayalı olarak 05/03/2015 tarihinde yani iflastan sonra icra dosyasına ödeme yapıldığı anlaşılmış olup, BK’nın 147. maddesine dayalı olarak kullanılan rücu hakkına dayalı alacak iflastan sonra ödenerek doğmuştur. Buna göre uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemeleri görevli ise de;
Yargı yeri belirlenmesini gerektiren sebepler 6100 sayılı HMK’nın 21. maddesinde “(1) Aşağıdaki hâllerde, davaya bakacak mahkemenin tayini için yargı yeri belirlenmesi yoluna başvurulur:
a) Davaya bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin davaya bakmasına herhangi bir engel çıkarsa,
b) İki mahkeme arasında yargı çevrelerinin sınırlarının belirlenmesi konusunda bir tereddüt ortaya çıkarsa,
c) İki mahkeme de görevsizlik kararı verir ve bu kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşirse,
ç) Kesin yetki hâllerinde, iki mahkeme de yetkisizlik kararı verir ve bu kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşirse” şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda, mahkemelerce verilen iki ayrı görevsizlik kararı kesinleşmiş ise de, iki mahkeme arasında karşılıklı olarak verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmamaktadır. Davanın ilk açıldığı … 8. Asliye Hukuk Mahkemesi davanın ticaret mahkemesinde davanın görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik- yetkisizlik kararı vererek dosyayı …9. Asliye Ticaret Mahkemesine göndermiş, …9. Asliye Ticaret Mahkemesi ise dava konusu alacağın iflas alacağı ve masa borcu değil, iflas tarihinden sonra doğan genel nitelikli alacak olduğu, davanın 6102 sayılı TTK maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra açıldığı anlaşıldığından bu davanın … Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği bahisle görevsizlik kararı vererek dosyayı … Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş, bu kararın da kesinleşmesi üzerine dosya merci tayini için Dairemize gönderilmiştir. Oysa ki, olumsuz görev uyuşmazlığından bahsedilebilmesi için …9. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararında görevli olduğu belirtilen … Asliye Hukuk Mahkemesininde görevsizlik kararı vermesi ve bu kararın kesinleşmesi gerektiği nazara alındığında merci tayini için aranan “iki mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı bulunması” koşulunun henüz gerçekleşmediği kuşkusuzdur. Bu nedenle merci tayini koşulları oluşmadığından dosyanın mahalline iadesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Bu aşamada yargı yeri belirleme koşulları bulunmayan dosyanın MAHALLİNE İADESİNE 26/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.