Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2018/5088 E. 2019/1316 K. 28.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/5088
KARAR NO : 2019/1316
KARAR TARİHİ : 28.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı … vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili 29/05/2014 tarihli dava dilekçesi ile … köyü 2265 parsel sayılı taşınmazın vekil eden adına kayıtlı iken … Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/12/2012 gün ve 2012/260-662 E.K. sayılı kararı ile kesinleşen … sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle tapusunun iptal edilerek … niteliğiyle … adına teciline karar verilerek Yargıtay tarafından hükmün onaması sonucu 20/11/2013 tarihinde kesinleştiği belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak üzere 10.000 TL tazminatın tapu iptal kararının kesinleştiği 20/11/2013 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikle davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiş, 16/04/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere tazminat miktarı 117.509,40 TL’na yükseltilmiş, artırılan 107.509,40 TL’na dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasını istemiştir.
Davalı …, … tahdidinin … Yönetimi tarafından yapıldığı ve bu işlem nedeniyle davacının tapusunun iptaline karar verilmiş olması nedeniyle husumetin … Yönetime yöneltilmesi gerektiği, zamanaşımı süresinin geçtiği, zarar ile iptal işlemi arasında illiyet bağı olmadığı, istenilen miktarın fahiş olduğu gerekçesiyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı tarafın davasının 117.509,40 TL olarak kabulüne, dava tarihi olan 29/05/2014 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükmün davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 01/12/2015 tarih, 2015/13150 E- 12009 K. sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Islahın kısmen veya tamamen olduğuna bakılmaksızın taraflar aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Davacının ıslah yoluyla sonuç talebini arttırması mümkün ise de nispi karar ve ilâm harcına tabi davalarda davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah ile dava değerinin artırılması halinde artan dava değeri üzerinden karar ve ilâm harcının tamamlanması (ıslah harcı) gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.12.2013 gün ve 2013/21-445 E., 2013/1625 K. sayılı kararında da bu görüş benimsenmiştir.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde 10.000.-TL olarak açıkladığı tazminat talebini, 16/04/2015 tarihli dilekçe ile 117.509,40 TL’ye arttırmış ancak, ıslah harcını yatırmamıştır. Mahkemece ıslah harcı tamamlatılıp, ıslah dilekçesi taraflara usulüne uygun tebliğ edildikten sonra işin esasına girip karar verilmesi gerekirken harcı yatırılmayan ıslah beyanına değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, davacı tarafça ıslah harcı yatırılmış ve yapılan yargılama sonucu mahkmece; davacı tarafın davasının 117.509,40 TL olarak kabulüne, dava tarihi olan 29/05/2014 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydı … olduğu gerekçesiyle hükmen iptal edilen taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından tazminata konu 2265 nolu parselin yörede 1975 yılında yapılan tapulama çalışmasında 2315 m2 yüzölçümü ile tarla niteliğiyle … adına tespit edildiği, davacının taşınmazı 15/04/1994 tarihinde satış yoluyla edindiği, … Yönetimi tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası sonucu … …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/11/2013 tarihinde kesinleşen 2012/260 E- 662 K. sayılı ilamıyla taşınmazın davacı adına olan tapususun iptaliyle … niteliğiyle … adına tesciline karar verildiği, eldeki davanın ise 29/05/2014 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacının tapu kaydının … tahdidi içinde kaldığı gerekçesiyle iptal edildiği, her ne kadar ormanların özel mülkiyete  konu olması mümkün değil ise de tapu kütüğünün kişiler adına oluşturulduğu, satış yoluyla davacının malik olduğu, bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK’nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının zararının tazmininin gerektiği kuşkusuzdur. Davacının zararı, tapu iptal kararının  kesinleştiği 20/11/2013 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece davacının zararının oluştuğunun kabulünde ve tapu iptal kararının kesinleştiği tarihin değerlendirme tarihi olarak alınarak oluşan gerçek zararın belirlenmeye çalışılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Değerlendirme tarihi itibariyle taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
 Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibariyle, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması  ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
Taşınmaz değerlendirme tarihi itibariyle belediye nazım imar planı içinde ise Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/… sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
Bu hususlar belediye başkanlığından ve su ve elektrik idarelerinden ve diğer ilgili merciilerden sorulup alınacak cevap yazılarına göre taşınmazın değerlendirme tarihinde arsa niteliğinde olup olmadığı saptanmalıdır.
