Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/702 E. 2017/1527 K. 27.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/702
KARAR NO : 2017/1527
KARAR TARİHİ : 27.02.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 17/11/2016 gün ve 2016/6393 E. -10884 K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalılar … Yönetimi, … vekili ile … vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği … köyü, Yaylalık- Çiftliklikayak mevkiinde bulunan taşınmazların tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, krokide 1 nolu 7731,47 m², 2 nolu 4938,56 m2, 3 nolu 1555,75 m², 4 nolu 8829,82 m², 5 nolu 3930,60 m², 6 nolu 3178,71 m², 7 nolu 22644,75 m², 8 nolu 1615,82 m², 9 nolu 1774,27 m², 10 nolu 1943,23 m², 11 nolu 3216,13 m², 12 nolu 1610,81 m², 13 nolu 1173,04 m² ve 14 nolu 6803,67 m² yüzölçümündeki taşınmazlar hakkındaki davanın kabulü ile davacı … adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalılar … ve … Yönetimi tarafından hükmün temyizi üzerine Dairenin 16.05.2005 gün 2005/2064 E. – 6364 K. sayılı kararında özetle: [“Davacı vekili, dava dilekçesinde hudutları belirtilen bir parça taşınmazın davacı adına tescilini istediği halde, mahkemece istek dışına çıkılarak HUMK’nın 74. maddesi hükmü gözönünde bulundurulmadan 14 adet taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesinin doğru olmadığı, davacı taşınmazın kök muristen kaldığını ve paylaşım sonucu kendisine isabet ettiğini iddia ettiğine göre terekenin mirasçılar arasında taksim edilip edilmediği, edilmişse dava konusu taşınmazın kime isabet ettiğinin araştırılması, uzman fen bilirkişiye kadastro paftaları ile irtibatlı kroki çizdirilmesi, uzman … ve fen bilirkişiler ile çekişmeli taşınmazın resmi belgelerdeki konumunun araştırılması, taşınmaz için ayrıca yayla ya da mera tahsis kararı bulunup bulunmadığı, mera ya da yayla olup olmadığının araştırılması ve istemle bağlı kalınarak hüküm kurulması”] gereğine değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne ve fen bilirkişinin 23.11.2006 tarihli rapor ve krokisinde (7/A) ve (14/A) ile gösterilen 21.927,64 m² ve 3296,42 m² yüzölçümündeki taşınmazların davacı adına tapuya kayıt ve tesciline dair verilen 03.05.2007 tarihli hüküm, davacı … ve davalılar … ve … Yönetimi vekili tarafından temyizi üzerine Dairenin 16.10.2008 tarih 2008/8225 E. – 2008/13162 K. sayılı bozma ilamında özetle; [“Hükme esas alınan uzman bilirkişi raporuna göre davacı adına tescile karar verilen fen bilirkişi krokisinde (7/A) ve (14/A) ile gösterilen taşınmazların dışında kalan taşınmazların tamamının … sayılan yerlerden oldukları, zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden olmadıkları anlaşılmakla davacının temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş, davalılar … Yönetimi ve …nin temyiz itirazları yönünden ise; mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de bozma kararının gereklerinin yerine getirilmediği, çekişmeli taşınmazların güneyden … köy hududuna bitişik halde bulundukları, … köyünde 1974 yılında arazi kadastro çalışmasının yapıldığı ve mahkemece her iki köye ilişkin kadastro paftaları getirtilerek uzman fenni bilirkişiden çekişmeli taşınmazların bulunduğu yeri kadastro paftasına bağlı olarak gösteren irtibatlı kroki
düzenlettirilmediği, uzman … bilirkişi (7/A) ve (14/A) nolu taşınmazların resmi belgelerde açıklık alanda kaldığını açıklamış iseler de çekişmeli taşınmazları işaretledikleri memleket haritasında rumuzlar okunamadığı gibi memleket haritasındaki renklerin de anlaşılamadığı, bozma kararından önceki uzman ziraat bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazlar üzerinde yayla mevsiminde konaklanılan yurtların, küçükbaş ve büyükbaş hayvanların ağıl ve barınaklarının bulunduğu açıklandığından ve taşınmazların 1500 metre rakımlı yerde bulunmaları nedeni ile yayla ve mera olup olmadığı hususunda yöntemine uygun bir araştırma yapılmadığı açıklanarak, eski tarihli hava fotoğrafları ile memleket haritası ve ilgili belgelerin getirtilerek yeniden mahallinde yöntemince yapılacak keşif sonucuna göre bir karar verilmesi”] gereğine değinilerek ikinci kez bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyduktan sonra davanın kısmen kabulüne ve fen bilirkişinin 21.01.2014 tarihli raporuna ekli krokide (7/A) ve (14/A) ile gösterilen 21.927,64 m² ve 3296,42 m² yerin tapuda gelen son parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hükmün davalılar …, … Yönetimi ve Belediye Başkanlığı vekilleri tarafından temyizi üzerine Dairenin 17.02.2011 gün ve 2010/14435 E. – 12865 K. sayılı ilamıyla;
[“Dava, Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince tapusuz olan taşınmazların tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce … kadastrosu yapılmamıştır.
