Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/6242 E. 2019/663 K. 06.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/6242
KARAR NO : 2019/663
KARAR TARİHİ : 06.02.2019

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … ili, … ilçesi, … mahallesi 113 ada 45 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki pasajın zemin katındaki 13 numaralı dükkanın maliki olduğunu, davalılardan …’in 20 ve 21 numaralı, …’ın ise 19 numaralı dükkanın malikleri olduklarını, davalıların dükkanlarının önüne duvar yapmak suretiyle bu dükkanların pasaja bakan yönünü tamamen kapattıklarını ve her üç dükkanı birleştirdiklerini, bu duvar nedeni ile müvekkilinin dükkanının önünün kapandığını, davalıların eylemlerinin komşuluk hukukuna ve Kat Mülkiyeti Kanununa aykırı olduğunu belirterek duvarın yıktırılması suretiyle projeye aykırılığın giderilerek taraflar arasındaki muarazanın menine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu … ili, … ilçesi, … mahallesi, … caddesi No:83 adresinde kain 113 ada 45 parsel zemin kat 13 numaralı parselde kayıtlı, Bilirkişi …in 29/06/2016 havale tarihli raporunda bahse konu bağımsız bölümlerin ortak yerlerden olan pasaj koridoruna bakan cephe duvarlarının ortak mahallere sınır teşkil eden duvarlar olması nedeniyle ortak yerler olarak belirtildiği, niteliğinin değiştirilerek vitrinli camlı doğrama yerine kapalı duvar şeklinde yapılması, bu cephelerin ortak mahal olarak kabul edilen pasaj koridoruna bakıyor olması ve ana taşınmazda ticari niteliğe sahip dükkanların giriş çıkışını sağlayan bir tür bina içi sokak görevi gören pasaj durumları birlikte düşünüldüğünde, Kat Mülkiyet Kanununun 19. maddesinde belirtilen mimarı durumun korunması ile 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa aykırılık teşkil etmiş olduğundan davalılar tarafından dava konusu ortak yerlere yapılan müdahalenin önlenmesine, duvarın yıkılarak eski hale getirilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık ortak alana el atmanın önlenmesi ve projeye aykırılıkların eski hale getirilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü, müdahalenin önlenmesi ve projeye aykırılıkların eski hale getirilmesi yönünde hüküm kurulmuş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir. Buna göre;
…) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesi; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünü amir olup, dava dilekçesinde birden fazla davalıya yönelik olarak farklı bağımsız bölümlerdeki projeye aykırılıkların giderilmesi, ortak alanlara elatmaların önlenmesi ve eski hale iadeleri talep edilmiş olmakla, değinilen bu hususlara ilişkin olarak, hüküm fıkrasında anılan kanun hükmüne aykırı olacak, infazda tereddüt yaratacak şekilde, genel ifadeler kullanılarak, hangi bağımsız bölümde-nereye, ana taşınmazın hangi ortak yerine-ne şekilde müdahalede bulunulduğu ve bu müdahalenin ne suretle giderilebileceği somut olarak belirtilmeksizin hüküm kurulması, hüküm fıkrasının açık, şeffaf, uygulanabilir ve gerekçe ile uyumlu olma, talepleri tek tek karşılama ilkesine aykırıdır. Mahkemece her bir talep hakkında, tek tek sıra numarası altında taleplerin “reddi” ve “kabulü” yönünde hüküm kurularak, kurulan hükümde de hangi bağımsız bölümdeki hangi projeye aykırılığın veya aykırılıkların, davalıların hangisi tarafından projeye uygun olarak eski haline getirileceğinin infazda tereddüt yaratmayacak şekilde gösterilmesi gerekirken, anılan esaslar gözönünde bulundurulmaksızın hüküm kurulması bozma nedenidir.
2) Mahkemece alınan bilirkişi raporu da hüküm kurmak için yetersiz olup, ana taşınmazda tadilat projesi olup olmadığının, bağımsız bölüm maliklerinin tadilat projesine muvafakat verip vermediklerinin, yapılan tadilatlara ilişkin kat malikleri kurul kararın alınıp alınmadığının ve davacının bu toplantıya katılıp katılmadığının da araştırılarak, hangi bağımsız-bölümde hangi işlerin ve yapılaşmaların onaylı mimari projeye aykırı olduğu/olmadığı yönünden tek tek inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik ve yetersiz inceleme ile karar verilmiş olması da ayrıca bozma nedenidir.
3) Ayrıca kabule göre de; Kat Mülkiyeti Kanununun 33. maddesi uyarınca, mahkemece eski hale getirme yönünde hüküm kurulmasına rağmen, davalılara, aykırı eylemlerine son vermeleri yönündeki uyarıyla birlikte makul süre takdir edilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/02/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.