Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2018/3630 E. 2018/8324 K. 18.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3630
KARAR NO : 2018/8324
KARAR TARİHİ : 18.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekilinin 24/02/2015 havale tarihli dilekçesinde özetle; müvekkilinin …. mevkii, 178 sayılı parselin maliki iken ….Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/78 E. – 2008/335 K. sayılı dosyasında verilen karar ile eylemli orman olduğu gerekçesiyle tapusu iptal edilerek Hazine adına tesciline karar verildiği, …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/78 E. – 2008/335 K. sayılı dosyasında verilen kararın kesinleştiği, dava konusu taşınmaz müvekkiline ait iken ….Asliye Hukuk Mahkemesinde verilen karar ile eylemli orman olduğu gerekçesi ile tapusu iptal edilerek Hazine adına tesciline karar verilen dava konusu taşınmazın rayiç bedelinin fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00.-TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 04/02/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talep ettikleri tazminat miktarını 876003,56.-TL’ye artırmış, tapu iptal kararının kesinleşme tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile,
876.003,56.-TL tazminatın tapu iptal davası karar kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava,TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; … mevkiinde bulunan 178 parsel sayılı taşınmazın 1958 yılında yapılan kadastro sırasında koru ve zeytinlik vasfı ile davacıların murisi Hüseyin Bayraktar adına tespit ve tescil edildiği, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu …Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/78 E. – 2008/335 K. sayılı ilamıyla taşınmazın 5734 m2 kısmının tapusunun iptaline ve orman vasfı ile tesciline karar verildiği, hükmün 17/03/2009 tarihinde kesinleştiği, 24/02/2015 tarihinde ise eldeki dava açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece TMK’nın 1007. maddesi uyarınca davacının zararının doğduğu ve bu zararın Hazinece karşılanması gerektiği belirtilerek ve değerlendirme tarihi olan 17/03/2009 itibari ile arsa niteliğinde olan taşınmaza emsal metodu kullanılarak değer belirlenmesinde yöntem olarak bir isabetsizlik yoktur. Ancak hükme dayanak yapılan bilirkişi raporu yetersiz olup mahkemece bilirkişi raporu denetlenmeden hüküm kurulmuştur.

Şöyle ki; hükme dayanak olan bilirkişi raporunda somut emsal olarak incelenen taşınmazın resmi satış akit tablosu getirtilmemiş, emsal taşınmazın değerlendirmeye esas alınan 24/10/2007 tarihi itibari ile düzenleme ortaklık payı düşülmüş imar parseli mi yoksa imar planına alınmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastral parsel mi olduğu, değerlendirme tarihi olan 17/03/2009 tarihi itibari ile dava konusu ve emsal alınan taşınmazın arsa metrekare rayiç bedeli takdir komisyonu tarafından re’sen belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerleri araştırılmak sureti ile bilirkişi raporu denetlenmemiş, bilirkişiler tarafından dava ve emsal taşınmaz şehir haritası üzerinde taşınmazların birbirlerine olan mesafeleri ve bu taşınmazların ilin merkezine uzaklıkları (adliye, valilik binası, ticari nitelikte olan yerlere olan uzaklıkları) gösterilmemiştir.
Bundan başka dava konusu taşınmazın iptaline ilişkin mahkeme kararında taşınmazın 5734 m2 kısmının tapusunun iptaline karar verildiği halde iptal tarihinden sonra kesinleşen yenileme kadastrosu sonucu oluşan yüzölçümü dikkate alınarak hesaplama yapılmış olması, taşınmazın tapu kaydında yazan kamulaştırma şerhinin dayanağının araştırılmamış olması da doğru değildir.
Bu durumda; emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, dava konusu ve emsal taşınmazın m2 emlak değerlerini oranlayarak bilirkişi raporunu denetlemek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re’sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun da denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, tazminat hesabı yapılırken taşınmazın tapusu iptal edilen yüzölçümünün dikkate alınması, dava konusu taşınmazın tapu kaydında yazan kamulaştırma şerhinin dayanağının araştırılması, taşınmazda kamulaştırma yapılıp yapılmadığı, yapılmış ve davacılara kamulaştırma bedeli ödenmiş ise bu bedelin tazminat miktarından düşülmesi gerektiğinin düşünülmesi ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak ve bilirkişi raporu denetlenmeden hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 18/12/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.