Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/5335 E. 2019/215 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5335
KARAR NO : 2019/215
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve katılma yolu ile davalı … vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili; müvekkilinin … ili, … ilçesi, … mahallesinde, 253 ada 148 sayılı parselde kayıtlı taşınmazın zemin katındaki 2 numaralı bağımsız bölümün maliki olduğunu, müvekkilinin malik olduğu bağımsız bölümün …’ın en yoğun bölgesinde cadde üzerinde ve dükkan niteliğinde olduğunu, gerek kullanım amacı, gerek konumu, gerek diğer etkenler bakımından diğer bağımsız bölümlerden daha üstün niteliklerde olmasına rağmen tapuda diğer bağımsız bölümlerle eşit arsa payına sahip olduğunu, bu durumun müvekkilinin mağduriyetine sebep olduğunu beyan ederek; arsa paylarındaki yanlışlığın düzeltilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; bozma öncesi gerekçeli kararda; binanın 16.02.1962 tarihinde kat irtifakına geçtiği, bağımsız bölümlere tefrik edilen arsa paylarından kat irtifakı tesisi sırasında o tarihteki malikleri tarafından tahsis işleminin yapıldığı, ancak bu payların irtifakın tesis edildiği tarih itibariyle değerleri ile doğru orantılı olarak düzenlenmediği gerekçesiyle; davaya konu edilen … ili, … ilçesi, … mahallesi, 253 ada 148 sayılı parselde kayıtlı binadaki mevcut arsa paylarının iptali ile …. … kattaki dairenin arsa payının 74/400, zemin kattaki 2 no’lu dairenin arsa payının 130/400, …. katta bulunan 3 no.lu dairenin arsa payının 117/400, çatı katında bulunan dairenin arsa payının 79/400 olarak tapuya tesciline karar verilmiş, bu hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, hüküm 02.06.2016 tarihli ve 2015/10200 E. – 2016/8899 K. sayılı kararı ile; “Somut olayda dava konusu taşınmazda 16.02.1962 tarihinde kat irtifakının ve 23.05.1968 tarihinde ise kat mülkiyetinin kurulduğu, bilirkişi raporunda kat mülkiyetine geçiş tarihi olan 1968 tarihinde arsa paylarının orantılı olarak dağıtılmadığı belirtilmişse de; bağımsız bölümlerin değerinde ve dolayısıyla arsa paylarının tespitinde dikkate alınmayan bu nedenle arsa payları arasında orantısızlığa yol açan somut ve haklı nedenlerin ortaya konulmadığı, dava konusu taşınmazda 1968 yılında kat mülkiyeti kurulduğu dikkate alındığında aradan geçen süre zarfında taşınmazda arsa paylarına herhangi bir itiraz olmadığı, bağımsız bölümlerin, kat mülkiyetinin kurulduğu tarihteki değerlerinin yukarıda açıklanan unsurları ve bu belirlemeye göre tapu sicilinde kayıtlı arsa paylarında düzeltilmesi gereken bir yanlışlık olduğu konusunda mahkemece herhangi bir değerlendirme ve gerekçe içermeyen soyut ve genel ifadeli bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmasının doğru görülmediği” gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma kararına uyularak yargılamaya devam olunmuş bu defa yerel mahkemece; davaya konu edilen binada 1962 tarihinde kat irtifakının, 1968 yılında da kat mülkiyetinin kurulduğu, 1968 yılından dava açılıncaya kadar arada geçen sürede tarafların mevcut arsa paylarına herhangi bir itirazda bulunmamalarına rağmen, Kentsel Dönüşüm Kanunundan sonra böyle bir itirazda bulundukları ve bilirkişi raporunda da arsa paylarının neden yeniden düzenlenmesi gerektiği yönünde somut ve tatmin edici bir gerekçeye dayanılmadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve katılma yolu ile davalı … vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; ana taşınmazın bağımsız bölümlerine ait arsa paylarının değerlerine göre yeniden belirlenerek tapuya tescil edilmesi istemine ilişkindir.
