Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2018/3776 E. 2018/8264 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3776
KARAR NO : 2018/8264
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili 28.05.2010 tarihli dilekçe ile; müvekkilinin maliki olduğu … mevkii 531 parsel sayılı taşınmazın 3.703,49 m2 yüzölçümlü kesiminin … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/135 E.- 2008/505 K. sayılı ilamıyla orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, temyiz incelemesinden geçerek 28.07.2009 tarihinde kesinleştiğini, tapunun iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 20.000,00 TL tazminatın faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 06.02.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle toplam 222.209,40 TL tazminatın 20.000 TL’sinin dava tarihinden, 202.209,40 TL’sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı Hazine; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 203.691,95 TL tazminatın 20.000 TL’sinin dava tarihinden, kalan miktarın ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 01.04.2014 gün 2013/24872 E.- 2014/9120 K. sayılı ilamıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle “Tazminat istemine konu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu, arsaların değerinin değerlendirme günü olan dava tarihinden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre emsal karşılaştırması yöntemiyle hesaplanmasının zorunlu olduğu, ancak hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda bu yönteme uyulmadığı, bu sebeple taraflara davalı taşınmaza yakın bölgeden benzer yüzölçümlü ve yakın tarihli satışları bildirmesi için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal araştırılması, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulunca emsal alınacak taşınmazların satışlarına ilişkin belgelerin tapu müdürlüğünden, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerleri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip davalı taşınmazın emsal taşınmazlara üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurul raporuda denetlenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken piyasa rayicinden sözederek değer biçen bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulamayacağı” belirtilmiştir.

Davacı vekili birleşen …Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/857 Esas sayılı davada 09.11.2015 tarihli dilekçe ile; fazlaya ilişkin hakları saklı tutup … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/562 Esas sayılı kısmi davada bilirkişi raporuyla belirlenen 361.891,14 TL tazminattan geriye kalan 139.681,74 TL tazminatın 28.07.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle ek dava açmıştır.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra kısmi ve ek davanın kabulüne, kısmi davada 222.209,40 TL tazminatın, ek davada ise 139,681,74 TL tazminatın 28.07.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece bozma kararına uyulmuşsada bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, tazminat istemine konu taşınmazın arsa olduğunun kabulünde ve 28.07.2009 tarihine göre değerinin belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bozma kararında da değinildiği gibi, arsaların değerinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre emsal karşılaştırması yöntemiyle hesaplanmasının zorunlu olduğu halde hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda emsal alınan taşınmazın raporda belirtilen satış tarihi değerlendirme gününden sonra 12/05/2010′ dur. Emsal taşınmazın satış akit tablosu getirtilmediğinden bilirkişi raporu ve uygun emsal olup olmadığı da denetlenememektedir. Bu sebeple emsal karşılaştırmasının yöntemince yapıldığından söz edilemez. Ayrıca tazminata konu 531 parselin tapu kaydında ki kamulaştırma şerhi yönünden de bir araştırma yapılmamıştır.
Davacı asıl davada 20.000 TL’nin dava tarihinden, ıslah ile de 202. 209,40 TL’sinin ıslah tarihinde olmak üzere toplam 222.209,40 TL talep etmiş, mahkemece davanın 203.691,95 TL’lik kısmı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar sadece Hazine vekilince temyiz edilmiştir. İlk hükümde reddedilen 18.517,45 TL’lik miktar yönünden, davacının temyizi bulunmadığından Hazine lehine usuli kazanılmış hak oluşmakla, bu miktarın ek dava ile talep edilmeyeceği düşünülmeden karar verilmiş olması da doğru değildir.
6100 sayılı HMK’nin “Taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26. maddesinde (mülga HUMK’nın aynı doğrultuda hüküm içeren 74. maddesinde) “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır” hükmü düzenlenmiştir.
Davacı asıl davada ıslah dilekçesinde, ıslah ile arttırılan 202.209,40 TL’lik kısmın ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmişken, mahkemece taleple bağlılık ilkesi aşılarak, tüm alacağa tapu iptal kararının kesinleşme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de hatalıdır.
O halde mahkemece taşınmazda bulunan kamulaştırma şerhinin dayanağı araştırılarak taşınmazda bir kamulaştırma işlemi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise davacıya kamulaştırmadan dolayı bedel ödenip ödenmediği hususları araştırılmalı, hükme esas alınan raporda somut emsal olarak belirlenen taşınmaza ilişkin olarak yukarda bahsedilen bilgiler araştırılmalı, bilirkişilerce somut emsal alınan taşınmazın uygun emsal olup olmadığı denetlenmeli, uygun emsal olmadığı belirlendiği takdirde taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden (28.07.2009) önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re’sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren, emsal ile tazminat istemine dayanak taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin karşılaştırıldığı rapor alınması, alınan emsal ile tazminata konu taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, tazminata konu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı

yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenmeli, taşınmazda kamulaştırma işlemi yapılmış ve davacıya kamulaştırmadan dolayı bir bedel ödenmiş ise bu bedel de değerlendirmeye alınarak, yukarda bahsedildiği üzere taleple bağlılık ve usuli kazanılmış haklar da gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 12/12/2018 günü oy birliği ile karar verildi.