Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/9811 E. 2020/1964 K. 18.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/9811
KARAR NO : 2020/1964
KARAR TARİHİ : 18.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili 25/07/2014 havale tarihli dilekçesiyle; müvekkilinin maliki olduğu 249 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kesinleşen mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarardan TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 1.000,00.-TL maddi tazminatın tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili isteğiyle dava açmıştır. Daha sonra 18/06/2015 tarihli harçsız ıslah dilekçesiyle tazminat isteğini toplamda 56.832,00.-TL’ye yükseltmiştir.
Mahkemece davanın kabulü ile 56.832,00.-TL maddi tazminatın, 10/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı Kooperatif ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 12.12.2016 gün ve 2015/16240 E. – 2016/12006 K. sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Bozma ilamında “Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nisbi harca tabi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükmüne yer verilmiştir.
Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481 , 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. – 2013/1625 K. sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, ıslah edilen dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir. Islah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilâm harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde 1.000,00.-TL olarak açıkladığı tazminat talebini, 18/06/2015 tarihli dilekçe ile 56.832,00.-TL’ye yükseltmiş ise de, ıslah harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece, yukarıda belirtilen kanuni düzenleme gereğince, ıslah harcını tamamlamak üzere davacılara süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden aksi halde dava dilekçesinde gösterilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken harcı yatırılmayan ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak eksik ıslah harcı tamamlatılmış ve yargılama sonucunda davacının davasının kabulü ile 56.832,00.-TL alacağın 10/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararıyla iptal edilmesi sebebiyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, … köyü 1316 sayılı parselin 1975 yılında kesinleşen tapulama ile 33.985 m² yüzölçümü ve tarla vasfı ile köy tüzelkişiliği adına tespit ve tescil edildiği, 01.06.1992 tarihinde imar uygulaması ile … mahallesi 249 ada 3 parsel olarak 284,16 m² yüzölçümü ve arsa vasfı ile tescil edildiği, 02.07.2001 tarihinde yapılan satış işlemi sebebiyle davacı Kooperatif adına tescil edildiği, Orman Yönetimi tarafından açılan tapu iptali ve tescil davası sonucu Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/177 E. – 2012/464 K. sayılı kararıyla taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek 10/09/2013 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 25/07/2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılmak suretiyle, tapu iptal kararının kesinleştiği tarih esas alınarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin TMK’nın 1007. maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacıya yükletilmesine, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 18/06/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.