Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/9929 E. 2019/1327 K. 28.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/9929
KARAR NO : 2019/1327
KARAR TARİHİ : 28.02.2019

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı dava dilekçesi ile anataşınmazda depremde oluşan hasarın giderilmesi ve yapılacak tadilat nedeniyle katılım payını ödemeyen davalı hakkında icra takibi yapıldığını, davalının bu takibe itiraz ettiğini ileri sürerek … 2. İcra Müdürlüğünün 2005/227 Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 21/06/2011 tarih ve 2011/4958 Esas 2011/7504 Karar sayılı ilamı ile “Dosyadaki bilgi ve belgelerden; kat irtifaklı anataşınmazın, …06.2001 günlü kat malikleri kurulu toplantısında, yönetici seçimi ile binanın güçlendirilmesi için gerekli işlerin yapılması konusunda yönetime yetki verilmesinin kararlaştırıldığı, 18.07.2001 günlü toplantıda ise anataşınmazın üstten iki katın tamamen yıkılmasının, yıkılacak bağımsız bölümlerin sahiplerine ödenecek bedelin tespiti ile binanın güçlendirilmesi için teklif alınmasının kararlaştırıldığı, davalı …’in …06.2001 ve 18.07.2001 günlü kat malikleri kurul kararlarının iptali için açtığı davada iptale ilişkin verilen kararın 07.03.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Kat Mülkiyeti Kanununun 19. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; kat malikleri, anataşınmazın bakımını ve mimari durumu ile sağlamlığını titizlikle korumaya mecburdurlar. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında anayapının sağlamlaştırılması zorunlu ve bunun ivedi yapılması gerekli ise kat malikleri kurulu kararına gerek olmadan da güçlendirme çalışmalarının yapılıp giderlerinin kat maliklerinden alınması ilkesi benimsenmiştir.
Somut olayda anayapının bulunduğu bölgede mevcut imar durumuna göre kaç kat için oturma izni verildiği, buna göre üst iki katın yıkılmasında zorunluluk bulunup bulunmadığı, deprem sonrasında dava konusu anayapı için ilgili resmi kuruluşlarca hasar raporu düzenlenip düzenlenmediği, yapılması düşünülen tadilat konusunda mimari proje çizilip çizilmediği, bu projenin onaylanıp onaylanmadığı, varsa projenin deprem yönetmeliğine uygun olup olmadığı, uygun değilse yönetmeliğe uygun hale getirilmesi için güçlendirme yapılmasının zorunlu bulunup bulunmadığı ve sonuçta projeye uygun biçimde güçlendirme, onarım ve tadilatın yapılıp yapılmadığı araştırılmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.” denilmek suretiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucu davanın Kat Mülkiyeti Kanununun 47. maddesine göre; ana yapının tamamen harap bölümünün yeniden yapılmadığı, diğer kat malikleri veya bunlardan bir kısmının o bölüme ait arsa payını değeri karşılığında almadıkları, bağımsız bölümlere bağlı arsa paylarının yeniden hesaplanarak kat mülkiyeti kütüğüne geçirtilmediği, ilgili madde uyarınca hali hazırda dava konusu gayrimenkulde kat mülkiyetinin kendiliğinden sona ermediği, kat mülkiyetine dayalı olarak iş bu davanın açılmasına yasal olanak bulunmadığı, zira tapu kütüğü ile fiili durumun birbiri ile uyumsuz olduğu, Kat Mülkiyeti Kanununun 5. maddesine göre anagayrimenkulde kat mülkiyetine bağlanmamış veya lehine kat irtifakı kurulmamış arsa payı bırakılamayacağı dava konusu gayrimenkulde kat alım işlemi sebebiyle olmayan kat mülkiyetine bağlanmış bağımsız bölümler bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 28/04/2016 tarih ve 2015/22764 Esas 2016/6826 Karar sayılı ilamı ile “Mahkemece bozmaya uyulmuşsa da gerekleri yerine getirilmeden olayda Kat Mülkiyeti Kanununun 47. madde koşulları oluşmadığından bahisle davanın reddi yerinde değildir. Kat Mülkiyeti Kanununun 20/c maddesinde “Kat malikleri ortak yer veya tesisler üzerindeki kullanma hakkından vazgeçmek veya kendi bağımsız bölümünün durumu dolayısıyla bunlardan faydalanmaya lüzum ve ihtiyaç bulunmadığını ileri sürmek suretiyle bu gider ve avans payını ödemekten kaçınamaz. Gider veya avans payını ödemeyen kat maliki hakkında, diğer kat maliklerinden her biri veya yönetici tarafından, yönetim planına, bu Kanuna ve genel hükümlere göre dava açılabilir, icra takibi yapılabilir. Gider ve avans payının tamamını ödemeyen kat maliki ödemede geciktiği günler için aylık yüzde beş hesabıyla gecikme tazminatı ödemekle yükümlüdür.
Birinci fıkradaki giderlere, kat maliklerinden birinin veya onun bağımsız bölümünden herhangi bir suretle faydalanan kişinin kusurlu bir hareketi sebep olmuşsa, gidere katılanların yaptıkları ödemeler için o kat malikine veya gidere sebep olanlara rücu hakları vardır.” hükmünü içermektedir. Mahkemece bozma gerekleri yerine getirilerek ve yukarıda açıklanan yasa hükmü dikkate alınmak suretiyle değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir.” denilmek suretiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucu, davanın kısmen kabulü ile takibin 15.285,73 TL’si yönünden kaldığı yerden devamına, bakiye kısmı yönünden talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 28/02/2019 günü oy birliği ile karar verildi.