Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/9297 E. 2020/1806 K. 11.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/9297
KARAR NO : 2020/1806
KARAR TARİHİ : 11.06.2020

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün istinaf edilmesi üzerine verilen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 10/07/2017 tarih ve 2017/655 E. – 2017/700 K. sayılı kararının Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 22/04/2016 tarihli dava dilekçesinde, dava dışı … ile davalı … arasında imzalanan sözleşmeye göre trampa yoluyla 4056 parselin dava dışı …’a verildiğini, müvekkilinin taşınmazı bu kişiden satın aldığını, Saruhanlı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/217 Esas – 2006/280 Karar sayılı kararı ile taşınmazın mera olması nedeniyle tapusunun iptal edildiğini, davalı belediyece müvekkilinin mağduriyetinin giderilmesi için belediyeye ait 603 parselin doğu kısmından 24.512 m2’lik kısmının müvekkiline bedelsiz devri için meclis kararı alındığını fakat taşınmazın 1. derece arkeolojik sit alanında kalması nedeniyle bu kararın da uygulanamadığını, müvekkilinin zarara uğradığını, davalı tarafın sebepsiz zenginleştiğini, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu belirterek mera alanına dönüştürülen arazinin karşılığında aynı değerde bir zeytinliğin müvekkiline verilmesini, mümkün değil ise Saruhanlı Belediye Meclisinin 07/01/2016 tarih 8 karar numaralı kararında gösterilen arazilerden zararlarını karşılamaya elverişli olanının müvekkiline verilmesini, bu da mümkün değilse fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminat taleplerinin kabulüne, ayrıca müvekkilinin 3 yıl boyunca alamadığı Devlet desteğinin davalıdan tahsiline ve 2 yıllık ürün kaybının tazminine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece Saruhanlı Asliye Hukuk Mahkemesince Medenî Kanunun 1007. maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumluğu olduğu, davacının uğradığını iddia ettiği zararların tazminini Hazineden talep etmesi gerektiği gerekçesiyle dava konusu taşınmazı takas sözleşmesi ile devreden davalı … Belediyesi (mülga İshakçelebi Belde Belediyesi) aleyhine açılan davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince davacı vekilinin ileri sürdüğü tüm istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nun 353/1.fıkra (b-1) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, dava konusu 4056 parselin ifraz sebebi ile 08.10.1986 tarihinde tarla vasfı ile Büyükbelen Belediyesi adına tapuya kaydedildiği, 04.02.1987 tarihinde dava dışı … vd. adına takas sebebi ile kaydedildiği, 29.09.1998 tarihinde davacının taşınmazı satın aldığı, Saruhanlı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/217 Esas – 2006/280 Karar sayılı kararı ile taşınmazın tapusunun iptali ile mera özel siciline kaydedilmesine karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek ve karar düzeltme istemleri reddedilerek 10/05/2008 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 22/04/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacının dava dilekçesindeki açıklamaları dikkate alınmadan, hatalı değerlendirme ile hüküm kurulmuştur. Şöyle ki, davacı, dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın önceki malik adına tescil edilmesi sürecini anlatarak davalının yaptığı işlem ile sebepsiz zenginleştiğini belirtip terditli taleplerde bulunmuş, dava dilekçesinde TMK’nın 1007. maddesine dayanmamıştır. Davacı, yine istinaf ve temyiz dilekçelerinde davalı belediyenin zarara sebep olan işlemin tarafı olduğunu, kendi kusuruna dayanarak çıkar elde ettiğini ve yaptığı işlem ile sebepsiz zenginleştiğini belirtmiştir. Anlatılan durum karşısında davacının davasını sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayandırdığı, TMK’nın 1007. maddesine göre bir talebinin olmadığı açıktır. Bu durumda, mahkemece, dava konusu 4056 parsel sayılı taşınmazın devrine ilişkin tüm belgeler ve tarafların delilleri getirtilip işin esasına girilerek ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken davacının bu konuda bir talebi bulunmamasına rağmen TMK’nın 1007. maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumluğu olduğu gerekçesiyle davanın husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle, bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin ise 6100 sayılı HMK’nın 373/1 maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/06/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.