Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2018/3234 E. 2019/618 K. 05.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/3234
KARAR NO : 2019/618
KARAR TARİHİ : 05.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar … ve arkadaşları vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tayin olunan 17/04/2018 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacılar … ve arkadaşları vekili Av. … ile davalı … vekili Av. … geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar 09.01.2014 tarihli dilekçe ile; … Yönetimi tarafından aleyhlerine açılan dava sonucu … …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.01.2009 gün ve 2008/288 E. – 2009/40 K. sayılı kararıyla … ilçesi, … mevkii, 1084 parsel sayılı 428,87 m² yüzölçümlü, arsa cinsli taşınmazlarının tapu kaydının iptal edilerek, … niteliği ile … adına tescil edildiğini, kararın temyiz incelemesinden geçerek 08.04.2009 tarihinde kesinleştiğini, yine … Yönetimi tarafından açılan dava sonucu … …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.07.2007 gün ve 2006/163 E. – 2007/260 K. sayılı kararıyla … ilçesi, … mevkii, 4973 parsel sayılı 348.90 m² yüzölçümlü, arsa cinsli taşınmazlarının tapu kaydının iptal edilerek … niteliği ile … adına tescil edildiğini, kararın temyiz incelemesinden geçerek 31.03.2008 tarihinde kesinleştiğini, tapu kayıtlarının beyanlar hanesinde … şerhi bulunmadığını, tapu kaydına güvenerek taşınmazları satın aldıklarını, tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklı gerçek zararlarının karşılanması gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup 5.000.-TL tazminatın … olarak tescil kararından itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsili istemiyle dava açmışlar, daha sonra 04.07.2014 havale tarihli ıslah dilekçesiyle 1084 sayılı parsel yönünden 58.553,62.-TL, 4973 sayılı parsel yönünden 47.635,17.-TL tazminat isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı …; 6292 sayılı Kanun uyarınca davacıların öncelikle idareye başvurmaları, sonuç alınamaması halinde dava açmaları gerektiğini, yasal başvuru önşartının yerine getirilmediğini, davanın süresinde açılmadığını, davacıların çekişmeli yerleri ormandan açtıklarını, taşınmazların kesinleşen … tahdit haritası içinde kaldıklarından Hazinenin kusursuz sorumluluğundan sözedilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacıların, çekişmeli taşınmazları tapu kaydına güvenerek satın aldıkları, satın alma tarihinde beyanlar hanesinde … şerhi bulunmadığı, tapu kayıtları iptal edildiğinden TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin kusursuz sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 4973 parsel sayılı taşınmaz bedeli 47.635,32 TL; 1084 parsel sayılı taşınmaz bedeli 58.553,62 olmak üzere toplam 106.188,94 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara hisseleri nispetinde ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05.05.2015 gün ve 2014/9426 E. – 2015/3548 K. sayılı bozma kararında özetle; “4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesinde (743 sayılı TKM m.917) yer alan “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder” hükmü gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay HGK’nun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. – 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E.- 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E.- 2010/668 K. sayılı kararı).
Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK’nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Hal böyle olunca, devletin kusursuz sorumluluğundan kaynaklanan bir zararın oluştuğu ve kadastro işleminden kaynaklanan bu sorumluluğun da TMK’nın 1007. maddesi kapsamında tazmini gerektiği muhakkak olup, kural olarak davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerlerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Somut olayda; hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulu raporunda; 1084 ve 4973 parsel sayılı taşınmazların dava (09.01.2014) tarihindeki gerçek değerleri belirlenmiştir. Bundan ayrı mahkemece taraflara emsal bildirmek üzere süre verilmemiş, çekişmeli taşınmazların değerlendirme tarihlerinden sonraki tarihe ait … ilçesi, Kamburdere mevkiinde bulunan zeytinlik cinsli 193 sayılı parsele ilişkin 13.01.2012 tarihli satış akit tablosu emsal olarak alınmıştır. Arsa niteliğindeki taşınmazlara değer biçilirken dava konusu taşınmazlar ile emsalin zaruret olmadıkça yakın bölgelerde ve benzer yüzölçümlü olması ve değerlendirme tarihine yakın tarihlerde tapuda devri gerçekleştirilen gerçek satışların emsal alınması gerekir.
Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmazların bulunduğu yer ile aynı mevkiden; mümkün olmaması halinde yakın bölgelerden değerlendirme (1084 sayılı parsel yönünden 8…..2009, 4976 sayılı parsel yönünden 31.03.2008) tarihlerine yakın zaman içinde satışı yapılan benzer cins ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, mahkemece re’sen emsal araştırması yapılması, taraflarca bildirilen ve mahkemece belirlenecek emsallere ilişkin satış akit tabloları, taşınmazların emlak vergi değerleri, kamulaştırma var ise kamulaştırma bedelleri, var ise kamulaştırma bedelinin artırılması ya da azaltılmasına ilişkin yargı kararları getirtildikten sonra, bu emsallere göre değer biçilmesi için mahallinde yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde yapılacak keşif sonucunda, taşınmazlar arsa vasfında olduklarından emsalin zorunluluk olmadıkça yakın, benzer bölge, cins ve yüzölçümlü olması gerektiği gözetilerek, taşınmazların emsallerine göre üstün ya da eksik tarafları bilimsel ölçülere göre oranlanıp, somut emsal ile karşılaştırması yapılarak, 1084 sayılı parselin 08.04.2009 tarihindeki, 4976 sayılı parselin 31.03.2008 tarihindeki değerlerinin bilirkişi kurulu raporuyla belirlenmesi, tespit edilen değerin, mahkemece takdir edilen miktardan fazla çıkması halinde, davacıların temyiz etmemesi nedeniyle usûlü kazanılmış hak kuralının davalı … lehine gözetilmesi, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme, araştırma sonucu yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kabulü ile … ili, … ilçesi … mevkii 4973 parsel sayılı taşınmaz bedeli 40.238,64 TL, … ili, … ilçesi … mevkii 1084 parsel sayılı taşınmaz bedeli 46.832,60 TL olmak üzere 87.071,24 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; … ilçesi, … mevkii, 1084 parsel sayılı 428,87 m2 yüzölçümlü arsa cinsli taşınmaz ile … ilçesi, … mevki, 4973 parsel sayılı 348.90 m² yüzölçümlü arsa cinsli taşınmazın davacıların mirasbırakanı adına tapuda kayıtlı iken … Yönetimi tarafından açılan davalar üzerine … …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.01.2009 gün ve 2008/288 E. – 2009/40 K. sayılı kararıyla 1084 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptal edilip … niteliği ile … adına tescil edildiği, temyiz incelemesinden geçerek 08.04.2009 tarihinde kesinleştiği, … …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.07.2007 gün ve 2006/163 E. – 2007/260 K. sayılı kararıyla 4973 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptal edilip … niteliği ile … adına tescil edildiği, temyiz incelemesinden geçerek 31.03.2008 tarihinde kesinleştiği, davacı gerçek kişilerin ise 09.01.2014 tarihinde temyize konu davayı açtıkları anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ….630 TL’nin davacılar … ve arkadaşlarından alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacılara yükletilmesine 05/02/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.