Dosya kapsamına, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna, kararın dayandığı gerekçeye, uzman … bilirkişi tarafından … kadastrosuna, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazların … sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına,”] karar verilmiştir.
Davalı … Yönetimi vekili karar düzeltme istemli dilekçesinde; davacı adına tescile karar verilen yerlerin 6831 sayılı Kanunun 17/1-2 maddesi bağlamında … içi açıklığı konumunda olduğunu ve amenajman planında … toprağı olduğunu ve AGM’nün 2003 yılı ağaçlandırma programına alındığını ve etrafının telle çevrildiğini … sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek onama kararının kaldırılmasını ve yerel mahkeme kararının bozulmasının istemiştir.
Davalı … vekili karar düzeltme dilekçesinde; yetersiz inceleme ve araştırma nedeniyle Dairenin onama kararının kaldırılmasını ve yerel mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
Davalı … vekili karar düzeltme istemli dilekçesinde; taşınmazların taşlık ve kayalık olan yerlerden olduğunu ve tarıma elverişli yerlerden olmadığını ileri sürerek dairenin onama kararının kaldırılmasını ve yerel mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
Dairenin yukarıda tarih ve numaraları belirtilen bozma kararlarında yöntemine uygun olarak resmi belgelere dayalı … araştırmasının yapılması yanında, 4342 sayılı Kanun çerçevesinde kadim mera araştırmasının usulünce yapılması istendiği halde bu hususta yeterli araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
Dava konusu taşınmazların, dosyadaki 21/01/2014 tarihli fen bilirkişi raporunda … köyünün yayla yeri olarak bilindiği, yine dosyada bulunan İlçe Tarım Müdürlüğünün 10/08/2011 tarihli ve 2387 sayılı yazısında ise dava konusu yerlerin mera olmadığı söylenmiştir.
… Kadastro Müdürlüğünün 13.10.2003 tarihli yazısında yörede kadastro çalışmalarının henüz tamamlandığı bildirildiği halde 22.12.2003 tarihli yazıda Kızılisali köyünde yaylalık olması nedeniyle tapulama çalışmaları geçmediği, komşu … köyünde ise tapulama çalışmalarının 1974 yılında yapıldığı söylenmiştir. Bu çelişkiler üzerinde durulmamıştır.
Taşınmazların dört yönden fotoğrafları çekilmemiş, ziraat bilirkişi raporunda taşınmazların kısmen taşlık vasfında olduğunu belirttiğine göre, davacının taşınmazlarda sürdürdüğü zilyetliğin ne şekilde olduğu, hububat ekerek mi, çayır niteliğinde mi, taşınmazlarda hayvan otlatarak mı, yoksa otunu biçerek mi zilyet ettikleri tam olarak araştırılmamıştır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, komşu parsel tutanak ve dayanakları, en eski tarihli ve dava tarihinden geriye doğru 20 yıl önceye ait memleket haritası, özellikle (14-A) bölüme ilişkin hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen … ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman … yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir … mühendisi bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanmaları, Anayasa Mahkemesinin 01/06/1988 gün ve 31/13 E.K.; 14/03/1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13/06/1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03/03/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi … olan bir yerin üzerindeki … bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt … toprağının … sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman … bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğrafları ölçeğinin kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket ve hava fotoğrafları haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterecekleri ve hava fotoğraflarının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak taşınmazın niteliği ile üzerinde bitki örtüsü varsa cinsi, yaşı, sayısı, dağılımı, kapalılık oranı ile tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı, kullanılan yerlerden olup olmadığı hususlarında ayrıntılı bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır. Ayrıca taşınmazların fiili ve fiziki durumunu gösteren dört yönden fotoğraflarının keşifte yeminli fotoğraf bilirkişi aracılığı ile çektirilip dosyaya konulması gerekir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın … sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, yöntemince mera – yayla araştırmasının yapılması ve komşu köylerden yerel bilirkişi ve tanıkların dinlenmesi gerekir.
Bir yerin mera – yayla olarak kabul edilebilmesi, kural olarak taşınmazın yetkili ve idarî merciler tarafından mera – yayla olarak tahsis edilmesi ya da taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde kamu malı niteliğinde mera (yayla) olarak kullanıla gelmiş olmasına bağlıdır.
