Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/8977 E. 2019/1247 K. 25.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/8977
KARAR NO : 2019/1247
KARAR TARİHİ : 25.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ve davalılardan … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacılar vekili 19/01/2012 günlü dava dilekçesinde özetle; … Belediye Başkanlığının, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı İller Bankası Genel Müdürlüğüne başvuru yaparak ilçede imar çalışması yapmak istediğini bir yazı ile adı geçen Genel Müdürlüğe bildirdiğini, İller Bankası Genel Müdürlüğünün söz konusu çalışmaların yapılacağı yerlerin … sahası olup olmadığının, … sınırlarının ve … tahdit haritasının çıkartılarak İller Bankası Genel Müdürlüğüne gönderilmesini 26/11/1990 tarih ve 5666 sayılı yazıları ile talep ettiğini, söz konusu yazıya istinaden … Genel Müdürlüğünün … … Bölge Müdürlüğüne gerekli talimatı vererek … … Bölge Müdürlüğünün de talimat çerçevesinde üç kişilik bir komisyon oluşturarak … ilçesine gönderdiğini, söz konusu komisyonun adı geçen ilçeye gelerek idari ve teknik … sınırını tespit ettiğini, … tahdit haritası ve komisyon tutanağını 17/05/1991 tarihli yazı ile İller Bankası Genel Müdürlüğüne gönderdiğini, dava konusu yerin … sınırları içinde olmadığının belirtildiğini, İller Bankası Genel Müdürlüğünce söz konusu yerin bulunduğu arazinin imar planlarının tasdik edildiğini, … Belediyesinin imar çalışmalarına ait belgeleri belediye meclisinde görüştükten sonra hazırladığı imar planını tasdik ederek askıya çıkardığını, imar planını süresinde itiraz edilmediği için kesinleştiğini, dava konusu yerin içinde bulunduğu … ilçesi … beldesi Karadoğan mah. 125 ada 2 nolu parselin … adına tescil edildiğini, … Belediyesinin söz konusu 2 nolu parseli Milli Emlak Müdürlüğünden satın aldığını, bu yerlerde parselasyon çalışmaları yapıldığını ve ihale suretiyle bu parseli müvekkillerinin murisi … ‘ya sattığını, imar planları kesinleştikten sonra … Belediyesinin gerekli yol, alt yapı, su kanalları ve belediye ile ilgili diğer çalışmaları yaptığını, TEK’in aydınlatma işlerini tamamladığını, müvekkillerinin murisinin belediyeden yapı ruhsatı alarak belediyeden satın aldığı arsa üzerine ruhsata uygun olarak kümes inşaatı, bakıcı evi, baraka ve müştemilatı yaptığını, araziyi çit ile çevirdiğini, …,5 yıl sonra … İşletme Müdürlüğünün dava konusu yerin … kadastro sınırları içerisinde kaldığını iddia ettiğini, … kadastro sınırları içerisinde kalan alana tavuk kümesi, bakıcı evi ve baraka inşa etmek suretiyle işgal edip faydalandığından bahisle cezalandırılması isteğiyle … Sulh Ceza Mahkemesinde dava açıldığını, … Yönetiminin müvekkili aleyhine tapu iptali ve tescil davası açtığını, açılan tapu iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi davalarının … Yönetiminin talebi doğrultusunda sonuçlandığını, verilen kararla sahip olduğu taşınmaz ile üzerindeki müştemilat mülkiyetinden çıktığını, müvekkili davacının mevcut tapu sicil kayıtlarına güvenerek dava konusu taşınmazı satın aldığını, yatırım yaptığını, geleceğini bu yatırıma bağladığını, açılan davaların neticesinde bu tescilin yolsuz olduğunun tespit olunduğunu, müvekkilinin bütün yatırımlarının müsadere edildiğini, fazlaya ilişkin hak, alacak ve taleplerinin saklı kalması kaydıyla arsa, tavuk kümesi, baraka ve müştemilat, tel çit rayiç değeri tasfiye ücreti ve diğer mülkiyet hakkından yoksun bırakılmasından kaynaklanan zararların yoksun kalınan kâr, menfi ve müspet zararın HMK’nın 107. maddesine istinaden tespiti ile şimdilik 50.000,00.-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacılar vekili 08/04/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava dilekçesinde belirtilen tazminat miktarını toplam 196.311,00.-TL’ye artırmış ancak ıslah harcını yatırmamıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davalı … ve … Yönetimi aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine; davalı … Belediyesi Başkanlığı aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne;
