Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2018/1186 E. 2019/1317 K. 28.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2018/1186
KARAR NO : 2019/1317
KARAR TARİHİ : 28.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, 07/12/2015 havale tarihli dava dilekçesi ile …, … ilçesi, … köyü 981 (yeni 117 ada …) parsel sayılı taşınmazın, … Yönetimi tarafından açılan dava sonucunda, … …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/99-2015/542 E.K. sayılı kararı ile tapu kaydının iptaline ve … niteliği ile … adına tesciline karar verildiğini, Türk Medeni Kanunun 1007. maddesinde, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğunun düzenlendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000 TL’nin tapu iptal kararının kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, daha sonra 04/05/2016 tarihli, harçlandırılan dilekçe ile dava değerini 324.061,56 TL olarak ıslah etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 324.061,56 TL tazminatın tapu iptal kararının kesinleşme tarihi olan 24/11/2015 tarihinden itibaren itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hükmün davacı vekili ile davalı … vekili tarafından temyizi üzerine Dairenin 13/12/2016 gün ve 2016/10843 E- 2016/12112 K. sayılı ilamıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle: “…bilirkişilerce taşınmazın niteliği arsa olarak vasıflandırılmış ise de; belediyeden gönderilen yazıda, taşınmazın imar planı dışında olduğu, belediye hizmetlerinden kısmen faydalandığı, dosyadaki fotoğraflara göre de çevresinde meskun mahal bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bakanlar Kurulunun Yargıtay’ca da kısmen benimsenen 28.02.1983 gün 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalan bir taşınmazın arsa niteliğinde kabulü için, uygulama imar planı (…/1000 ölçekli) ile iskan sahası olarak ayrılmış yerlerde bulunması esastır. Aynı karara göre, imar planı içerisinde yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için ise, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanan meskûn yerler arasında bulunması gerekir. Taşınmaz belediye nazım imar planı (…/5000 ve daha büyük ölçekli) içinde ise, YİBBGK.nun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/… sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım imkanları, belde merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma durumu da değerlendirilmelidir. Buna göre, karara dayanak alınan bilirkişi raporu; tazminata konu taşınmazın değerinin ve niteliğinin ne olduğunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, mahkemece, yeniden yapılacak keşifte, özellikle taşınmazın belediye hizmetlerinin hangilerinden yararlandığı, etrafının meskûn olup olmadığı, taşınmazın mevcut durumu itibari ile kullanım şekli, üzerinde bina bulunup bulunmadığı, konumu, sokağa – yola olan cephesi, önemli merkezlere uzaklığı, üzerinde yapılaşmaya ilişkin olarak imar durumu gibi hususların ve mahkeme hâkimince yapılacak gözlemin ayrıntılı şekilde düzenlenecek keşif zaptına geçirilmesi, değişik açılardan fotoğrafları çektirilerek onaylanıp dosyaya konulması ve taşınmaz vasfının açık ve denetime elverişli şekilde tespiti gerekir. Buna göre, taşınmazın niteliği arsa olarak belirlenir ise, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihi olan 24.11.2015 tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınmalı, gerekli görülürse re’sen emsal getirtme yoluna gidilmeli ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan rapor alınmalı, alınan emsal ile tazminata konu taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Taşınmazın niteliğinin arazi olarak belirlendiği takdirde ise; sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek; varsa üzerindeki mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek taşınmazın zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınmak suretiyle, gerçek zarar saptanmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.” hususlarına değinilmiştir.
Bozma ilamından sonra davacı vekilince 10.802,05 TL talepli açılan ek dava ile eldeki dava birleştirilmiş, yapılan yargılama sonucu davanın ek davadaki talep ile birlikte kabulü ile, toplam 334,863,61 TL’nin 24/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı Hazineden tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı … vekilince temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, tapu iptal kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde eldeki dava açıldığına ve arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu ile değer belirlenerek hüküm kurulduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 28/02/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.