Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2018/3640 E. 2018/7492 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3640
KARAR NO : 2018/7492
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

MAHKEMESİ : … Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalılar Hazine ile Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kullanım kadastrosu sırasında … ili, … ilçesi, Kılıçlı köyü çalışma alanında bulunan 1748 parsel sayılı 1.417,99 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz orman vasfıyla Hazine adına tespit edilmiş olup tutanağın edinme sebebinde taşınmazın 6831 sayılı Kanununun 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ancak taşınmazın fiili zeminde orman vasfında olan yerlerden olduğu ve zilyetlikle kazanılamayacağı belirtilmiştir.
Davacı …, taşınmazın uzun yıllardır kullanıcısı olduğunu ve 2/B vasfında olduğunun daha önceden belirlendiğini ileri sürerek orman vasfı ile yapılan tespitinin iptali ile vasfının ve kullanıcısının belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, 1748 parsel sayılı taşınmazın 12.12.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda (B) harfiyle gösterilen 75,80 m2 yüzölçümündeki bölümünün orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline, (A) harfiyle gösterilen 1.342,19 m2 yüzölçümündeki bölümünün tarla vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline, tapu kaydının beyanlar hanesine taşınmazın davacının fiili kullanımında bulunduğu hususunun şerh edilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili ile davalı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 05/05/2014 tarih ve 2014/2967-5375 E. K. sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında “ Mahkemece, çekişmeli taşınmazın temyize konu (A) harfi ile gösterilen bölümünün niteliği ve ekonomik amacına uygun fiili kullanıma konu olup olmadığı hususlarında yöntemine uygun inceleme ve araştırma yapılmamış; taşınmazın niteliği ile ilgili orman ve zirai bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler giderilmemiş; taşınmaz üzerinde davacının fiili kullanım bulunup bulunmadığı ve bu kullanımın ekonomik amacına uygun olup olmadığı denetime elverişli şekilde araştırılmamıştır. O halde, mahkemece sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle, taşınmazın tespit tarihi veya az öncesine ait uydu fotoğrafı, ortofoto veya hava fotoğrafı getirtilmeli, bundan sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, jeodezi veya fotogrametri mühendisi bilirkişi, ziraat mühendislerinden oluşan 3 kişilik ziraatçı bilirkişi kurulu ve orman mühendislerinden oluşacak 3 kişilik ormancı bilirkişi kurulunun katılımı ile keşif yapılmalıdır. Taşınmazın başında yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından, taşınmazın temyize konu bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, davacının fiili kullanımının bulunup bulunmadığı, kullanıyorsa ne olarak kullandığı, kullanımın taşınmaz üzerinde hakimiyet sağlar ve ekonomik amacına uygun bir kullanım

-2-

2018/3640-2018/7492

olup olmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, 3 kişilik zirai bilirkişi kurul ile 3 kişilik ormancı bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın niteliği, bitki örtüsü, orman ağaç ve ağaççıkları ile kaplı olup olmadığı, taşınmaz üzerinde davacı tarafın taşınmaz üzerinde fiili hakimiyet sağlar ve ekonomik amacına uygun kullanımının bulunup bulunmadığı hususlarında ayrıntılı rapor alınmalı, raporlarında önceki ziraat ve orman bilirkişi raporlarını irdeler ve aralarındaki çelişkiyi giderir, taşınmazın orman olduğu ve olmadığı söylenen bölümlerini mukayese eder şekilde denetime elverişli değerlendirme yapmaları istenmeli, jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişiden yukarıda sözü edilen uydu fotoğrafı, ortofoto veya hava fotoğrafını inceleyerek bu fotoğraflarda çekişmeli taşınmaz bölümlerinin hangi nitelikte gözüktüğü hususunda rapor vermesi istenmeli, çekişmeli taşınmazın temyize konu bölümünü tüm yönlerinden gösterir nitelikte ve farklı açılardan fotoğrafları çektirilmeli, fen bilirkişisinden, keşfi takibe imkan verir ve denetime elverişli ayrıntılı rapor ve harita düzenlemesi istenmeli” denilmiştir.
Mahkemece, bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda açılan davanın kabulü ile çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, Jeodezi ve Fotogrometri Mühendisi Bilirkişi …’nun 01/02/2016 tarihli krokili raporunda (B) harfi ile gösterilen 75,80 m2 lik kısmın orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline, (A) harfi ile gösterilen 1342,19 m2’lik kısmın Kılıçlı köyünün son parselinden sonra gelmek üzere parsel numarası verilerek tarla vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline, beyanlar hanesine kullanıcısının Ramazan ve Fatma oğlu 11/05/1975 doğumlu … olduğunun şerh verilmesine karar verilmiş, hüküm dosya taraflarınca temyiz edilmiştir.
Dava, kullanım kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Bölgede 1952 yılında kesinleşen orman kadastrosu ile 14.02.2002’de kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulamaları bulunmaktadır.
1- Davacı vekili temyiz talebinde bulunmuş ise de 24.11.2016 günlü dilekçesi ile temyiz talebinden vazgeçtiğini bildirdiğinden, davacının temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalılar Hazine ile Orman Yönetiminin temyiz itirazlarına gelince;
İncelenen dosya kapsamına ve kararın dayandığı gerekçeye göre mahkemece kurulan hükümde esasa ilişkin bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak Davacı, taşınmazın uzun yıllardır kullanıcısı olduğunu ve 2/B vasfında olduğunun daha önceden belirlendiğini ileri sürerek orman vasfı ile yapılan tespitinin iptali ile vasfının ve kullanıcısının belirlenmesi istemiyle dava açmış olup mahkemece, taşınmazın (B) harfi ile gösterilen 75,80 m2’lik kısmının orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline, (A) harfi ile gösterilen 1342,19 m2’lik kısmının ise tarla vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline, beyanlar hanesine kullanıcısının davacı olduğunun şerh verilmesine karar verildiğine göre davacının davasının kısmen kabulüne karar verildiğinin kabulü gerekir. Mahkemece hükümde davanın kabulüne karar verildiğinin belirtilmesi yerinde olmadığı gibi dava kısmen kabul edildiği halde yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden kabul-red oranına göre hüküm kurulmamış olması da isabetli olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2) İki numaralı bentde gösterilen nedenlerle davalılar Hazine ile Orman Yönetiminin sair temyiz itirazları yerinde görülmeksizin temyiz itirazlarının vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin olarak kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 26/11/2018 günü oy birliği ile karar verildi.