Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2018/4599 E. 2019/49 K. 14.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4599
KARAR NO : 2019/49
KARAR TARİHİ : 14.01.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … davalılar … ile … vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin … 2337 ve 1677 parsel sayılı taşınmazların maliki ve hissedarı olduğunu, taşınmazların … Bakanlığınca yapılan kadastro çalışmaları esnasında … sınırlandırılması içinde bırakıldıklarını ve tapu kaydının hukuki yönden hükümsüz hale geldiğini, taşınmazların bidayetten beri muris ve murisi evvelin tapulu mülkü olduğunu, hiçbir kısıtlama olmadan alınıp satıldığını ve intikalinin yapıldığını, 2337 parsele 23/05/2005 tarih ve 2371 yevmiye ile 1677 parsele 27/09/1996 tarih ve 4101 yevmiye ile … şerhi konulduğunu dava konusu somut olayda her ne kadar davacının taşınmazlarının elinden alınmasının yasal bir dayanağı varsada karşılıklı hak ve adalet dengesinin sağlanması amacı ile mülkiyet hakkı sahibinin tazminat niteliğinde bir bedeli talep edebileceğini, Hazinenin dava konusu taşınmazları … vasfı ile ilgili sınırlandırmayı bidayette tapu kaydına yazdırmadığı için sorumlu ve davacıya hak ve adalete uygun bir tazminat ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları mahfuz tutularak dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte 150.000,00 TL tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece ilk hükümde davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 26/06/2014 gün ve 2014/3709 E.- 2014/18917 K. sayılı kararıyla “dava konusu 2337 parsele davacı satış yoluyla 16.04.2003 yılında malik olup 26.05.2005 yılında … sınırları içinde kaldığı 1677 parselin ise muris … Kaya adına 18.10.1959 tarihinde hükmen tescil edildiği, … kadastro çalışmaları sırasında 27.09.1996 yılında tamamı … sınırları içinde kaldığı şerhi konulmuş ise de 1677 parselin halen davacının murisi 2337 parselin ise davacı adına paylı olarak tapuya kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda davacının taşınmazdan yararlanma ve tasaruf etme imkanı ortadan kalktığından kamulaştırmasız elatma olgusunun gerçekleşeceği kabulüyle işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” denilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında, eldeki dosya mahkemenin 2014/377 E. ve … 2. Asliye Hukuk Mahkmesinin 2014/377 E. sayılı dosyaları ile birleştirilmiştir.
Birleşen dosyalar davacısı … Yönetimi dava dilekçesinde, davaya konu 2337 ve 1677 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen tahdit sınırları içinde kalan … sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptaline, davalılar taşınmazlara müdahalesinin önlenmesine, taşınmazlar üzerinde bulunan irtifak hakkı, haciz ve ipotek şerhlerinin tapu üzerinden kaldırılmasına, taşınmazın tamamının … vasfıyla Maliye Hazinesi adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, 20/11/2015 tarihli ıslah konulu dilekçesiyle; bilirkişi raporu doğrultusunda talebini 108.635,61 TL’ye olarak belirlediğini belirtmiş, 2. kez verdiği 29/04/2016 tarihli dilekçesi ile ise talebini 118.594,73 TL’ye olarak belirlediğini belirtmiş, ancak daha sonra bir davada birkez ıslah yapılabileceğinden 2. ıslah dilekçesinin uygun olmadığını belirterek açtığı ek dava ile, 2. bilirkişi raporunda belirtilen miktar ile 20/11/2015 tarihli ıslah dilekçesinde ıslah edilen miktar arasındaki 9.958,12 TL için ek dava açmış, … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/107 Esasına kaydedilen ek dava ile asıl dava birleştirilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu asıl dava açısından; davalı … Hazinesine karşı açılan davanın kısmen kabulü ile; 118.594,73 TL tazminatın dava tarihi olan 01.10.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Hazinesinden alınarak davacılara verilmesine, davacılar adına varsa taşınmaz üzerindeki takyidatların bedele yansıtılmasına, … Yönetimine karşı açılan davanın pasif husumet ehliyeti nedeniyle reddine,
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin birleşen 2016/107 Esas sayılı dava dosyası açısından;
… Yönetimine karşı açılan davanın pasif husumet ehliyeti nedeniyle reddine,
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin birleşen 2014/377 Esas sayılı dava dosyası açısından; davanın kabulü ile; dava konusu … ili, … ilçesi, … mahallesi, 2337 parsel sayılı taşınmazların davalılar adlarına olan tapu kayıtlarının iptali ile … vasfıyla … adına tapuya kayıt ve tesciline,
Mahkemenin birleşen 2014/377 Esas sayılı dava dosyası açısından; davanın kabulü ile; dava konusu … ili, … ilçesi, … mahallesi, 1677 parsel sayılı taşınmazların davalılar adlarına olan tapu kayıtlarının iptali ile … vasfıyla … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili, davalı … ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dava ve ek dava TMK’nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat istemine, birleştirilen davalar ise kesinleşen … kadastrosuna dayalı tapu iptal istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. – 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. – 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. – 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir.
