Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2018/4468 E. 2018/8363 K. 18.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4468
KARAR NO : 2018/8363
KARAR TARİHİ : 18.12.2018

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davadan dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 25/01/2018 gün ve 2017/5519 E.- 2018/545 K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde asli müdahil … ve …, tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, karar düzeltme dilekçelerinin kabulüne, karar düzelme aşamasında yapılan duruşma isteminin reddine karar verilerek dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R

Kadastro sırasında …. mahallesi 184 ada 1; 190 ada 1 ve 191 ada 1 parsel sayılı sırasıyla 31.697,49 m², 136.657,04 m² ve 39.922,28 m² yüzölçümündeki taşınmazlar hali arazi vasfıyla davalı Hazine adına tespit edilmişlerdir.
Davacı … Yönetimi 11/08/2004 havale tarihli asıl ve birleşen dosya dava dilekçeleriyle dava konusu parsellerin orman sayılan yer oldukları iddiasıyla her bir parsel yönünden ayrı ayrı dava açmıştır.
Müdahil davacılar … ve arkadaşları vekili 20/12/2004 havale tarihli asıl dosya ve birleşen dosyaya sundukları dilekçeleriyle dava konusu parsellerin 23/11/1953 tarih, 30 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldıkları iddiasıyla, taşınmazların müvekkilleri adına tescili isteğiyle her bir parsel yönünden ayrı ayrı davaya katılmışlardır.
Mahkemece, davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonucunda; 184 ada 1 sayılı parsel yönünden davacı … Yönetimi ile müdahil davacıların davasının reddine ve 184 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline, 191 ada 1 sayılı parsel yönünden müdahil davacıların davasının reddine, davacı … Yönetiminin davasının kabulüne ve 191 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespitinin iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline, 190 ada 1 parsel yönünden davacı … Yönetiminin davasının reddine, müdahil davacıların davasının ise kısmen kabulüne ve dava konusu 190 ada 1 sayılı parselin bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 5929,91 m² yüzölçümündeki bölümün ¼’er pay oranında Şükrü, Hasan, Yusuf ve … adlarına, parselin geriye kalan 13.727,13 m² bölümünün ise tespit gibi tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi temsilcisi, bir kısım müdahil davacılar vekili ve davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 2017/5519 – 2018/545 E.K. sayılı kararıyla “İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazlardan 191 ada 1 parselin orman sayılan yerlerden olduğu; 184 ada 1 parselin orman sayılan yerlerden olmadığı ve müdahil davacıların parselde ekonomik amaca uygun zilyetliklerinin bulunmadığı; 190 ada 1 parselin orman sayılan yerlerden olmadığı ve müdahil davacıların dayandıkları tapunun 180 ada 7 parsel ile Dağyolu köyü 121 ada 4 parsele uygulandığı, müdahil davacıların bu parsellerin yüzölçümü ve kısmen kabule karar verilen 5929,91 m2 ile birlikte dayanak tapunun

