Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2018/5424 E. 2019/2326 K. 04.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5424
KARAR NO : 2019/2326
KARAR TARİHİ : 04.04.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı 15.04.2015 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; … ili, Merkez ilçesi, … köyü 139 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapulu olmasına ve uzun zamandan beri tarım arazisi olarak kullanılmasına rağmen … Yönetimi tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası sonucunda tapunun iptal edildiğini, kendisinin bu taşınmazı tapu kaydına güvenerek satın aldığını, tapunun iptal edilmesi nedeniyle taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeri kadar zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla uğradığı zararın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilmesini talep etmiş, dava dilekçesinde harca esas dava değerini 40.000,00 TL olarak göstererek harcını yatırmıştır.
Davalı Hazine vekili, cevap dilekçesinde davanın reddi gerektiğini belirtmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 39.530,40 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya yönelik açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydı … olduğu gerekçesiyle hükmen iptal edilen taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından tazminata konu 139 ada 1 sayılı parselin, 1957 yılında tapulama çalışması ile kişiler adına tescil edilen 72 sayılı parselin ifrazıyla oluştuğu ve davacı tarafça satın alma yoluyla 04/08/1995 tarihinde edinildiği, … Yönetimi tarafından açılan … tahdidine itiraz davası sonucu … Kadastro Mahkmesinin 2003/10 E. – 2005/3 K. sayılı kararıyla davanın kabulü ile taşınmazın … niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verildiği ve kararın 13/09/2006 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 15/04/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının satın alma yoluyla edindiği taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle davacının bir zararının doğduğu ve bu zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Hazineden tahsiline karar verilmesi gerektiği yönündeki mahkemenin kabulünde ve tazminat istemine dayanak taşınmazın arsa vasfında olduğu kabul edilerek emsal metoduna göre değer belirlenmesi gerektiğinin düşünülmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda somut emsal olarak alınan 551 parsel sayılı taşınmaza ilişkin tapu kaydı, 22/03/2006 tarihinde bu taşınmaza ilişkin yapılan satış akit tablosu, tazminata konu taşınmazın ve emsal alınan taşınmazın satış tarihinde imar planı içinde olup olmadıkları ve … kesilip kesilmediği, değerlendirme tarihindeki arsa metrekare rayiç bedelleri takdir komisyonunca belirlenen emlak vergisine esas m² değerleri getirtilip bilirkişi raporu denetlenmeden hüküm kurulmuştur.
Dairemizin iade kararı ile dosyaya gelen satış akit tablosundan emsal alınan 551 sayılı taşınmazın ipotek kaydı ile satış gördüğü anlaşılmasına rağmen, bilirkişilerce somut emsal olarak alınan taşınmazdaki ipotek şerhi hükmedilen bedele yansıtılmamıştır. Yine, Dairemizin
iade kararıyla sorulmasına rağmen, tazminata konu taşınmazdan ve emsal alınan taşınmazlardan … düşülüp düşülmediğinin mahkemece kesin olarak belirlenmemiştir.
Bu durumda somut olayda, davaya konu taşınmazın değerinin yöntemine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
Bu nedenle, mahkemece arsa niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, emsal satışların değerlendirme tarihindeki (tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği 13/09/2006 tarihi) karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan … payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re’sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan metrekare değerleri, ilgili belediye başkanlığı emlak vergi dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınan taşınmazın ise satış tarihinde imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise kadastral arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca, mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verildiği halde, reddedilen bölüm yönünden davalı Hazine yararına vekalet ücteri takdir edilmemiş olması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ve davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 04/04/2019 günü oy birliği ile karar verildi.