Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2018/5410 E. 2018/7539 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5410
KARAR NO : 2018/7539
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Alacak istemine ilişkin olarak açılan davada … 5 Asliye Hukuk ile …1. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı Bölge Adliye Mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, alacak istemine ilişkindir.
… 5 Asliye Hukuk Mahkemesince; davacının talebi, …ili,… ilçesinde 8.500m2 alanlı taşınmazda dedesinin ölümü üzerine çocukları …, … ve …’ın miras yolu ile intikal işlemi yapıldığı, bölgede imar çalışmaları başlatıldığı, satın alma yoluyla veya eksik metraj için belediyeye ödeme yolu ile ikinci kütle imar parseline hak kazanabilecekleri beyan edilmesi üzerine eksik metraj için belediye ödeme davacı … ve dava dışı … tarafından yapıldığı, ifraz sonucunda 1266/1 ve 1267/1 sayılı imar parselleri oluşturulduğu parsellerde kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile mütehaite verildiği, arsa sahiplerine kalacak dairenin 3’ünün davacıya verileceği sözleşme ile belirtildiği ancak babası …’ın sözleşmedeki açıklığa rağmen 3 adet daireyi kendisine vermediğini, babasının vefat ettiğini ve miras yoluyla davalının uhdesine geçen taşınmazlar olması sebebiyle sebepsiz zenginleşme hükümleri dikkate alınarak muristen olan alacağını tahsil amacıyla davayı açtığını fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 20.000TL’nin satış veya vefat tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili talebi olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunmuş, mahkemenin 23/06/2016 tarihli 5 numaralı ara kararında yetki itirazı reddedilmiş ise de mahkemenin ara kararı uyarınca S.S…. Melikşah Konut Yapı Kooperatifine yazılan müzekkereye daire karşılığı inşaat sözleşmesinin bir sureti gönderilmiş, dava dilekçesine ekli suret kıyaslandığında farklılıklar arz etmekte ise de davacının alacağının eser sözleşmesinden kaynaklı sözleşmede belirtilen üç adet dairenin kendisine verilmemesi sebebiyle tazminat talebi olup davanın sözleşmede kararlaştırılan yer mahkemesinde açılabileceği bu haliyle …Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
…1. Asliye Hukuk Mahkemesi ise; davacı taraf, dava dışı yüklenici ile imzalanan sözleşme kapsamında kendisine 3 adet daire verilmesi gerektiğini, fakat bu dairelerin kendisine verilmeyerek tarafların murisi … tarafından üçüncü kişilere satıldığını, bu şekilde …’ın sebepsiz yere zenginleştiğini ve davalının da …’ın mirasçısı olarak bundan sorumlu olduğunu iddia ederek, sebepsiz zenginleşmeden dolayı alacak davası açmıştır. Davacının da iddiasında bahsedildiği gibi, dosya kapsamından taraflar arasında imzalanan bir sözleşmenin olmadığı anlaşılmaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi dava dışı yüklenici ile imzalanmıştır. Dolayısıyla sözleşmelere ilişkin yetki kuralının somut olayda uygulanamayacağı düşünülmüş olup, genel yetki kuralı gereği davanın açıldığı tarihteki davalının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olduğu düşünülmüştür. Bir an için, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunduğu kabul edilse dahi, HMK’nın 10. maddesi gereği, davacı taraf hem davalının dava tarihindeki yerleşim yerinde hem de sözleşmenin ifa olunacağı yerde davasını açabilir. Bu düzenlemedeki yetki kuralı, kesin yetki olmayıp, davacı tarafa seçimlik yetki hakkı tanımaktadır. Davamızda ise, davalının dava tarihi itibariyle yerleşim yeri “Bahçelievler Mahallesi, Celal Nuri Sokak 22/47 … ” adresidir. Her ne kadar davalı tarafça, davalının yerleşim yeri adresinin …olduğundan bahsedilmiş ise de, UYAP üzerinden çıkartılan adres araştırma formuna göre, davalının ” Mevlana mahallesi Velioğlu caddesi 20/40…/Kayseri” adresine dava tarihinden sonra 16.08.2016 tarihinde taşındığı, dava tarihi itibariyle dava dilekçesinde bildirilen adreste oturduğu, dolayısıyla davanın niteliği de dikkate alındığında, genel yetki kuralına göre yetkili mahkemenin … Mahkemeleri olduğu olduğundan bahisle yetkisizlik yönünde hüküm kurmuştur.
