YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/85
KARAR NO : 2019/5099
KARAR TARİHİ : 23.09.2019
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında …. köyü 103 ada 185 parsel sayılı 3165,93 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tarla vasfıyla belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit edilmiştir.
Davacı Hazine vekili, 09.02.2016 havale tarihli dava dilekçesinde; çekişmeli taşınmazın öncesinin orman olduğu, özel mülkiyete konu olamayacağı ve zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleşmediğini belirterek tespitin iptali ile taşınmazın Hazine adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; davanın reddine,….. köyünde kaim 103 ada 185 parselin tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından esasa, davalı vekili tarafından vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz davasıdır.
Taşınmazın bulunduğu yörede ilk tesis kadastrosu 1973 yılında 766 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmıştır. 2015 yılında, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi ile yenileme çalışması ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun Ek 5. maddesi gereği orman kadastro çalışmaları yapılmış, orman kadastro çalışmaları 03/10/2015 tarihinde kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmaz 3402 sayılı Kadastro Kanununun Geçici 8. maddesi gereği yapılan kadastro çalışmalarında davalı adına tespit edilmiş, askı süresinde dava açıldığından kesinleşmemiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen davalı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek ayrıca 3402 sayılı Kadastro Kanununun 31/3. maddesindeki “Avukat veya dava vekili ile takip edilen davalarda vekalet ücreti; davanın önemi, vekilin sarf ettiği emek, tarafların davada iyi niyetle hareket edip etmediği, hak ve eşitlik kuralları göz önünde tutularak maktuan takdir ve tayin olunur” hükmü dikkate alındığında mahkemece yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 23/09/2019 günü oy birliği ile karar verildi.