Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2018/5299 E. 2019/570 K. 04.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5299
KARAR NO : 2019/570
KARAR TARİHİ : 04.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Çekişmeli … ili, … ilçesi, … mahallesinde bulunan taşınmazlar yörede 1959 yılında yapılan tapulama çalışmaları sonucu 628 parsel sayısı 1780 m2 yüzölçümünde, 540 parsel sayısı 2910 m2 yüzölçümünde ve her iki taşınmaz senetsizden çalılık vasıflarıyla … adına tespit edilmişler, tespit itirazsız kesinleşmiştir. Yörede yapılan imar uygulaması sırasında 540 nolu parselin şuyulandırılması sonucu 2361 ada … ve 7 nolu parsel, 628 nolu parselin şuyulandırılması sonucu 15 parsel nolu taşınmaz oluşmuştur. Bu taşınmazlardan 2361 ada … nolu parsel 491,00 m2 yüzölçümünde arsa vasfıyla beyanlar hanesinde “6831 sayılı Kanunun 52. maddesine göre takyitlidir” şerhiyle, 7 nolu parsel 632,00m2 yüzölçümünde arsa vasfıyla, beyanlar hanesinde 2/B maddesi gereğince tescil edilmiş” ve “ 6831 sayılı Kanunun 52. maddesine göre takyitlidir” şerhiyle; 15 nolu parsel 437,00 m2 yüzölçümünde beyanlar hanesinde 6831 sayılı Kanunun 52. maddesine göre takyitlidir” şerhiyle davalı … adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı vekili müvekkilinin dava konusu taşınmazların uzun yıllardan bu yana zilyedi olduğunu; ayrıca müvekkilinin taşınmazların üzerine ağaç dikmek suretiyle imar ve ihya etttiğini, ecrimisil de ödediğini; Milli Emlak Müdürlüğüne sorulduğunda bu yerin 2/B Kanunu kapsamında müvekkiline tahsis edileceği beyan edilmiş ise de kadastro tespiti sırasında Maliye adına tespit edildiğini; taşınmazların bölgede yapılan 2/B madde uygulamasında … adına … sınırları dışına çıkarıldığını; ancak kullanıcı tespiti sırasında zilliyet olarak müvekkilinin adının yazılması gerekirken sehven davalı Hazinenin adının yazıldığını belirterek çekişmeli taşınmazların zilliyetinin müvekkili olduğunun tespitine ve tapuya şerh verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece dava konusu taşınmazların … sınırları dışına çıkarılması işleminin 16/01/1960 tarihinde kesinleşmiş olmakla, davacının kanunda ön görülen 10 yıllık süre geçtikten sonra dava açmasının açıkça kanuna aykırı olduğunu, taşınmazların 3402 sayılı Kanunun Ek ….maddesi uyarınca yapılan çalışmalar neticesinde fiili kullanım durumları tespit edilerek … adına tescilleri işlemini yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, zilyetliğin tespiti istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 6831 sayılı … Kanunu ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B maddesi uygulama çalışmaları 1998 yılında ilan edilerek kesinleşmiştir, 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun …. madde çalışmaları 26.10.2011-24.11.2011 tarihleri arasında askı ilana çıkarılmıştır.
Mahkemece … kadastrosunun kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık süre geçtikten sonra dava açılamayacağı ve taşınmazların kullanım kadastrosunda fiili kullanım durumları tespit edilerek … adına tescili işleminin kanuna uygun olduğundan, davanın reddine karar verilmiş ise de dava konusu 540 ve 628 nolu taşınmazların 1959 yılında yapılan tapulama çalışmasında çalılık vasfıyla … adına tespit edildiği, daha sonra yörede yapılan imar uygulaması sırasında 540 nolu parselin şuyulandırılması sonucu 2361 ada … ve 7 nolu parsel, 628 nolu parselin şuyulandırılması sonucu 15 parsel nolu taşınmaz oluştuğu ve 2361 ada … ve 7 ve 15 nolu parsel PII nolu 2B bloğu içinde kaldığı, ancak bu parsellerden … ve 7 nolu parsellerin şuyulandırma sırasında PII bloğu dışındaki 540 nolu kadastro parselinden, 15 nolu parselin ise yine şuyulandırılan 628 nolu kadastro parselinden P11 nolu bloğun içine taşındığı, taşınmazların öncesi … olmadığı gibi, 2/B maddesi kapsamında … sınırları dışına çıkarılan yerlerden de olmadığı ve bundan dolayı yörede yapılan kullanım kadastro çalışmasına konu edilmedikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, farklı bir gerekçeyle reddi doğru değilse de redde ilişkin hüküm sonuç olarak doğru olduğundan, usûl ve kanuna uygun olan hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K.’nın 436/son maddesine göre gerekçe değiştilerek düzeltilerek ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 04/02/2019 günü oy birliği ile karar verildi.