Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2018/5157 E. 2018/7029 K. 05.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5157
KARAR NO : 2018/7029
KARAR TARİHİ : 05.11.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
ASLİ MÜDAHİL : Hazine

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … Yönetimi ve asli müdahil Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde … köyünde bulunan murisi …’e ait olan 28.025 m²’lik zeytinliğin … Asliye Hukuk Mahkemesinin 1956/347 Esas-1958/160 Karar sayılı kesinleşmiş ilamı gereğince orman tahdidi dışarısına çıkartılmasına karar verildiğini ve o zamandan beri de zeytinlik olarak kullanıldığını ancak kadastro tespit çalışmaları neticesinde bu zeytinliğin 127 ada 106 ve 154 parselleri kapsar şekilde orman arazisi olarak tespit gördüğünü belirterek kesinleşmiş mahkeme ilamı da dikkate alınarak orman idaresi adına yapılan tespitin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu davalılardan Hazineye karşı tapu iptal tescil talebinin kabulüne diğer davalı … Yönetimi yönünden tapu maliki olmadığı için husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmün temyizi üzerine Dairemizin 2013/4177 Esas- 2013/6293 Karar sayılı ilamı ile “Mahkemece öncelikle yörede 1942 yılında 3116 sayılı Kanun hükümleri gereğince yapılan orman tahdidi ile 1978 yılında yapılan 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulamasına ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilân tutanakları ile taşınmazların bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği getirildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir harita mühendisi ve bir ziraat mühendisinden oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve

-2- 2018/5157-7029

gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2. madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, asliye hukuk mahkemesinin 1956/347 -1958/160 sayılı kararı da mahallinde uygulanmak suretiyle bu karar kapsamında kalan taşınmaz belirlendikten sonra, çekişmeli taşınmazların orman kadastrosu aplikasyon ve 2. madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, bilirkişilerden tüm bu hususları içeren müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalıdır. Bu şekilde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda dava konusu edilen ve asliye hukuk mahkemesinin 1956/347 -1958/160 sayılı kararına konu olan taşınmazın 2. madde uygulamasıyla orman sınırları dışına çıkarıldığı belirlenirse, mahkeme kararıyla orman olmadığı tesbit edilen taşınmazın 2. madde uygulamasına konu olamayacağından, davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılmalıdır. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli ve oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu; davanın kısmen kabulüne, … ili … ilçesi Çağlan köyü 127 ada 325 parsel sayılı taşınmaz hakkında düzenlenen kullanım kadastrosu tutanağı sonrasında taşınmazın davacıya satıldığı gerekçesiyle bu parsel yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, … ili … ilçesi Çağlan köyü 127 ada 335 parsel yönünden davanın kabulü ile taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, … ili … ilçesi Çağlan köyü 127 ada 154 parsel yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı … Yönetimi ve Hazine tarafından 335 parsele yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescili talebine ilişkindir.
Mahkemece 335 parsel yönünden davanın kabulüne ve davacı adına tesciline karar verilmiş ise de, çekişmeli taşınmazlara ait kadastro tutanağının kesinleşip kesinleşmediği ve kadastro mahkemesinin görevli olup olmadığı hususları incelenmemiştir.
Kadastro mahkemesinin görevi kadastro tutanağının tanzimi tarihinden tutanağın kesinleşmesine kadar geçecek zaman içindeki itiraz ve davalar için sözkonusudur. Başka bir anlatımla; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 26. maddesinin 4. fıkrasına göre, kadastro mahkemesinin görevinin kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlayacağı, hakkında tutanak düzenlenmeyen veya düzenlenmiş olup kesinleşen taşınmazlarla ilgili davaların genel mahkemede görülmesi gerekeceği, tutanak kesinleştikten sonra kadastro mahkemesinin görevinin sona ereceği açıktır.
Somut olayda, dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerden 335 parsel sayılı taşınmazın … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/96 Esas sayılı dosyasında davalı olduğu belirtilerek niteliği ve malik hanesi boş olarak tespit yapıldığı ve tutanağın 20/05/2010 tarihli yazı ile … Kadastro Mahkemesine gönderildiği anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece dava konusu edilen 335 parsel sayılı taşınmaza ilişkin davalı olarak düzenlenen kadastro tutanağının akıbeti titizlikle araştırılarak tutanağın kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli ve kadastro mahkemesinin görevli olup olmadığı hususu belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar Orman Yönetimi ve Hazinenin termyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 127 ada 335 parsel sayılı taşınmaz yönünden BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/11/2018 günü oy birliği ile karar verildi.