Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2018/1791 E. 2018/8310 K. 18.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1791
KARAR NO : 2018/8310
KARAR TARİHİ : 18.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve …. Genel Müdürlüğü tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı vekili 21.07.2011 havale tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ….köyünde bulunan toplam 30.000,00 m² yüzölçümlü bağ vasfındaki taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek, taşınmazın Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre tescilini talep etmiştir. Davacının aynı taşınmaz için 10.02.2010 tarihinde açtığı tescil davası duruşmaya gelmediğinden … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/30- 2011/30 sayılı kararı ile açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. … Asliye Hukuk Mahkemesinin D.İş 2010/1 sayılı dosyasında davacının talebi ile dava konusu taşınmaz üzerinde zilyetlik ve mütemmim cüz tespiti yapılmıştır.
Mahkemece; davacının tescil talebi davası yönünden davanın kabulü ile fen bilirkişisinin 18/07/2014 havale tarihli raporunda B2 harfi ile göstermiş olduğu 1.113,561 m²’lik kısımda yaşları 10-12 arasında değişen 11 adet badem ağacı, 6 adet incir ağacı, 7-8 yaş aralığında 10 adet ceviz, 1 adet dut, 2 adet kayısı, 2 adet ayva ve yaşları 8-10 arasında olan 5 adet nar ağacı ile 2 adet elma ağacının karışık kapama meyve bahçesi vasfıyla, f1 harfi ile göstermiş olduğu 182,271 m²’lik kısımda 6-8 yaşlarında 7 adet zeytin ağacının kapama zeytin bahçesi vasfıyla davacı adına tapuya kayıt ve tesciline,
Davacının mütemmim cüzlerin aidiyetinin tespiti talebi yönünden davanın kabulü ile fen bilirkişisinin 18/07/2014 havale tarihli raporunda b1 harfi ile göstermiş olduğu 2.122,733 m²’lik kısımda yaşları 10-12 arasında değişen 21 adet badem ağacı, 12 adet incir ağacı, 7-8 yaş aralığında 20 adet ceviz, 2 adet dut, 3 adet kayısı, 3 adet ayva ve yaşları 8-10 arasında olan 10 adet nar ağacı ile 6 adet elma ağacının karışık kapama meyve bahçesi vasfıyla ; f2 harfi ile göstermiş olduğu 1.147,539 m²’lik kısımda 6-8 yaşlarında 5×5 metre aralığında 46 adet zeytin ağacının kapama zeytin bahçesi vasfıyla, g1 harfi ile göstermiş olduğu 29.245,377 m²’lik kısımda bulunan 15-16 yaş aralığında sıra arası ve sıra üzeri 4×4 metre olan bağ teveklerinin bulunduğu kapama bağın, G2 harfi ile göstermiş olduğu 2.647,395 m²’lik kısımda bulunan ve baraj gölü suyu altına girip çıkmış olan 4×4 sıra arası mesafesinde bulunan kapama bağın, c2 harfi ile göstermiş olduğu kısımda bulunup ve inşaat bilirkişisi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda 3. sınıf A grubu yapı olduğu ve 81,79 m²’lik taban alanına sahip tek katlı 7-8 yıllık bir ev ile 5,76 m² büyüklüğünde olan havuzun ve 100 metre derinlikte 1 adet sondaj kuyusunun davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve DSİ Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1986 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında dava konusu taşınmaz tapulama harici bırakılmıştır. Bölgede orman kadastrosu yapılmamıştır.

Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki;
4721 sayılı Medeni Kanunun 713/3. maddesi uyarınca tescil davalarının, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılması gerekir. Hüküm tarihinden sonra 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1/2. maddesi ile … Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülkî sınırları olarak genişletilmiş bu sınırlar içinde kalan köy ve beldelerin tüzel kişilikleri sona ererek bağlı bulundukları ilçe belediyelerine mahalle olarak katılmışlardır.
Bu durumda; 5216 sayılı Kanun hükümleri ve 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, …Köyünün sınırları içinde yer aldığı ilgili belediye başkanlığı ve … Büyükşehir Belediye Başkanlığının huzuruyla davanın görülmesinde yasal zorunluluk bulunduğu halde anılan kurumlar davaya dahil edilmeden, davanın esası hakkında hüküm kurulmuştur. Taraf sıfatı 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı olup istek olmasızın re’sen gözetilmelidir. Bu usul eksikliğinin giderilmesi, ileri doğabilecek telafisi mümkün olmayan hukuki sonuçlar ve usuli kazanılmış haklar bakımından zorunludur. Bu sebeplerle; 4721 saylı Türk Medeni Kanununun 713. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince açılan tescil davalarında Hazine yanında yasal hasım konumunda olan Orman Yönetimi ile ilgili belediye başkanlığı ve büyükşehir belediye başkanlığı da davaya dahil edilmeli, taraf teşkili sağlanmalı, husumet yaygınlaştırılmalı, açılan davaya karşı diyecekleri sorulmalı savunma hakkı verilerek ileri sürecekleri yazılı delilleri toplanmalı bundan sonra işin esası hakkında toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Ayrıca dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede imar çalışması yapılıp yapılmadığı araştırılmamıştır. Dosya arasındaki teknik bilirkişi raporları ekindeki dava konusu taşınmazlara ait eski tarihli hava fotoğrafları incelendiğinde bu hava fotoğraflarına göre taşınmazlar üzerinde kullanım olduğu imar ihya edildikleri sonucuna ulaşılması doğru değildir. Çünkü hava fotoğrafları yetersiz olup taşınmazların imar ihya edilip edilmedikleri ve kullanım olup olmadığı net şekilde anlaşılamamaktadır. Hüküm kısmında ise davacı kişi lehine tespit ve tesciline karar verilen taşınmazların açıkça hangi ilçe ve köy sınırları içerisinde kaldıkları yazılmadığından infazda sıkıntılar çıkacağı hususu gözönüne alınarak infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde hüküm kurulmalıdır. Yine, davacının kadastro çalışmaları sırasında senetsizden ne kadar taşınmaz mal edindiği usulünce araştırılmamıştır. Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelere göre 40 dönüm civarı taşınmaz mal edindiği ancak sulumu kuru mu oldukları nasıl ve ne şekilde edindiği anlaşılmadığından usulünce davacı adına senetsizden tespit gören taşınmazlar araştırılmalı, davaya konu tespit ve tescil hükmü kurulan taşınmazların ise 36 dönüm civarında olduğu gözönüne alınarak davacının senetsizden sulu toprakta 40 dönüm, kuru toprakta 100 dönümden fazla taşınmaz edinemeyeceği gözönünde bulundurulmalıdır.
O halde, mahkemece öncelikli olarak …köyünün bağlı olduğu ilgili belediye başkanlığı ve … Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilmeli, taraf teşkili sağlanmalı, husumet yaygınlaştırılmalı, açılan davaya karşı diyecekleri sorulmalı, savunma hakkı verilerek ileri sürecekleri yazılı delilleri toplanmalı bundan sonra imar çalışması yapılmış ise buna ilişkin bilgi ve belgeler dosya içine alınmalı; davacı adına aynı kadastro çalışma alanı içerisinde senetsizden tespit gören taşınmazlara ait liste dosya içine alınmalı; dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, tüm tahdit tutanakları ile yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 – 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir harita mühendisi ve bir ziraat mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli

taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; eğim ölçer aletler (klizimetre) kullanılıp, münhanili kadastro paftasından, memleket haritası, halihazır harita ve topoğrafik haritalardan da yararlanılmak suretiyle taşınmazın gerçek eğimi belirlenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Dava konusu taşınmazın orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ile yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 – 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bir orman, bir fen ve bir ziraat bilirkişi kurulu aracılığıyla incelenerek dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, baraj suları altında kalan ve kalmayan kısımlarda taşınmazların niteliği üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, kapalılık oluşturup oluşturmadıkları ve tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazların konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı; yine imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tespiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı; parselin öncesinin ne olduğu, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlanıp bittiği, zilyetliğin hangi tarihte başlayıp kimler tarafından ne biçimde sürdürüldüğü, kullanımın ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların imar-ihya ve zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı; çekişmeli taşınmaza ilişkin imar çalışması yapılıp yapılmadığı araştırılmalı; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesine göre tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40; kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir hükmü gereğince davacının belgesiz zilyetlik yoluyla kazandığı toprak olup olmadığı, varsa cinsi ve miktarı tapu

ve ilgili kadastro müdürlüklerinden çekişmeli taşınmaz dışında, başka taşınmazlar için salt zilyetlik nedenine dayalı olarak açtığı bir başka tescil davalarının bulunup bulunmadığı mahkemeler yazı işleri müdürlüğünden sorulup tespit edilmeli, şayet yasal sınırların geçildiği anlaşılırsa dava konusu taşınmazlar yönünden davacıya tercih hakkı tanınmalı, tüm kanıtlar toplanıp birlikte değerlendirilmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Belirtilen hususlar gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 18/12/2018
günü oy birliği ile karar verildi.