O halde; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından 4753 ve 5618 sayılı kanunlar uyarınca yayla tahsisi yapılıp yapılmadığı özel idare müdürlüğünden, 4342 sayılı Kanun uyarınca mera (yayla) tahsisi yapılıp yapılmadığı mülkî amirlikten sorulup saptanmalı, yapılmış ve bu yönetimsel işlemler kesinleşmiş ise yayla tahsis haritası ve eki belgeler yerinden getirtilmeli, yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazın bulunduğu köye komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklar tesbit tutanağı bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde, dava konusu taşınmaz başında yapılacak keşifte bölgede mera tahsisi yapılmış ise yayla (mera) tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi fen memuru marifetiyle yerine her iki harita çakıştırılmak suretiyle uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, bu yolla dava konusu taşınmazın yayla (mera) tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamaya meydan vermeyecek şekilde belirlenmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idarî merciler tarafından yayla (mera) tahsisi yapılmamış ise; yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde yayla (mera)
olarak kullanılıp kullanılmadığı yolunda tesbit tutanağı bilirkişilerinden olaylara dayalı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile tesbit tutanağı bilirkişilerinin beyanları çeliştiği takdirde tesbit tutanağı bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek yerel bilirkişi ve tanıkların anlatımları ile tesbit tutanağı bilirkişilerinin beyanları arasındaki çelişki duraksamasız giderilmeli, öte yandan uzman ziraatçi bilirkişiler marifetiyle taşınmaz bizzat mahkemece görülüp gözlenmeli, taşınmazın fiziksel yapısı, meyil durumu, taş ve toprak unsurundan hangisinin galip olduğu ayrıntılı şekilde keşif tutanağına geçirilmeli, komşu taşınmazın toprak yapısı ile dava konusu taşınmazın toprak yapısı mukayese edilmeli, bu fiziksel olgular da keşif tutanağına yazılmalı, dava konusu taşınmaza komşu taşınmazın tesbit tutanakları içeriğine göre tespitlerine bir kayıt ve belge esas alınmadığı dikkate alınarak tutanakların içeriğinde vurgulanan maddî ve hukukî olgularla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, belge esas alınmış ise sözü edilen belgelerin nizalı parsel yönünü ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterdiği incelenmeli, davalı olup olmadıkları tesbitlerinin kesinleşip kesinleşmediği incelenip irdelenmeli, özellikle uzman bilirkişi fen memurundan keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye, uzman ziraatçi bilirkişilerden ise mahkemenin keşif tutanağına geçen gözlemini yansıtmaya, taşınmazın niteliğini belirtmeye elverişli ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazın mera niteliğinde olmadığı saptandığı takdirde, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; ziraat bilirkişisi tarafından taşınmazın toprak örnekleri alınarak, bilimsel analizleri yaptırılarak kaç yıldır tarımda kullanıldığı konusunda rapor alınmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümleri dikkate alınarak yapılacağı düşünülerek adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları ve satın alınan kişiler yönünden aynı çalışma alanı içinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Ayrıca; çekişmeli taşınmazların bulunduğu Kızılisali (yaylası) köyünde 766 sayılı Tapulama Kanununa ve yine 3402 sayılı Kadastro Kanununa göre genel arazi kadastrosu çalışmalarının yapılıp yapılmadığı yapılmışsa dava konusu taşınmazların bulunduğu Burunkuyu ve Kızılboğaz mevkilerinde ne gibi işlem yapıldığı ve kadastro paftası düzenlenip düzenlenmediği sorulup cevap alınmalı 4342 sayılı Kanun çerçevesinde işlem yapılmış ise ilgili evrakı müsbitesi getirtilmelidir.
Her ne kadar 6360 sayılı Kanun çerçevesinde Silifke Belediye Başkanlığına karar tebliğ edilmişse de, ilgili kanun gereğince köylerin tüzel kişiliğine son verildiğinden … Büyükşehir ve Silifke Belediye Başkanlıklarına husumet yöneltilerek davaya dahil edilmek suretiyle taraf teşkilinin sağlanması davaya karşı varsa delillerinin toplanması gerekir.
Bu nedenlerle Dairenin onama kararı kaldırılarak yukarıda belirtildiği şekilde yeniden uygulama ve araştırmaya yönelik bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeyle ve bilirkişilerin yetersiz raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar … Yönetimi, … vekili ile … vekilinin karar düzeltme istemlerinin kabulüyle, Dairenin 17/11/2016 gün ve 2016/6393 E. -10884 K. sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 29/04/2014 gün ve 2010/237-2014/429 sayılı kararının yukarıdaki gerekçelerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 27/02/2017 günü oybirliğiyle karar verildi.