Mahkemece tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olarak belirlenmesi halinde, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak,  taşınmazdan … payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde  bina var ise, Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle  gerçek zararın belirlenmesi  gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde  yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden  önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re’sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar  ile  çekişmeli  taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda  denetlenmesi, dava  konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme  tarihi  itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının  belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli,  dava konusu taşınmazın ise  imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun  belirlenmesi halinde  çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan  değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi ve tapu sahiplerinin oluşan gerçek zararlarının  saptanması gerekmektedir.
Ancak karara dayanak alınan bilirkişi raporunda, yukarıda belirtilen bu hususlar, taşınmazın imar durumu, belediye hizmetlerinden yaralanıp yararlanmadığı, yararlanıyorsa hangilerinden yararlandığı değerlendirilmeksizin yapılan gözlem neticesi arazi olarak kabule gerektiği şeklindeki ifadelerle yetinilmiş, mahkemece de tazminata konu taşınmazın değerinin ve niteliğinin ne olduğunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayan bu rapora dayanılarak hüküm kurulmuştur. … Belediyesi yazı cevabında taşınmazın imar planında … alanında kaldığını, … kesintisi yapılmadığını belirtmiş, Dairenin iade kararı üzerine alınan … Belediyesi yazı cevabında taşınmazın 2008 tarihli revizyon imar planı kapsamına olduğu ve belediye hizmetlerinden yararlandığı belirtilmiştir. Bu yazı cevaplarından da taşınmazın …/1000 ölçekli uygulama imar planında içinde yahut nazım imar planı içinde olup olmadığı, içindeyse hangi tarihte imar kapsamına alındığı ve belediyenin tüm hizmetlerinden mi bir kısım hizmetlerinden mi yararlandığı, yararlandığı hizmetlerinin hangileri olduğu anlaşılamamaktadır.
Bu durumda; değerlendirme tarihi itibari ile davaya konu taşınmazın değerinin yönetimine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
Hal böyle olunca, mahkemece, taşınmazın imar durumu, imar planı içindeyse hangi tarihte imar planı kapsamına alındığı, imar planının türü, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı, yaralanıyorsa hangilerinden yararlandığı,etrafının meskun olup olmadığı araştırılmalı,yeniden yapılacak keşifte, özellikle taşınmazın belediye hizmetlerinin hangilerinden yararlandığı, etrafının meskûn olup olmadığı, taşınmazın mevcut durumu itibari ile kullanım şekli, üzerinde bina bulunup bulunmadığı, konumu, sokağa – yola olan cephesi, önemli merkezlere uzaklığı, üzerinde yapılaşmaya ilişkin olarak imar durumu gibi hususların ve mahkeme hâkimince yapılacak gözlemin ayrıntılı şekilde düzenlenecek keşif zaptına geçirilmesi, değişik açılardan fotoğrafları çektirilerek onaylanıp dosyaya konulması ve taşınmaz vasfının açık ve denetime elverişli şekilde tespiti gerekir. Buna göre, taşınmazın niteliği arsa olarak belirlenir ise, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihi olan 20/11/2013 tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınmalı, gerekli görülürse re’sen emsal getirtme yoluna gidilmeli ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan rapor alınmalı, alınan emsal ile tazminata konu taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, emsal alınan taşınmazlara ilişkin satış akit tabloları da getirtilerek, taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Taşınmazın niteliğinin arazi olarak belirlendiği takdirde ise; sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek; varsa üzerindeki mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek taşınmazın zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınmak suretiyle, gerçek zarar saptanmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ve davalı … vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 28/02/2019 günü oy birliği ile karar verildi.