Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/8475 E. 2020/1528 K. 03.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/8475
KARAR NO : 2020/1528
KARAR TARİHİ : 03.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ile davalılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

1998 yılında yapılan kadastro sırasında … köyü 245 ada 8 parsel sayılı 41548,78 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla ve palamutlu tarla niteliğiyle öncesinde dava dışı 4 ve 7 sayılı parseller ile bir bütün olarak Mayıs 1940 tarih 54 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kaldığından sözedilerek … ve arkadaşları adına tesbit ve tescil edilmiştir.
Davacı Hazine, taşınmazın taşlık ve çalılık olduğu, tarıma elverişli olmadığı, zilyetlik koşulları oluşmadığı iddiasıyla davalılar adlarına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiş, Orman Yönetimi de davaya katılmıştır.
Mahkemenin davaların kısmen kabulüne ve çekişmeli 245 ada 8 sayılı parselin bilirkişi krokisinde (B) ile gösterilen 4315,99 m2 yüzölçümündeki bölümüne ilişkin tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline, taşınmazın diğer bölümüne ilişkin davanın ise reddi yönündeki 08.06.2004 gün ve 2004/96 – 124 sayılı kararı, Hazine ve Orman Yönetiminin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 29.06.2006 gün ve 2006/9019 – 9497 E.K. sayılı kararıyla “Kadastro tesbitinde esas alınan tapu kaydının yöntemince uygulanıp, kapsamının belirlenmesi, bilirkişilere uygulamayı gösteren kroki düzenlettirilmesi, tapu kaydının diğer revizyonları ile ilgili Orman Yönetimi ve Hazine tarafından dava açılıp açılmadığının belirlenmesi, aynı tapunun uygulandığı parsellere ilişkin davaların birleştirilmesi, tapu kaydı kapsamı dışındaki bölümlerin zilyetlikle edinilecek yerlerden olup olmadığının saptanması, 6831 sayılı Kanunun 1/H maddesi gereğince palamut meşelerinin kural olarak orman ağacı olduğu, kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında kalmasının ağacın niteliğini değiştirmeyeceği, orman ağaçlarının kapsadığı alandaki zilyetliğin taşınmazın ekonomik amacına uygun zilyetlik olmadığının gözetilmesi” gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda bu kez yine davaların reddine ve çekişmeli parselin tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle bozulmuştur.
Hükmüne uyulan 20. Hukuk Dairesinin 21/10/2010 gün ve 11741 – 12794 E.K. sayılı bozma kararı özetle; “çekişmeli parselin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı ve tesbite esas alınan tapu kaydı kapsamında kaldığı gerekçesiyle davaların reddine karar verilmişse de, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; kadastro tesbitine esas alınan tapu kaydı yöntemince uygulanmamış, soyut yerel bilirkişi beyanları ile yetinilmiş, revizyon komşularının tümü getirtilmemiş, yerel bilirkişi sözleri komşu parsel kayıtları ile denetlenmemiştir.
6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 1/H maddesi gereğince, “Orman sınırları içinde veya bitişiğinde tapulu, orman sınırları dışında ise her türlü tasarruf belgeleri ile özel mülkiyette bulunan ve muhitin hususiyetlerine göre yetişmiş veya yetiştirilecek olan kızılağaçlıklar ile aşılı kestanelikler, fıstık çamlıkları ve palamut meşelikleri dahil olmak üzere her nevi meyveli ağaç ve ağaçcıklar” orman sayılmaz ancak bu tür yerlerin tapu kayıtlarının kapsamı ancak, yüzölçümüne değer verilerek saptanabilir. Tapu kaydının yüzölçümünden fazlası 6831 sayılı Kanunun 1/H maddesi kapsamında değerlendirilemez.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle dayanak tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bir harita mühendisi veya olmadığı takdirde bir tapu fen elemanından oluşacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, yöntemince uygulanarak, çekişmeli parseli kapsayıp kapsamadığı saptanmalı, yerel bilirkişi sözleri komşu parsel kayıtları ile denetlenmeli, tapu kaydı sabit şahıs sınırlarından başlanarak uygulanıp yüzölçümü ile kapsadığı alan belirlenmeli, fen bilirkişiye uygulamayı gösteren kroki düzenlettirilmeli, oluşacak sonuca göre çekişmeli parselin tapu kaydı kapsamında kalmadığı, başka deyişle tapu kaydının burayı kapsamadığı belirlendiği taktirde, belirlenen palamutluk niteliği nedeniyle zilyetlikle edinilecek yerlerden olmadığından, Hazine ve Orman Yönetiminin