Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/8844 E. 2020/1493 K. 02.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/8844
KARAR NO : 2020/1493
KARAR TARİHİ : 02.06.2020

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine vekili ve … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında … köyü 101 ada 1 parsel sayılı 2573384,76 m2, 102 ada 1 parsel sayılı 37725,59 m² ve 103 ada 1 parsel sayılı 9073,19 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, orman vasfıyla Hazine adına tesbit edilmiş; 206 ada 1 ve 207 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar, 18.12.1979 tarih 1 nolu tapu kaydına dayanılarak yüzölçümü ve malik haneleri boş bırakılmak suretiyle ağaçlık niteliğiyle kadastro mahkemesinin 2011/5 Esas sayılı dava dosyasıyla davalı olduğu bildirilerek sınırlandırılmış ve tapu maliki ve zilyetlerinin … ve Mehmet Kurtkaya olduğu tesbit edilmiştir.
Davacı … Yönetimi, … köyünde 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince orman sınırlandırılması yapıldığını ve ekli krokide gösterilen ve 101 ada 1 sayılı parselin dışında kalan yaklaşık 7673 m²’lik kısmın orman sınırları dışında bırakıldığını, oysa taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek, 101 ada 1 sayılı parsele eklenerek orman sınırları içine alınması ve orman vasfıyla Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Birleştirilen 2011/6 Esas sayılı dava dosyası ile davacı … Maden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 103 ada 1 sayılı parsele, birleştirilen 2011/7 Esas sayılı dava dosyası ile davacı Nihat Maden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 102 ada 1 ve 101 ada 1 sayılı parsellere dava açmıştır.
Mahkemece; Nihat Maden ve Mustafa Meden’in davasının reddine, Orman Yönetiminin davasının kabulü ile 206 ada 1, 207 ada 1 ve 101 ada 1 parsel sayılı taşınmazların kadastro tesbitlerinin iptaliyle taşınmazın bir bütün halinde 101 ada 1 sayılı parsel adı altında 266239.11 m² yüzölçümü ile Devlet ormanı vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 102 ada 1 ve 103 ada 1 parsel sayılı taşınmazların kadastro tesbiti gibi Devlet ormanı vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Mehmet Kurtkaya tarafından 206 ada 1 ve 207 ada 1 sayılı parsellere yönelik olarak temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 08/05/2013 gün ve 2012/15477 E. – 2013/5252 K. sayılı kararı ile; “Mahkemece önceki bilirkişiler dışında seçilecek bir fennî bilirkişisi marifetiyle mahallinde keşif yapılarak dayanak tapu kaydıyla birlikte tescil krokisi mahalli bilirkişiler eliyle mahallinde uygulanmalı, tescil ilâmının ve tescil krokisinin çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadığı tam olarak belirlenmeli, fennî bilirkişi tarafından tescil krokisi ile çekişmeli 206 ada 1 ve 207 ada 1 sayılı parsellerin kadastro paftası çakıştırılarak tescil krokisinin çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadığı, kapsamakta ise, çekişmeli taşınmazların tamamının mı yoksa bir kısmının mı tescil krokisi içinde kaldığı belirlenerek bu konuda krokili rapor alınmalı, tescil davasında Orman Yönetiminin taraf olmadığı ve bu davanın Orman Yönetimi tarafından kesin hüküm
oluşturmayacağı dikkate alınarak, dayanak tapu kaydının 4785 ve 5658 sayılı kanunlar kapsamında hukukî değerini yitirip yitirmediği tartışılarak, oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonunda davanın reddi ile dava konusu 206 ada 1 ve 207 ada 1 parsel sayılı taşınmazların hisse durumunun 360 pay kabul edilerek; 240 payın … mirasçıları adına, 120 payın davalı Mehmet Kurtkaya adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, davacı … Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine 20. Hukuk Dairesinin 31.03.2016 gün ve 2016/3164 E. – 2016/3759 K. sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında; “Mahkemece yapılan araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli değildir. Şöyle ki, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 08/05/2013 gün ve 2012/15477 E. – 2013/5252 K. sayılı bozma kararında orman araştırması yapılması istenmediği halde, orman araştırması yapılmış, bozma kararından önceki orman bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu bildirilmiş, bozma kararından sonra alınan orman bilirkişi raporunda ise dava konusu taşımazın orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiştir. İki rapor arasında çelişki hasıl olduğu halde bu çelişki giderilmemiştir. Eksik inceleme ve çelişkili bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan, bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısında ki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita, komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.” denilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile … ili, … ilçesi, … mahallesi 206 ada 1 parsel, 207 ada 1 parsel sayılı taşınmazların tespitlerinin iptaline, taşınmazların orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine vekili tarafından vekalet ücreti yönünden, davalı … tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde, orman kadastrosu 5403 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak Kadastro Kanununun 36/A maddesindeki, “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve
kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dâhil, yargılama giderine hükmolunmaz.’’ hükmüne rağmen hüküm fıkrasının 5. bendinde davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de belirtilen bu husus da hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün 5. bendinin hükümden çıkarılması ve sonraki bentlerin buna göre teselsül ettirilmesi suretiyle; hükmün düzeltilmesine, hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 02/06/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.