Somut olayda, davacı vekili, müvekkilin dedesinin ölümü üzerine çocukları …, … ve müvekkilin babası …’a miras yoluna intikal ettiğini, daha sonra söz konusu taşınmazın bulunduğu bölgede imar çalışmaları başladığı, hissedarlar imar çalışmaları üzerine taşınmazlarının durumunu öğrenmek için ilgili belediyeye başvurduklarını, ilgili belediye şifahi cevabında; söz konusu taşınmazın imar planı alanında kaldığını, mevcut hali ile bir adet imar parseli oluşabileceğini, zira her bir 6,000 m2 için bir adet kütle imar parseli oluştuğunu, ancak taşınmazın alanını satın alma yolu ile 12.000 m2’ye çıkararak veyahut eksîk metraj için belediyeye ödeme yaparak ikinci kütle imar parseline hak kazanabilecekleri beyan edildiğini, bunun üzerine taşınmazın hissedarları eksik metraj için belediyeye ödeme yapılması ve bu suretle ikinci kütle imar parseline de hak kazanılması, ödemenin müvekkil ile dava dışı … tarafından yapılmasını, bu ödemeler karşılığında müvekkil ile …’a imar sonrası yapılacak olan binadan daire verilmesini karara bağlandığını, tamamı akraba olan tarafların aldığı bu karar sonrasında müvekkil ile … hesaplanan tutarı …Belediye Başkanlığına ödediklerini, taşınmazın imar ve parselasyon masraflarını da müvekkil karşıladığını, işlemlerin tamamlanmasının ardından imar uygulaması ve ifraz neticesinde 1266/1 ve 1267/1 sayılı imar parselleri ortaya çıktığını, imar sonrasında söz konusu parseller kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile müteahhide verildiğini, düzenlenen sözleşmede arsa sahiplerine kalacak dairelerden 3’ünün müvekkile, 2 tam + 1/3 dairenin ise …’a ait olması hükme bağlandığını, müteahhit sözleşme gereğince inşaatı tamamlamış ve daireleri teslim edildiği, müvekkilinin babası …, sözleşmedeki açık hükme rağmen 3 adet daireyi müvekkile vermemiştir. Müvekkil de, babasının önemli sağlık sorunları olduğu için bu konuyu ertelediği, atiye terk ettiklerini, müvekkili daha sonra babasının söz konusu daireleri ölümünden evvel 3. kişilere sattığını öğrendiğini, açıklamalardan da anlaşılacağı üzere müvekkili anlaşma gereğince para ödediği, bu suretle iki imar parseli oluşmuş, hissedarlar daha çok dairenin sahibi olduklarını, buna rağmen müvekkilin babası sözleşmeyi ihlal ettiğini, daireleri müvekkile vermediği, bedelini de ödemediği ve bu şekilde müvekkilinin zarara uğramasına neden olduğunu, söz konusu dairelerin değeri taraflarınca tam ve kesin olarak bilinmemekle birlikte yaklaşık değerinin 450.000 TL olduğu tahmin edildiğini, müvekkilin mülkiyet alanına geçmesi gereken söz konusu daireler veya meblağı murisin terekesinde kaldığını, murisin vefatı neticesinde müvekkil miras hissesi oranında tereke varlığına malik olmuş ise de alacağının kalan kısmı miras yolu ile davalının uhdesine geçmiş durumdadır. Bir başka deyişle davalı bu şekilde sebepsiz zenginleşmiş durumunda olduğunu, netice olarak müvekkili muristen alacaklı durumunda olduğunu, davalı murisin yasal mirasçısı olmakla onun borcundan sorumlu olduğunu, ancak müvekkili de mirasçı olduğundan davalı bu borcun hissesine düşen kısmından sorumlu olduğunu, bu nedenle müvekkili muristen olan alacağının tahsili amacı ile iş bu davanın açılması gerektiğini, müvekkilinin söz konusu yazılı anlaşmadan ve belediyeye yaptığı ödemelerden doğan alacağının mirası reddeden davalının miras hissesine düşen kısmın değer tespitinin baz alındığı günden itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, yetki itirazında bulundukları, dosyanın görevli ve yetkili …Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 6. maddesi gereğince bir davada genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca BK’nın 73. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89.) maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir.
Dosya kapsamında davalının dava tarihi itibariyle yerleşim yeri “Bahçelievler Mahallesi, Celal Nuri Sokak 22/47 … ” adresidir. Her ne kadar davalı tarafça, davalının yerleşim yeri adresinin …olduğundan bahsedilmiş ise de, UYAP üzerinden çıkartılan adres araştırma formuna göre, davalının” Mevlana Mahallesi, Velioğlu Caddesi 20/40…/Kayseri” adresine dava tarihinden sonra 16.08.2016 tarihinde taşındığı, dava tarihi itibariyle dava dilekçesinde bildirilen adreste oturduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davalının dava tarihi itibariyle yerleşim yeri ” Bahçelievler Mahallesi, Celal Nuri Sokak 22/47 …” olduğundan ve davacı tercih hakkını bu yönde kullandığından uyuşmazlığın … 5. Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri ile 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince … 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 26/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.