Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/8279 E. 2019/1050 K. 18.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/8279
KARAR NO : 2019/1050
KARAR TARİHİ : 18.02.2019

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava dilekçesinde; davacılar ile davalının …, …, … mahallesi, … mevkii, … pafta, 2219 ada, 24 parselde hissedar oldukları, davalının belirtilen gayrimenkulde 2/200 arsa hissesi olarak malik olduğu, aynı şekilde arsa üzerinde bulunan kat irtifakı yada kat mülkiyeti kurulu bulunmayan binadaki 144/B kapı numaralı, tahmini 18 m2 alanlı dükkanı kullandığı, davalının arsadaki hissesinin ve binada kullandığı yerin belli olduğu, davalının arsa yada binada başka bir mahalli kullanmasının söz konusu olmadığı, taraflar arasındaki ortaklık nedeniyle aralarında anlaşmazlıklar olduğu belirtilerek, taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesine karar verilmesi istenilmiştir.
… … 9. Sulh Hukuk Mahkemesi 2011/864 Esas, 2013/410 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2013/17886 Esas, 2014/2644 Karar sayılı ilamıyla “Somut olayda mahkemece öncelikle; ilgili belediyenin imar ve şehircilik müdürlüğünden dava konusu taşınmazın imar durumu sorularak, davaya konu taşınmaz üzerindeki yapının onaylı projesinin ve sonradan değişiklik yapılmış ise, buna ilişkin tadilat projesinin olup olmadığının taraflara ve ilgili belediyeye sorulup etraflıca araştırılması, proje mevcut değilse, ilgili belediyeden alınacak ön bilgiye göre yapının mevcut haliyle imar mevzuatına ve bulunduğu yerin imar durumu ile fenne aykırılık oluşturmadığı veya imara ya da projeye aykırılıklar giderildiği takdirde onay verilebileceğinin saptanması halinde, öncelikle aykırılıkların giderilmesi daha sonra yapının fiili durumunu yansıtan projenin hazırlattırılıp, ilgili imar müdürlüğünün onayının ve buna bağlı olarak oturma izin belgesinin alınması, ayrıca Kat Mülkiyeti Kanununun 12. maddesinde sayılan diğer belgelerin tamamlattırılması için kat mülkiyetine geçiş suretiyle ortaklığın giderilmesini isteyen davalı tarafa yetki ve yeterli süre verilmesi, bu hususlar eksiksiz yerine getirildiği takdirde de; dava konusu taşınmaz üzerindeki yapıda her bir bağımsız bölümün (konumu, yüzölçümü, kullanım amacı ve eklentileri yerinde incelenip irdelenerek) değeri ve bu değere göre özgülenecek arsa payı uzman bilirkişi aracılığıyla saptanıp varsa fiili taksime göre, taksim yoksa çekilecek kura ile önce her bir paydaşa birer bağımsız bölüm özgülendikten sonra arta kalan bağımsız bölümlerin pay oranları da gözetilmek suretiyle yine kura ile paydaşlara özgülenerek, gerekiyorsa bedel farkı nedeni ile ödenecek ivaz da belirlenmek suretiyle payların denkleştirilmesi, malikleri gösteren liste ve yönetim planı gibi belgeleri paydaşların (tanınan süreye rağmen) imzalamaktan kaçınması halinde bunların imzalanmış sayılması suretiyle tahkikatın ikmal edilmesinden sonra kat mülkiyetine geçiş yoluyla ortaklığın giderilmesine; belirtilen koşulların oluşmaması halinde, ancak satışa karar verilmesi gerekir.
Yukarıda açıklanan hususlar yerine getirilmeden yetersiz araştırma ve eksik inceleme ile satış yoluyla ortaklığın giderilmesine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.” denilerek kararın bozulmasına hükmetmiştir.
