Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/9977 E. 2017/9356 K. 13.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/9977
KARAR NO : 2017/9356
KARAR TARİHİ : 13.11.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı gerçek kişi, …Beldesi, Kurukemer mevkiinde bulunan yaklaşık 4 dönümlük taşınmazın üzerinde zilyetliğinin bulunduğunu, imar ihya ettiğini belirterek MK’nın 713.maddesi gereğince adına tescili talebiyle dava açmıştır. Mahkemece dava konusu olan fenni bilirkişi raporundaki (B) harfli 384.8 m2’lik bölüm yönünden imar-ihyanın tamamlanmadığı gerekçesi ile gerçek kişinin davasının reddine, davalı Hazinenin tescil talebi nedeni ile Hazine adına tapuya tescil edilmesine, (A) harfli 3287.03 m2’lik bölüm yönünden ise davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetlik koşullarının oluştuğu kabul edilerek bu bölümün davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi ile davalılar Hazine ve Belediye Başkanlığı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 04/06/2009 tarih ve 2009/6769 Esas – 2009/9219 Karar sayılı ilamı ile onanmış ve bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin, 04/06/2009 tarih ve 2009/6769 Esas 2009/9219 sayılı kararında özetle; “…Mahkemece delillerin takdirinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki; davacı gerçek kişi 07.10.1988 tarihli dilekçesi ile Hazineye yönelik olarak Kurukemer mevkiinde Doğusu;…, Batısı: …, Kuzeyi:…, Güneyi; … ile çevrili olan taşınmazı imar ihya ettiğini belirterek adına tescili talebi ile dava açtığı,… 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.10.1993 tarih 1988/1031-694 sayılı kararı ile “daha önce Hazine tarafından davacı gerçek kişiye karşı açılan elatmanın önlenmesine ilişkin dava sonucunda … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1979/255-1980/891 sayılı ilamı ile gerçek kişinin müdahalesinin men-ine karar verildiği, tescil davasına konu olan taşınmazın 5730 m2’lik bölümünün bu men kararının içinde bulunduğu, bu bölüm için ortada kesin hüküm bulunduğu, kesin hükmün dışında kalan ve davaya konu olan 6570 m2’lik bölümün ise (toplam 12.300 m2 ) davacı gerçek kişi yararına kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetlik koşullarının oluşmadığı, 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı gerekçeleri ile davanın reddine” karar verildiği, bu hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 29.12.1994 tarih 1993/12791-14616 sayılı kararı ile “kesin hükme konu olduğu belirlenen 5730 m2’lik bölüme yönelik olarak davanın reddi yolunda kurulan hükmün doğru olduğu, ancak geriye kalan çekişmeli 6570 m2’lik bölüme ilişkin olarak yapılan araştırmanın yeterli olmadığı, ziraat bilirkişinin imar ihyanın başlama ve bitiş tarihleri ile tamamlanması hususundaki açıklamalarının yeterli olmadığı gibi yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları ile çeliştiği, bu nedenle yeniden mahallinde keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklardan zilyetliğin başlangıcı, süresi, ne şekilde kullanıldığı, imar ihya edilmiş ise kim tarafından ne zaman ne şekilde yapıldığının sorulması ile ziraat bilirkişiden bu konularda rapor alınması, ayrıca taşınmazın belediye imar planı içinde kalıp kalmadığı
hususunun sorulması” gereğine değinilerek hükmün bozulduğu, bozma ilamına uyularak mahkemece yapılan yargılama sonucunda 4.11.2002 tarih 1998/258-714 sayılı karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve hükmün 20.12.2002 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılan yargılama sırasında… 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1979/255-891 sayılı eltamanın önlenmesine ilişkin dosyası bulanamamış ve dosyada uygulama yapan fenni bilirkişi tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/258 E sayılı dosyasında 1. karara esas olan 9.6.1993 tarihli fenni bilirkişi … tarafından düzenlenen krokinin basit bir kroki olduğu ve uygulanabilir nitelik taşımadığı açıklanmış ise de, dosya içinde bulunan 09.06.1993 tarihli krokide kırmızıya boyalı olarak gösterilen ve elatmanın önlenmesine ilişkin kararın kapsadığı alan olarak belirtilen 5730 m2’lik taşınmazın batıdan 1673 parsele dayalı olarak çizildiği ve doğuya doğru devam ettiği, bu kroki ile hükme esas olan fen bilirkişi krokisinde davalı olarak gösterilen (B) ve (C) (ev yerini gösteren) harfli taşınmazların tamamının, (A) harfli taşınmazın ise büyük bölümünün 5730 m2’lik kesin hüküm kapsamındaki taşınmazın içinde yer aldığı, Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/258-714 