Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2018/4414 E. 2018/7624 K. 28.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/4414
KARAR NO : 2018/7624
KARAR TARİHİ : 28.11.2018

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davadan dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 20/12/2017 gün ve 2017/8600 E. – 2017/10859 K. sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı … Yönetimi tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı … Yönetimi, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesini değiştiren 5304 sayılı Kanunun 3. maddesi hükmü gereğince Gevrekler köyünde yapılan ve kısmî olarak askıya çıkartılan orman kadastrosu sırasında dava dilekçesine ekli 1 nolu krokide (a) harfi ile gösterilen taşınmazın orman sınırları dışında bırakıldığını, oysa; bu yerin orman sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek ve Hazineyi hasım göstererek tespitin iptali ve çekişmeli yerin orman niteliği ile Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın 129 ada 1 sayılı parsel altında, tarla niteliğinde temyize konu dava nedeniyle yüzölçümü ve malik hanesi boş bırakılmak suretiyle tespit tutanağının düzenlendiği belirlenmiş, tutanağın edinme sebebi sütununda zilyet olarak belirtilen kişiler davaya dahil edilmiştir.
Mahkemece davanın reddi ile dava konusu Kütahya ili, Tavşanlı ilçesi, Gevrekler köyü, Kuz mevkiinde kain 129 ada 1 parsel sayılı taşınmazın dosyamız arasında mevcut 20.07.2015 tarihli kadastro bilirkişisi Yusuf Türker’in raporu doğrultusunda 3501,23 m² yüzölçümü ile çalılık vasfıyla Hazine adına tesbit ve tesciline, davalı olarak görünen … yönünden 31.05.2011 tarihli 10. celse verilen tefrik kararı olmasına rağmen, sehven bu dosyada davalı göründüğüne kanaat getirilerek karar verilmesine yer olmadığına (Tavşanlı Kadastro Mahkemesi 2011/23 E. – 341 K. sayılı dosyasında, davaya konu taşınmaza komşu 129 ada 2 parsel sayılı taşınmazda tarafdır.) karar verilmiş, hükmün Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 20/12/2017 gün ve 2017/8600 E. – 10859 K sayılı kararında özetle; “…uzman orman bilirkişi kurulu tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli 53 ve 57 parsel sayılı taşınmazların açık alanda kaldığı ve orman sayılmayan yerlerden olduğu” gereğine değinilmiştir.
Davacı … Yönetimi bu kez Daire kararının düzeltilmesini istemiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi hükmüne göre orman kadastrosu yapılmıştır.
Mahkemece çekişmeli yerin 20 yılı aşkın süredir kullanılmadığı, üzerinde ekonomik amacına uygun herhangi bir zilyetlik bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi ile çalılık vasfında Hazine adına tesbit ve tesciline karar verilmiş ise de davanın reddine dair verilen karar doğru değildir.
Eksik araştırma ve uygulama ile hüküm kurulamaz.
Dosya arasında bulunan bilgi ve belgeler ve özellikle komşu parsel tapu kayıtlarından çekişmeli taşınmazın hükmen orman niteliği ile Hazine adına tescil edilen 129 ada 2, 3 ve 4 sayılı parsellerle birlikte 101 ada 1 parsel sayılı Kışlatepe Devlet Ormanı ile çevrili olduğu anlaşılmaktadır. Çekişmeli yer, bu hali ile 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde tanımlanan orman içi açıklığı niteliğindedir. Ayrıca, uzman orman ve ziraat bilirkişi raporlarında taşınmazın % 25-40 eğimli üzerinde çalılıklar bulunan ve 25 yıldır kullanılmayan yer olduğu bildirilmiştir.
6831 sayılı Kanunun 17. maddesi orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.

6831 sayılı Kanunun, madde: 17/1-2 Devlet Ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nev’i bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet Ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (17/06/2004 gün ve 5192 sayılı Kanun ile değişik hali).
Kanun metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR].
Kanun koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar özel mülke dönüşüp, tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır.
Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 gün ve 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20-808/1039, 22.10.2003 gün ve 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01/06/1988 gün ve 31/13 E.K.; 14/03/1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03/03/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; bu tür yerler kanun gereği orman sayıldığı için, orman içi açıklık ve boşlukların zilyetlik yolu ile kazanılmasına kanunî olanak yoktur. Dolayısıyla bu yollarla ormandan toprak kazanımından söz edilemez.
Yukarıda açıklanan nedenlerde davanın kabulüne kabulüne karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece reddine karar verilmesi hatalı olup dairenin 20/12/2017 tarih 2017/8600- 2017/10859 E.K sayılı onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı … Yönetiminin karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Dairenin 20/12/2017 gün ve 2017/8600 E. – 2017/10859 K. sayılı onama kararının ortadan KALDIRILMASINA ve yerel mahkemenin 04/08/2015 gün ve 2007/83 E. – 2015/34 K. sayılı kararının BOZULMASINA, karar düzeltme harcının istek halinde iadesine 28/11/2018 günü oy birliği ile karar verildi.