Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2018/3576 E. 2018/7830 K. 03.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3576
KARAR NO : 2018/7830
KARAR TARİHİ : 03.12.2018

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA KONUSU : …. köyü 368 parsel 20550 m² yüzölçümündeki taşınmaz

Taraflar arasındaki altı aylık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 24/01/2018 gün ve 2017/8841 E. – 2018/492 K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı … Yönetimi vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

1975 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında … köyü 368 parsel sayılı 20550 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 867 yazım numaralı vergi kaydı uygulanarak, beyanlar hanesine de parsel üzerinde ….’ın 1 adet ve …’nin 1 adet zeytin ağaçları bulunduğu şerhi verilmek suretiyle palamutluk niteliğiyle … adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı … Yönetimi 19.08.2011 tarihli dilekçeyle; 368 parsel sayılı taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptal edilip orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açmış, yargılama sırasında talebinin orman kadastrosuna itiraz niteliğinde olduğunu belirtmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 24/01/2018 gün ve 2017/8841 – 2018/492 E.K. sayılı ilâmı ile onanmasına karar verilmiştir.
Davacı … Yönetimi bu kez Daire kararının düzeltilmesini istemiştir.
Dava, altı aylık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Mahkemece, orman bilirkişisinin 24/12/2014 tarihli raporu hükme esas alınarak davacının davasının reddine, … mahallesi (köyü) 368 parselin kısmen orman tahdidine alınması talebiyle, 6831 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosuna yönelik itirazın reddine, taşınmazın orman olarak sınırlandırılma talebinin reddine karar verilmiş ise de mahkemece, hükme esas alınan orman bilirkişi 24/12/2014 tarihli raporunda 1958 tarihli memleket haritasında dava konusu taşınmazın kısmen yapraklı ağaçlar olarak tersim edilen açıklık alan içinde kısmen fidanlık rumuzlu yeşil alan içinde kaldığı, 2000 tarihli memleket haritasında ise dava konusu taşınmazın kısmen yapraklı ağaç rumuzlu açıklık alan genelikle ormanlık alan rumuzunda tersim edilen yeşil alan içinde kaldığı, 1955 tarihli hava fotoğrafında ise dava konusu parsel içinde kızılçam ağaçları kısmen açıklık ve tarla olduğu bildirildiği ayrıca

mahkemece dava konusu taşınmazda yapılan keşifte hakim gözleminin Orman Yönetiminin dava konusu yaptığı yerin parselin batı kısmında kaldığı, doğu kısmının ekili dikili tarım yapıldığı dava konusu edilen kısmın alt tabakada dikenli ağaç, tavşan memesi, pırnal meşesi, onların üzerinde muhtelif yaşlarda palamut meşesi, ve 35-40 yaşlarında kızılçam ağaçlarının bulunduğu, zeminde bir adet yaşlı … kökü bulunduğu başkaca kök kalıntısı olmadığı kapalılık yaşlı palamut meşesinin bulunduğu yerlerde %70 den fazla, diğer alanlarda %70’den az olup eğim %2-4, güney kısmında eski hayvan sayası 1 adet incir ve nar ağacının bulunduğunun açıklandığı halde mahkemece dava konusu taşınmazın tamamı hakkında orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar doğru değildir.
Eksik araştırma ve uygulama ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, dava konusu taşınmaza komşu parsellere ait kadastro tutanağı ve ekleri ile varsa tapu ve vergi kayıtlarının tüm tedavülleriyle birlikte davalı iseler dava dosyalarının, kesinleşmişse kadastroca oluşan tapu kayıt örneklerinin, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden getirtilmeli, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ve ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01/06/1988 gün ve 31/13 E.K.; 14/03/1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13/06/1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03/03/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı;, fen bilirkişi tarafından uygulamaya yönelik kroki düzenlettirilmeli, zilyetlikle kazanılacak yerlerden ise varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği ilgili tapu ve kadastro müdürlükleri ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.

Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak yazılı biçimde karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı … Yönetiminin karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Dairenin 24/01/2018 gün ve 2017/8841 – 2018/492 E. K. sayılı onama kararının ortadan KALDIRILMASINA ve yerel mahkemenin 25/03/2015 gün ve 2013/8 – 2015/14 E.K. sayılı kararının BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının iadesine 03/12/2018 günü oy birliği ile karar verildi.