Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/9968 E. 2018/7251 K. 12.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/9968
KARAR NO : 2018/7251
KARAR TARİHİ : 12.11.2018

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 16/04/2014 havale tarihli dava dilekçesi ile; … ilçesi, … köyünde kain dava dilekçesine ekli N44-C-06-D nolu paftada gösterilen 15.000 m2’den fazla miktarlı alanı müvekkilinin imar ve ihya etmek suretiyle tarıma elverişli hale getirdiğini, 20 yılı aşkın süredir nizasız fasılasız malik sıfatı ile kullandığını, taşınmaza fıstık ağaçları ile değişik meyve ağaçları diktiğini, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre müvekkili adına tescilini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne, … ili, … ilçesi, …, N44-C-06-D nolu paftada bulunan 07/07/2015 tarihli fenni bilirkişi krokisinde (A) harfiyle gösterilen 15.181,77 metrekarelik kısmın davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmekle, … Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu taşınmazın mera, orman gibi özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olmadığı, taşınmazın davacı tarafça, üzerindeki sakız ve menengiç ağaçlarının aşılanması suretiyle Antep fıstığı bahçesi haline getirildiği, ağaçların 60-65 yaşlarında olduğu, dolayısıyla dava konusu taşınmazın imar ihya ve zilyetlikle kazanım koşullarının davacı yönünden oluştuğu, yerel mahkemenin bu yöndeki kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, davalı Hazine vekilinin dilekçesinde gösterdiği istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesi ile HMK’nun 353/1-b.1 maddesine göre istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihi itibariyle orman kadastro çalışması yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi 15/02/1980 tarihinde kesinleşmiş, çekişmeli taşınmaz 766 sayılı Kanunun 2. maddesine istinaden tescil harici bırakılmıştır. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Mahkemece; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Şöyle ki; dava konusu taşınmaza komşu, tescil davası sonucunda kişiler adına tesciline karar verilen veya halen davası devam eden taşınmazlar bulunup bulunmadığı araştırılarak bunlara ilişkin dava dosyaları da getirtilerek değerlendirilmemiş, davacı gerçek kişi kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak dava açmış olduğuna göre, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığı ve zilyetlik koşullarının davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediği de usûlünce araştırılmamıştır.
Bu cümleden olarak; davaya konu taşınmazın bulunduğu yöreye ait en eski tarihli memleket haritaları ve dayanağı hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan elde edilmiş memleket haritaları ile topoğrafik fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş kadastro paftası örneği getirtilerek uygulanıp davaya konu taşınmazın niteliği ile konumu ve o tarihlerde tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı saptanmamış, taşınmaz bölümlerinin eğimi net olarak belirlenmemiş, ziraat bilirkişisi raporunda 3402 sayılı Kanunun 17. maddesi uyarınca da imar ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği hususu tespit edilmemiş, yerel bilirkişilerce taşınmaz üzerinde yer alan sakız ağaçlarının bir kısmının davacının babası bir kısmının ise davacı tarafından aşıladığı beyan edilmiş iken taşınmaz üzerinde bulunan antepfıstığı ağaçlarının aşılı ağaç olup olmadığı, kök ve aşılama yaşı ve kapalılık oranı belirtilmemiştir. Eksik incelemeye dayalı hüküm kurulamaz.
Bu nedenlerle; mahkemece, çekişmeli taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri, komşu, tescil davası sonucunda kişiler adına tesciline karar verilen veya halen davası devam eden taşınmazlar bulunup bulunmadığı araştırılarak bunlara ilişkin dava dosyaları, taşınmazın bulunduğu yöreye ait en eski tarihli memleket haritaları ve dayanağı hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan elde edilmiş memleket haritaları ile münhanili kadastro paftası, halihazır harita ve topoğrafik harita örneği eksiksiz olarak dosyada yer aldığı belirlendikten sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memuru, bir ziraat yüksek mühendisi ile yerel bilirkişiler ve davacı tanıkları eşliğinde yeniden keşif yapılarak dosyada yer alan hava fotoğrafı ve memleket haritaları çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, bu belgelerde taşınmazın ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; eğim durumu belirlenmeli, taşınmazın üzerindeki bitki örtüsü, ağaçların cinsi, sayısı, yaşı ile kapalılık oranı belirlenmeli; fen ve orman bilirkişileri tarafından çekişmeli ve komşu taşınmazın tümünün memleket haritasına göre konumu saptanmalı; memleket haritasında bu parsellerin tümünün bulunduğu yer belirlenerek, orijinal renkli memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeğinin de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra her iki harita taşınmazı ve komşularını da gösterecek şekilde birbiri üzerine aplike edilerek çekişmeli ve komşu taşınmazların memleket haritasına göre konumu saptanıp; bu harita ile irtibatını duraksamaya yer vermeyecek biçimde gösteren, memleket haritasındaki renkleri ve işaretleri aynen içeren, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, orman ve fen bilirkişilerin onayını taşıyan çekişmeli taşınmazı ve komşu parselleri bir arada gösteren kroki düzenlettirilip, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, hava fotoğraflarının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü oluşturan unsurlar tek tek sayı olarak tarif edilmeli, ağaçların cinsi, ortalama yaşı, kapalılık oranı, hakim ağaç türü ve kullanım şekli detaylı olarak incelenmeli, çekişmeli taşınmazın dava tarihinden 15 – 20 yıl öncesine ait hava fotoğraflarında ne şekilde gözüktüğü belirlenmelidir.
Açıklanan yöntemlerle yapılacak araştırma sonucu, temyiz incelemesine konu (A) ve (B) harfleriyle belirtilen taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri gereğince imar-ihya ve zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılması gerekeceğinden, ziraat bilirkişisi tarafından taşınmazın örnekleri alınıp, bilimsel analizleri yapılarak kaç yıldır tarımda kullanıldığı konusunda rapor alınmalı, taşınmazın her bir bölümünün toprak yapısı ve üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, dağılımı, tarım bitkileri yetiştirilip yetiştirilemeyeceği, hangi tür tarım bitkileri yetiştirilmesine uygun olduğu ayrıntılı açıklanmalı, klizimetre (eğimölçer) aletiyle ölçülmek ve memleket haritasındaki münhaniler de dikkate alınmak suretiyle, taşınmazın kesin ve gerçek eğimi belirlenmeli, keşif sırasında hâkim gözetiminde, taşınmazın ayrı ayrı dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dava dosyası içine konulmalı; mahalli bilirkişiler ve zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; taşınmazın kimler tarafından kullanıldığı, zilyetliğin ne zaman başladığı, kimden kime geçtiği kaç yıl, ne şekilde devam ettiği, taşınmaz üzerindeki ağaçların ne zamandan beri zeminde mevcut olduğu, kendiliğinden mi dikim yoluyla mı yetiştiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; taşınmazın komşu parseller ile birlikte değerlendirilmek suretiyle zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı, dava tarihine kadar gerçek kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, bayiileri yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüklerinden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri dikkate alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, taşınmaza komşu tescil davaları ve taraflar hakkında usûlî kazanılmış hak durumu da gözetilmeli, toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup çekişmeli taşınmaza ilişkin bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru değildir. Bu nedenle bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılarak, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün 6100 sayılı HMK’nın 371/1-b maddesi uyarınca BOZULMASINA, bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILARAK, dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın bir örneğinin bölge adliye mahkemesine gönderilmesine 12/11/2018 günü oy birliği ile karar verildi.