… … 9. Sulh Hukuk Mahkemesi 2014/357 Esas, 2015/251 Karar sayılı kararıyla Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama neticesinde;davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2016/5072 Esas, 2016/7675 Karar sayılı ilamıyla “Mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da gereği yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki;
Dairenin bozma ilamında, dava konusu taşınmazın üzerinde dört adet dükkan ile normal katlarında üçer daire olmak üzere toplam on bağımsız bölümden oluşan kargir yapı mevcut olduğu, paydaş ve bağımsız bölümlerin sayısı itibariyle her bir paydaşa en az bir bağımsız bölüm düştüğü, taşınmaz üzerindeki yapının Kat Mülkiyeti Kanununun 50/2. maddesi hükmüne uygun nitelikte olduğu belirtilerek, mahkemece Kat Mülkiyeti Kanununun 12. maddesinde sayılan işlemlerin ve belgelerin tamamlattırılması için kat mülkiyetine geçiş suretiyle ortaklığın giderilmesini isteyen davalı tarafa yetki ve yeterli süre verilmesi, bu hususlar eksiksiz yerine getirildiği takdirde de; dava konusu taşınmaz üzerindeki yapıda her bir bağımsız bölümün (konumu, yüzölçümü, kullanım amacı ve eklentileri yerinde incelenip irdelenerek) değeri ve bu değere göre özgülenecek arsa payı uzman bilirkişi aracılığıyla saptanıp varsa fiili taksime göre, taksim yoksa çekilecek kura ile önce her bir paydaşa birer bağımsız bölüm özgülendikten sonra gerekiyorsa değer farkı nedeni ile ödenecek ivaz da belirlenmek suretiyle payların denkleştirilmesi, yönetim planı gibi belgeleri paydaşların (tanınan süreye rağmen) imzalamaktan kaçınması halinde bunların imzalanmış sayılması suretiyle tahkikatın ikmal edilmesinden sonra kat mülkiyetine geçiş yoluyla ortaklığın giderilmesine; belirtilen koşulların oluşmaması halinde ancak, satışa karar verilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulduğuna göre, bozma ilamında değinilen tüm hususlar dikkate alınarak, aynen taksim talep eden tarafa Kat Mülkiyeti Kanununun 12. maddesi gereğince tamamlanması gereken her bir belge ve yapılması gereken her bir işlemi açıkça gösterir şekilde, bir aydan az olmamak üzere makul süreler ve yetki vermek suretiyle kat mülkiyetine geçiş yoluyla ortaklığın giderilmesi koşullarının oluşturulmasına imkan sağlanması, mümkün olmadığı takdirde satışa karar verilmesi gerekirken bu hususlar yerine getirilmeden, özellikle davalı tarafa gerekli açıklamaları içeren yeterli süre verilmeden, yetersiz araştırma ve eksik inceleme ile ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir” denilerek kararın bozulmasına hükmetmiştir.
Mahkemece; ilk bozmada belirtilen eksiklikliklerin … Belediyesine yazılan yazılara verilen 07.08.2014 ve 18.11.2014 tarihli cevabi yazılarla giderildiği, yeterli inceleme yapıldığından Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin bozma kararı yerinde görülmediğinden mahkemece verilen eski kararda direnilmesine, davanın kabulüne, dava konusu …, …, … mahallesi, … mevkii, 2219 ada, 24 parsel sayılı 416.57 m2 yüzölçümlü, “… ilçesi, …(…) … mahallesi, … Cad.No:144” adresinde bulunan taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine, satış bedelinin … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.01.2013 tarihinde kesinleşen 2011/486 Esas -2012/628 Karar sayılı 06.12.2012 tarihli ilamında belirtildiği üzere 3984643/8331400 payının davacı …, 3984643/8331400 payının davacı …, 362114/8331400 payının davalı …’a paylaştırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
6763 sayılı Kanunun 43.maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK nın 373/5. fıkrasında “İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen Dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir” hükmü, 6763 sayılı yasanın 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK’ya eklenen geçici …. maddesinde ise “(…) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlarla ilgili Yargıtay hukuk daireleri tarafından verilen bozma kararları üzerine mahkemelerce verilen direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir. (2) Bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda bulunan dosyalar, kararına direnilen daireye gönderilir. (3) Bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda bulunan ve 30/…/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun geçici 2. maddesi uyarınca ilgili daire tarafından incelenen dosyalar, kararına direnilen daireye yeniden gönderilmez. (…) Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir” hükümleri düzenlenmiş olup, direnme kararlarının incelemesinin öncelikle kararına direnilen Dairece yapılması düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 298/2. maddesine göre gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki uyumsuzluk mahkemelere olan güveni sarsar. Hükümlerin kurulmasında esas olan kısa karardır. Gerekçeli karar ile kısa kararın uyumlu olması gerekir. Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunması, 10.04.1992 gün ve 1991/7 E. -1992/… K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince mutlak bozma nedenidir.
Taraflara tefhim edilen kısa kararda “duruşmaların yoğunluğu nedeniyle gerekçe bilahare yazılacağından gerekçeli ekli kararda açıklanacağı üzere Yargıtay bozma ilamına karşı direnme kararı verildiği dosyanın ilgili hukuk genel kuruluna gönderilmesine” denilmekle yetinilmiş, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar kurulmamıştır.
Şu durumda mahkemece yapılacak iş; usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır.
Mahkemenin, yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan biçimde usulün öngördüğü niteliklere haiz bulunmayan kısa karar ve gerekçeli kararı usul ve yasaya uygun değildir.
Direnme kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı direnme kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/02/2019 günü oy birliği ile karar verildi