davasının kabulüne ve orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmeli, tapu kaydının çekişmeli parseli sınırları itibariyle kapsadığı belirlendiği takdirde, yüzölçümü ile geçerli kapsamı 6831 sayılı Kanunun 1/H maddesi gereğince orman sayılmayan yerlerden olduğu kabul edileceğinden, kayıt kapsamında kalan bölümüne ilişkin davanın reddine karar verilmeli, çekişmeli parselin bilirkişi krokisinde (B) ile gösterilen 4315,99 m2 yüzölçümündeki bölümüne ilişkin davanın kabulü yolundaki ilk kararın, davalı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle aleyhlerine kesinleştiği de dikkate alınmalıdır.” şeklindedir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davacı ve müdahil davacının davasının kısmen kabulüne kısmen reddine,
245 ada 8 parselde kayıtlı taşınmazın dosyada mevcut 17.02.2014 tanzim tarihli bilirkişi heyeti raporunda “D” ile gösterilen 23.447,79 m2 miktarlı bölümünün tapusunun iptali ile yeni bir parsel numarası verilerek orman vasfı ile davacı Hazine adına tapuya tesciline,
“C” ile gösterilen 13.785 m2 miktarlı kısım için davacıların sübut bulmayan davalarının reddine,
“B” ile gösterilen 4.315,99 m2 miktarlı kısım için daha önce davalılar aleyhine hüküm kurulduğundan ve kesinleştiğinden yeniden hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm Hazine, Orman Yönetimi ve davalı gerçek kişiler vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 16.03.2015 tarih 2014/8272 – 2015/1609 E.K. sayılı ilamıyla bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma kararında özetle “1) Davalıların (B) ve (D) harfli bölümlerine ilişkin temyiz itirazları yönünden; (B) harfli bölümü ile ilgili ilk hüküm kesinleşmiş olduğundan (D) harfli bölümü ise, tapu kayıt miktar fazlası durumunda olduğundan (B) ve (D) harfli bölümlerine ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Hazine ve Orman Yönetiminin (C) harfli bölümüne yönelik temyiz itirazlarına gelince; (C) harfli bölümü ile ilgili olarak bozma kararına uyulmakla birlikte bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki; Dairenin önceki bozma kararlarında, tespite esas alınan tapu kaydının taşınmazı sınır olarak kapsadığının belirlenmesi halinde, yüzölçümü ile kapladığı kesimin 6831 sayılı Kanunun 1/H maddesi gereğince orman sayılmayan yerlerden kabul edileceği, kayıt miktar fazlasının ise palamutluk olması nedeniyle kazanılamayacağı açıklanmıştır. Mayıs 1940 tarih ve 54 sıra numaralı, 13785 m2 yüzölçümlü, Doğusu ve Güneyi yol, Batısı ve Kuzeyi şahıs olan tapu kaydının çekişmeli 245 ada 8 parsel yanında dava dışı 4 ve 7 parsellere de uyduğu anlaşılmakla birlikte, dosya kapsamından üç parselin toplam yüzölçümünün 63063 m2 olduğu ve 4 parselin 19617 m2; 7 parselin ise, 1897 m2 yüzölçümüyle kayıt miktarından da fazla olarak kişiler adına tespit edilip kesinleştiği bellidir. Bu durumda artık çekişmeli 8 parselin tamamının tapu kaydının miktar fazlası durumunda olduğu ve halen palamutların kesilip fıstık çamı dikildiği, 6831 sayılı Kanunun 1/H maddesine göre gerek palamutluk, gerekse fıstık çamlığı niteliğindeki taşınmazların, geçerli bir tapu kaydının miktarıyla geçerli kapsamında olmaması halinde, sadece zilyedlikle kazanılmasının mümkün olmadığı gözönünde bulundurularak, (C) işaretli bölüm yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda;
Davacı ve müdahil davacının, dava konusu…ili, … ilçesi, … köyü, … mevkii 245 ada 8 parselde kayıtlı taşınmazın dosyada mevcut 17.02.2014 tanzim tarihli bilirkişi heyeti raporunda “C” harfi ile gösterilen 13.785,00 m2 miktarlı kısım için kabulüne, davalılar adına kayıtlı tapunun iptali ile aynı ada da son parselden sonra gelecek şekilde yeni bir parsel numarası verilerek orman vasfı ile davacı Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine ile davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1968 yılında seri bazında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1981 yılında yapılıp, 29.04.1983 tarihinde ilân edilen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması, 1984 yılında yapılıp 22.07.1984 tarihinde ilân edilen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması mevcuttur.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalılardan onama harcı alınmasına yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine
03/06/2020 gününde oybirliği ile karar verildi.