Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/5345 E. 2019/211 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5345
KARAR NO : 2019/211
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının 69 ada 18 sayılı parselde bulunan 17 nolu bağımsız bölüm maliki olduğunu, davalının maliki olduğu bağımsız bölümün balkon kısmını mimari projesine ve Kat Mülkiyeti Kanununa aykırı olarak kapattığını, aynı zamanda klima ünitesinin, çanak uydu antenini dış cephelere ve ortak alanlara taşacak şekilde kullandığını beyan ederek; davalının ortak yere elatmasının önlenmesine ve mimari projeye aykırılığın giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; bozma öncesi gerekçeli kararda; dosya kapsamına uygun bulunan bilirkişi kurulu ek raporuna göre; kat maliklerinin kullanmış oldukları klima ünitelerinin ve uydu antenlerinin kanuna ve Yargıtay kararlarına aykırılık oluşturmadığı, davalının sahip olduğu 17 nolu bağımsız bölümün balkonunun camekanla kapatılmasına ise dava konusu apartmanın kat maliklerinin …/5’inin onay verdiği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş, bu hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, hüküm Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 11/12/2014 tarih ve 2014/20325 E. – 2014/18038 K. sayılı kararı ile “…634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 19. maddesinin ikinci bendinde “Kat maliklerinden biri, bütün kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası olmadıkça anagayrimenkulün ortak yerlerinde inşaat, onarım ve tesisler, değişik renkte dış badana veya boya yaptıramayacağı, dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre davalının bağımsız bölümünün balkonunun kapatılmasına anayapının tüm bağımsız bölüm maliklerinin …/5 çoğunlukla muvafakat verdikleri, balkonun kapatılması ile ilgili talebin reddinin doğru olduğu, ancak; Yargıtayın yerleşmiş uygulamalarına göre, anataşınmazın projesinde yer almamış olsa bile kat maliklerince klima cihazlarının kendi bağımsız bölümlerinin penceresine ve balkonuna konulmasına komşularını rahatsız etmemek koşuluyla izin verilmekte ise de, somut olayda dava konusu edilen klimanın, ortak alan niteliğindeki davalının kapatılan balkonun dışına monte edilmiş olduğu, bu eylemin Yargıtay’ın yukarıda sözü edilen yerleşik uygulamasına ve Kat Mülkiyeti Kanununun 19. maddesinin ikinci fıkrasına aykırılık oluşturduğu gözetilerek bu konuda yasanın aradığı çoğunlukla bir karar verilip verilmediğinin araştırılmadan eksik araştırmaya dayalı yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği” gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma kararına uyularak yargılamaya devam olunmuş, bu defa yerel mahkemece bozma kararı doğrultusunda; davalının bağımsız bölümünün balkonunun kapatılmasına, ana yapının tüm bağımsız bölüm maliklerinin …/5 çoğunlukla muvaffakat verdikleri, davalıya ait klimanın ortak alan niteliğindeki davalının balkonunun dışına monte edilme işlemine kat malikleri genel kurulunca aranan çoğunlukla yine izin verildiği gerekçesiyle; davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, Kat Mülkiyeti Kanunu uyarınca projeye aykırı yapıldığı bildirilen tadilat ve eklentilerin eski hale getirilmesi, ortak yerlere el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak; davada hükmedilecek vekalet ücreti davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre belirlenir. Buna göre; davalının bağımsız bölümünün balkonunun kapatılmasına, yine davalıya ait klimanın, davalının balkonunun dışındaki ortak alana monte edilme işlemine ana yapının tüm bağımsız bölüm maliklerinin …/5 çoğunlukla muvaffakat verdikleri, ancak söz konusu muvafakatların 15.03.2015 tarihinde yani davanın açılmasından sonra verildiği belirlenmiş ve açıldığı tarihte haklı olduğu anlaşıldığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmayıp bozma nedeni olsa da, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hüküm fıkrasına 6. bent olarak; “Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 900,00 TL. vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/01/2019 günü oy birliği ile karar verildi.