sayılı dosyasında bu bölümle ilgili olarak davacı tarafından açılan tescil davasının reddine ilişkin ilk kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 29.12.1994 tarih 1993/12791-14616 sayılı kararı ile doğru olduğu açıklanarak 09.06.1993 tarihli krokideki geriye kalan 6570 m2’lik bölüme yönelik olarak hükmün bozulduğu, davacı vekilinin 03.04.2007 tarihli celsedeki beyanında dahi elatmanın önlenmesi davasının ev yerini kapsadığının kabul edildiği, (A) harfli bölümün kesin hüküm dışında kalan bir bölümünün ise bir taraftan 1673 sayılı Hazineye ait taşınmaz, bir yandan 2/B madde uygulamasına konu olan taşınmaz ve güney yönden ise tescil harici fundalık çalılık alan ile çevrili olduğu , çekişmeli taşınmazın 1979 yıllarından beri mülkiyetinin ihtilaflı bulunduğu , davacı … un… 4. İcra Müdürlüğüne hitaben yazdığı 07.04.1983 tarihli dilekçede… 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1979/255-891 sayılı kararın sonuçlanmasından sonra hazinece takdir edilen ecrimisilin tarafından ödendiğini beyan ettiği dolayısı ile çekişmeli taşınmaz üzerinde malik sıfatı ile zilyetliğin de bulunmadığı, ortada hem kesin hükmün bulunduğu hem de davacı gerçek kişi yararına kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetlik koşullarının oluşmadığı saptandığından mahkemece bu hususlar gözönünde bulundurularak davacı gerçek kişinin davasının reddine, davalı Hazinenin tescil talebinin kabulü ile çekişmeli taşınmazların Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken aksine düşünceler ile kurulan hüküm doğru görülmemiştir.
Ayrıca, eldeki dava tescil davası olup Hazine ve Belediye Başkanlığı yasal hasım durumunda olduğundan Hazine ve Belediye Başkanlığına vekalet ücreti yükletilmesi de doğru görülmemiş
Sonuç: 1- Yukarıda açıklanan nedenler ile davacı gerçek kişinin temyiz itirazlarının reddi ile (B) harfli taşınmaza yönelik olarak kurulan hükmün ONANMASINA,
2- Davalılar Hazine ve Belediye Başkanlığının temyiz itirazlarının kabulü ile (A) harfli taşınmaza yönelik olarak kurulan hükmün BOZULMASINA” denilmiştir.
Yargılama sırasında davacı …’un Hazineyi hasım göstererek açtığı dava konusu taşınmaz üzerindeki muhtesatın belirlenmesine ilişkin … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/12- 132 E.K. sayılı dosyası bu dava ile birleştirilmesine karar verilmiş, mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davacı tarafın açmış olduğu tescil davasının şartları oluşmadığından reddi ile bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 3287,03 metrekarelik ve (B) harfiyle gösterilen 384.8 metrekarelik dava konusu taşınmazın tamamının tarım arazisi niteliği davalı Hazine adına tapuya tesciline, birleşen dava dosyasında 20 adet zeytin ağacı ve 164 adet mandalina ağacının davacı adına beyanlar hanesine yazılması talep edilmiş ise de, bilirkişi raporunda sadece mandalina ağaçlarının varlığı ispatlandığından talebin kısmen kabulü ile oluşturulacak tapu kaydında 164 adet mandalina ağacının davacı adına beyanlar hanesine yazılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş Hazine vekilinin 27.04.2012 havale tarihli dilekçesinde özetle; karar kesinleştikten sonra, Hazine adına mahkeme hükmünde koordinatlar bulunmadığı için tescil yapılamadığı iddiasıyla tescile esas koordinatların oluşturulması için ek rapor alınması için tavzih talebinde bulunmuştur. Mahkemece, kadastro müdürlüğünün 14/07/2014 tarihli yazısında …… ada 89 parselin 20/11/2013 ile 22/12/2013 tarihleri arasında askı ilanına çıkıp 23/12/2013 tarihinde kesinleştiğini, Hazine adına 3702,05 m olarak tescil edildiğini, bahse konu hüküm, parsel ile mahkeme kararında konusu geçen parsellerin aynı yere isabet ettiğini, yüzölçümlerinde farklılık olduğunu, parselin alanı belirtilmeksizin … ada 89 parsel üzerinde 164 adet mandalina ağacının davacı adına beyanlar hanesinde yazılması ile ilgili tavzih kararı alınması gerektiği bildirilmiş olduğu gerekçesiyle 30/04/2010 tarih ve 2009/764 Esas, 2010/284 sayılı kararının 3. maddesinin; …… ada 89 parsel üzerinde 164 adet mandalina ağacının davacı adına beyanlar hanesine yazılması suretiyle tavzihine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, MK’nın 713. maddesi gereğince açılan tescil davası niteliğindedir.
Yörede 1948 yılında yapılan orman kadastro çalışması ile 1975 ve1986 yıllarında yapılan aplikasyon 2.madde ve 2/B madde uygulamaları bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 13/11/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.