miktarı kadar yer edindikleri belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı” gerekçesiyle hükmün onanmasına karar verilmiş, süresi içinde …, asli müdahil … tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Dava dilekçelerindeki açıklamalara göre davalar, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
1- Asli müdahiller … ve …’ın 184 ada 1 parsel sayılı taşınmaza yönelik karar düzeltme istemleri yönünden:
Karar düzeltme dilekçelerinde değinilen hususlar temyiz aşamasında da ileri sürülmüş olup Dairemiz kararı bu konulara cevap teşkil edecek nitelikte olduğu gibi, usul ve kanuna da uygundur. Bu nedenle 6100 sayılı Kanununn geçici 3. maddesi göndermesiyle HUMK’nın 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirine uymayan karar düzeltme isteğinin 184 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden reddine,
2- Asli müdahil …’ın 190 ada 1 ve 191 ada 1 parsel sayılı taşınmazlara yönelik karar düzeltme istemi yönünden:
Mahkemece çekişmeli 191 ada 1 parsel sayılı taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle orman vasfıyla Hazine adına tesciline, 190 ada 1 sayılı parselin (A) harfi ile gösterilen 5929,91 m² yüzölçümündeki bölümünün ¼’er pay oranında Şükrü, Hasan, Yusuf ve … adlarına, parselin geriye kalan 13.727,13 m² bölümünün ise tespit gibi tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş ve bu karar Dairemizce onanmış ise de yeniden yapılan inceleme sonucunda keşif sonucu uygulanan 1953 tarih ve 30 sıra numaralı tapu kaydının revizyon gördüğü 180 ada 7 parsel sayılı taşınmaza ayrıca 1953 tarih ve 30 ve 31 sıra numaralı tapu kayıtlarının da revizyon gördüğü ancak mahkemece bu tapu kayıtlarının getirtilip usûlunce uygulanmadığı, ayrıca davacı asli müdahillerinin bir kısmının ölmüş olmasına ve mirasçılarının davaya dahil edilmiş olmasına rağmen, mirasçılar adına değil ölü kişiler tescil hükmü kurulduğu belirlenmiş olup, mahkeme kararının usul ve kanuna aykırı olduğu anlaşılmıştır.
O halde mahkemece 1953 tarih ve 30, 31 ve 32 sıra numaralı tapu kayıtlarının ilk tesis tarihinden itibaren tüm geldi ve gittleri ile birlikte getirtilmeli, tapu kayıtlarının aynı kökten gelip gelmediği duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, kadastro sırasında revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon görmüş ise revizyon gördüğü kadastro parsellerine ait kadastro tespit tutanakları getirtilmeli ve bu tapu kaydına dayanılan ve çekişmeli taşınmaza komşu olan taşınmazlara ilişkin açılmış bulunan başkaca dava bulunup bulunmadığı araştırılarak varsa bu dava dosyaları tespit edilerek dosya arasına alınmalı, yine çekişmeli taşınmaza komşu sayılı taşınmazlara ilişkin kadastro tutanaklarının, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örneklerinin ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise mahkeme karar örneklerinin temin edilerek dosya arasına alınmalı, çekişmeli taşınmazların bulunduğu yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; taşınmazların toprak yapıları, bitki örtüleri ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişilerden, taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritalarının ve hava fotoğraflarının ölçeklerini kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeğinin de memleket haritaları ve hava fotoğraflarının ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, tüm haritalar komşu ve yakın komşu parselleri de
gösterecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, çekişmeli taşınmazlar üzerindeki ağaçların sayısı, cinsi, yaşları, kapalılık oluşturup oluşturmadıklarını belirtir şekilde bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, keşifte, çekişmeli taşınmazlar hâkim tarafından gözlemlenmeli, taşınmazlar üzerinde neler bulunduğu (bitki örtüsü, ağaçların cinsi, sayısı vb.) ayrıntılı olarak keşif tutanağına yazılmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip
uygulanmalı, çekişmeli yerleri sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığının tespiti halinde bu kez de davacıların dayandığı 1953 tarih ve 30 sıra numaralı tapu kaydı ile yine 1953 tarih ve 31 ve 32 sıra numaralı tapu kayıtları 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca yerel bilirkişi yardımı, uzman fen bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, bilirkişi ve tanıklardan kayıttaki her sınır hakkında ayrıntılı ve inandırıcı bilgi alınmalı, uygulamada tapu kaydının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde, bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tesbit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmazın dayanılan tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, tesbit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tesbit tutanağı bilirkişileri de taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek, çelişki giderilmeli, dayanılan tapu kaydının dayanağı harita varsa, kapsamının haritasına göre belirleneceği düşünülmeli; uygulamada geniş kapsamlı kadastro paftasının ölçeği ile tapu kaydının dayanağı haritanın ölçekleri eşitlenerek haritalar çakıştırılarak yerine uygulanmalı, haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktaları ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden varsa değişmez nitelikte sınır yeri sayılabilecek kişi taşınmazlarından da yararlanılmalı, tapu kaydı ifraz görmüş ise, ifraz haritaya dayandığı takdirde, yukarıda açıklanan yöntemle haritalar yerine uygulanmalı; ifraz görmemiş ise ifraz yoluyla oluşan müfrez tapu kayıtlarında tarif edilen sınır yerlerinden yararlanılmalı, uygulamada ifraz yoluyla oluşan müfrez tapu kayıtlarının kapsamının kök tapu kaydının kapsamı içinde aranmasının zorunlu olduğu düşünülmeli, ayrıca, taşınmazın tapu kaydında tarif edilen türü de deliller değerlendirilirken gözönünde tutulmalı, uzman bilirkişilerden keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verecek ve yargı denetimine açık olacak şekilde ölçekli ve ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı ve her bir tapu kaydının kapsadığı alan farklı renklerle gösterilmek suretiyle krokiye aktarılmalı tapu kaydının mahalline uyduğu saptandığı takdirde, çekişmeli taşınmazın orman bilirkişi raporu ve rapora ekli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu dikkate alınarak tapu kaydının 4785 ve 5658 sayılı kanunlar kapsamında hukukî değerini yitirip yitirmediği değerlendirilmeli, dayanak tapu kaydı şayet değişebilir sınırları içeriyorsa, tapu kaydının miktarı ile geçerli sayılması gerektiği düşünülmeli, tescil hükmü ile oluşan ve zeminde dava konusu taşınmaza uyduğu saptanan ilam var ise kesin hüküm teşkil edip etmediği değerlendirilmeli, taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde yukarıda anlatıldığı şekliyle tapu kayıtları ve tescil ilamı ile oluşan tapuların dayanağı ilamlar ve krokileri uygulanıp, mahkemece tüm deliller toplanıp değerlendirildikten sonra ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Kabule göre de kadastro hakimi doğru sicil oluşturmak ve garçek hak sahipleri adına tescile karar vermek zorunda olduğu halde dava tarihinden sonra bir kısım asli müdahilin vefat etmesine ve mirasçılarının davaya dahil edilmiş olmasına rağmen halen sağ olan asli müdahillerin kendi adlarına, ölü olan asli müdahillerin ise mirasçıları adına miras payları oranında tescil hükmü kurulması gerekirken ölü olan asli müdahillerin adlarına tescil hükmü kurulması da hatalıdır.

Mahkemece böyle bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
1- Yukarıda bir numaralı bentte açıklanan nedenlerle müdahiller … ve …’ın 184 ada 1 parsel sayılı taşınmaza yönelik karar düzeltme istemlerinin REDDİNE,
2- Yukarıda iki numaralı bentte açıklanan nedenlerle asli müdahiller … ve …’ın 190 ada 1 ve 191 ada 1 parsel sayılı taşınmazlara yönelik karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 25/01/2018 gün ve 2017/5519 E. – 2018/545 K. sayılı onama kararının 190 ada 1 ve 191 ada 1 parsel sayılı tayınmazlar yönünden KALDIRILMASINA ve yerel mahkemenin 11/11/2014 gün ve 2004/195 E. – 2014/228 K. sayılı kararının 190 ada 1 ve 191 ada 1 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak BOZULMASINA 18/12/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.