…122,09.-TL arsa bedeli, 115.679,00.-TL muhdesat bedeli olmak üzere toplam da 135.801,09.- TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Başkanlığından alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükmün davacı ve davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 29/04/2014 tarih 2013/24446 E. – 2014/11676 K. sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “…Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre, dava konusu taşınmazın tamamı davacılar adına kayıtlı iken … sınırları içerisinde kaldığından … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/20-80 sayılı, 11.04.2011 tarihinde kesinleşen kararı ile … niteliği ile … adına tesciline hükmedildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Alınan rapor ve yapılan inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; 4721 sayılı TMK’nın sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davalarında davalı sıfatı Hazinenin olup, davalılar … Yönetimi ve … Belediye Başkanlığının taraf sıfatı bulunmayıp bu davalılar hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalı … hakkındaki davanın ise kabulüne karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,
Dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan …08.2008 gününde belediye imar planı içinde olup olmadığı, değilse belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun olup olmadığı hususları ilgili Belediye Başkanlığından sorularak, niteliği belirlenip, bu konuda taraflara delillerini ibraz etmek üzere süre verildikten sonra, mahallinde yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde yapılacak keşif sonucunda, taşınmaz arsa vasfında ise emsal karşılaştırması yapılarak, arazi vasfında ise gelir metodu esas alınarak dava tarihindeki değerinin tespiti için alınacak bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması gerekirken, bu yönteme uyulmadan taşınmazın tapusunun iptal edildiği tarihe göre değer biçen raporlar esas alınarak hüküm kurulması,
Taşınmaz üzerinde bulunan yapılara değerlendirme tarihi olan 2012 yılındaki bayındırlık birim fiyatları esas alınıp, yıpranma payı da düşülmek suretiyle değer biçilmesi gerektiği gözetilmeden hesaplama yapılması ve tespit edilen yapı bedellerinden % 16 oranında işçilik bedeli de düşülmek suretiyle eksik bedele hükmedilmesi,
Taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların yaş, cins ve verim durumuna göre maktu değerlerini gösterir resmi veriler İl Tarım Hayvancılık ve Gıda Müdürlüğünden getirtilip, buna göre maktuen değer biçilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, doğru görülmemiştir…” denilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında davacılar vekili 04/05/2015 tarihli dilekçesi ile; tazminat miktarını toplamda; 270.639,00.-TL’ye artırmış ancak ıslah harcı yatırmamıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davacının, … Yönetimi ve … hakkındaki davasının pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine;
Davacının davalı … hakkındaki davasının kabulü ile,
56.491,00.-TL arsa bedeli 214.148,00.-TL muhdesat bedeli olmak üzere toplamda 270.639,00- TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, davalılardan … tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15/12/2016 tarih 2015/15903 E. – 2016/12278 K. sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı, davacının bozma ilamından önceki ıslah talebi dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken, mahkemece yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usûl ve kanuna aykırı olduğu gibi davacılar vekili dava dilekçesi ile 50.000,00.-TL tazminat talep etmiş, 08.04.2013 tarihli dilekçesi ile tazminat talebini 196.311,00 TL’ye artırmış ise de ıslah harcını yatırmamıştır. Islah harcını tamamlamak üzere davacılara süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden aksi halde dava dilekçesinde gösterilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken harcı yatırılmayan ıslah dilekçesine değer verilerek hüküm kurulmuş olması da doğru değildir.” denilmiş, bozma nedenine göre davalı … vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekili, 08.04.2013 tarihli dilekçe ile ıslah edilen tazminat miktarına ilişkin ıslah harcını yatırmıştır.
Mahkemece, davacının … Genel Müdürlüğü ve … hakkındaki davasının pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine ilişkin karar kesinleşmekle bu konuda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davalı … aleyhine açılan davanın bozma öncesindeki ıslah talebi gözetilerek kabulü ile; dava konusu toplam 196.113,00-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacı yana verilmesine karar verilmiş; hüküm davacılar ve davalılardan … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; TMK’nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacılara yükletilmesine 25/02/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.