Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/55 E. 2019/5363 K. 30.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/55
KARAR NO : 2019/5363
KARAR TARİHİ : 30.09.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 12.02.2015 tarihli dava dilekçesi ile….. mahallesi 1664 ada 1 parsel sayılı 206000 m² yüzölçümlü taşınmazın 154697/240 hissesi ile davacının malik olduğu, daha sonra orman sınırları içine alındığı ve 3302 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine lehine orman sınırları dışına çıkarıldığını ve bu nedenle de……k Mahkemesinin 1990/284 Esas sayılı dosyası ile Hazine adına tescil edildiğini 6292 sayılı Kanun gereğince tapusunun iptali ile davacı adına tesciline mümkün olmadığı taktirde bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davanın idare mahkemesinde açılması gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, ihtilafın idari yargıda çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın yargı yolu bakımından reddine karar verilmiş ise de verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinde idari dava türleri ve idari yargı yetkisi açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı açılan tam yargı davaları ve idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan anlaşmazlıklara ilişkin davalar olarak gösterilmiştir.
Somut olayda, davacının tapu iptali ve tescil olmadığı taktirde taşınmazın bedelini talep ettiği görülmekle bu talebi idari nitelikte bir dava olmadığından bu tür uyuşmazlıkların adli yargıda çözümlenmesi gerekir. Mahkemece, tarafların delilleri değerlendirilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken idari yargının görevli olduğundan bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 30/09/2019 günü oy birliği ile karar verildi.