Zararın meydana geldiği tarihe göre de tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Değerlendirme tarihi itibariyle taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Somut olayda, dava konusu taşınmazlar hala davacı … davalı kişiler adına tapuda kayıtlıdır. Ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de tapu kütüğünün tapulama çalışması sırasında davacı gerçek kişiler adına oluşturulduğundan daha sonra tapu kaydı üzerine … şerhi konulması sebebiyle davacının taşınmazlardaki tasarruf hakkı kısıtlanmış ve zararı oluşmuşsa da, birleşen davacı … Yönetimi kesinleşen tahdide dayalı tapu iptali ve tescil davası açtığı ve davalı kişilerin de davanın reddini talep etmeleri karşısında taşınmazların kesinleşen tahdit içinde kısmen veya tamamen kalıp kalmadığının, kesin olarak belirlenmesi gerekmektedir. Ne var ki; mahkemece çekişmeli taşınmazın … tahdit haritası içinde kalıp kalmadığı yönünde … bilirkişiden rapor alınmamıştır. Yine davaya konu 1677 parselin tapu kaydına TEK lehine 04/04/1974 tarihinde konulmuş irtifak şerhi bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, şerh sahibi davaya dahil edilerek, delilleri sorulmamış, Anayasanın 169. maddesinin koruyucu hükmü karşısında ormanlar üzerine hiç bir kısıtlayıcı şerh bulunamayacağı, … olduğu belirlenecek bölümler üzerindeki şerhlerin silinmesine karar verilmesi halinde karardan etkilenecek olanların davada taraf olarak yeralması gereği gözden kaçırılmıştır.
Mahkemece iki kez keşif yapılmış, iki keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporlarında da taşınmazlar arazi olarak kabul edilmiştir. Dosyaya getirtilen belgelerden taşınmazların …/1000 ölçekli uygulamalı imar planı dışında kaldıkları ve belediye hizmetlerinden yararlanmadıkları anlaşıldığına göre arazi olarak kabulü ile net gelir metoduna göre değerinin belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak ilk keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda taşınmazın değeri belirlenirken objektif değer artışı % 50 olarak kabul edilmişken, ikinci keşif sonrası düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda objektif değer artışı %80 olarak kabul edilmiş, mahkemece iki rapor arasındaki çelişki giderilmemiştir. Yine davaya konu 1677 parsel üzerindeki irtifak şerhinden dolayı ilçe tarım ürün maliyet ve verim cetvelleri getirtilmeden, bilirkişi raporları denetlenmeden hüküm kurulmuştur.
Taraf teşkili tamamlanmaksızın eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde mahkemece öncelikle, taraf teşkili sağlanarak, tarafların delilleri toplanmalı, taşınmazların bulunduğu yörede yapılan tahdit çalışmasına ilişkin işe başlama, çalışma, sonuçlandırma askı ilanı ve ve orjinal tahdit haritasından elde edilen tahdit haritası getirtilerek, taşınmazlar başında 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 6754 sayılı Bilirkişilik Kanununun 39. maddesiyle değişik 15. maddesinde belirtilen yönteme göre oluşturulacak ve … bilirkişisinin bulunduğu bilirkişi kurulu marifetiyle yapılacak olan keşif ile taşınmazların kısmen veya tamamen tahdit içinde kalıp kalmadıkları fen ve … bilirkişilerce tahdit haritası ile irtibatlı kroki düzenlettirilerek kesin olarak belirlenmeli, taşınmazların tahdit içinde kalan kısımları yönünden tapu iptali ve tescile ilişkin davanın kabulüne karar verilmeli, tahdit içinde kalan kısımlar yönünden yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda, net gelir yöntemine göre ve taşınmazların tapu kaydı henüz iptal edilmediğinden dava tarihi itibarıyla taşınmazlarda meydana gelen gerçek zarar miktarı tapu kaydı üzerindeki irtifak hakkı da dikkate alınarak saptanmalı, değerlendirme tarihi olan 2013 yılına ait … ilçesi ürün maliyet ve verim cetvelleri de ilçe tarım müdürlüğünden getirtilerek oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı … davalılar … ile … vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/01/2019 günü oy birliği ile karar verildi.