Öncelikle; mahkemece Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 02.06.2016 tarihli ve 2015/10200 E .- 2016/8899 K. sayılı bozma kararına uyulmuş olmasına rağmen, mahkemece bozma kararı yönünde inceleme yapılmamış olmakla, bozmanın gereği yerine getirilmemiştir.
Bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka, usuli kazanılmış hak denilmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 09.05.1960 gün 21/9 E.K. sayılı kararı uyarınca bozmaya uyulması halinde, bozma kararında belirtilen hususlar ile bozma kararı dışında kesinleştirilen kısımlar lehine olan taraf için usulî kazanılmış hak oluşturacağından uyulan Yargıtay bozma kararı uyarınca karar verilmesi ve inceleme yapılması zorunlu hale gelir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 3. maddesinde; kat irtifakına konu olan ana yapının bağımsız bölümlerinden her birine kat irtifakının kurulduğu tarihteki, doğrudan doğruya kat mülkiyetine geçilme halinde ise kat mülkiyetine geçildiği tarihteki değeri ile oranlı olarak tahsis edilen arsa payının ortak mülkiyet esaslarına göre açıkça gösterilmesi suretiyle kat irtifakının veya kat mülkiyetinin kurulacağı; arsa paylarının bağımsız bölümlerin değeri ile oranlı olarak tahsis edilmediği hallerde, her kat maliki veya kat irtifakı sahibinin arsa payının düzenlenmesi için mahkemeye başvurabileceği hükme bağlanmıştır. Arsa payı düzenlemesinin yeniden yapılabilmesinin ilk şartı, arsa paylarının bağımsız bölümlerin değerleriyle orantısız olarak belirlenmiş olmasıdır. Bu hususa dayalı istemlerde mahkeme tüm kanıtları değerlendirerek bağımsız bölümün değeri ile bölüme özgülenen arsa payını karşılaştırıp denklik sağlamaya çalışmalıdır. Söz konusu işlem yapılırken de bağımsız bölümlerin cinsi, bulunduğu kat, alanı, ısınma sistemi, aydınlanması, mimari kullanımı ve konumu, cephesi, manzarası gibi hususlar değerlendirme için esas alınır; değerlendirmeye esas alınacak tarihten sonraki imar durumu ile cins ve manzara değişiklikleri, bakım ve onarım çalışmaları sebebiyle meydana gelen değer artış ve eksilmeleri dikkate alınmaz.
Somut olayda dava konusu anataşınmazda; 16.02.1962 tarihinde kat irtifakı ve 23.05.1968 tarihinde ise kat mülkiyeti kurulmuş olup, mahkemece hem bozma ilamı öncesinde dosyaya sunulan raporda, hem de bozma ilamı sonrasında dosyaya sunulan bilirkişi raporunda, bağımsız bölümlerin değerinde ve dolayısıyla arsa paylarının tespitinde dikkate alınmayan, bu nedenle arsa payları arasında orantısızlığa yol açan somut ve haklı nedenler ortaya konulmamıştır. Mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen, bozma kararı uyarınca yapılması gerekli araştırma yapılmayarak, “1968 yılından dava açılıncaya kadar arada geçen sürede tarafların mevcut arsa paylarına herhangi bir itirazda bulunmamalarına rağmen kentsel dönüşüm yasasından sonra böyle bir itirazda bulundukları ve bilirkişi raporunda da arsa paylarının neden yeniden düzenlenmesi gerektiği yönünde somut ve tatmin edici bir gerekçeye dayanılmadığı” şeklindeki gerekçeyle; tapu sicilinde kayıtlı arsa paylarında düzeltilmesi gereken bir yanlışlık olup olmadığı konusunda bozma ilamı doğrultusunda mahkemece herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmaksızın, tarafların ve Yargıtayın denetimine elverişli rapor alınmadan sadece bilirkişi raporundaki eksikliğin gerekçe gösterilmesi ile yetinilerek, bozmaya uyulmasıyla kazanılan hakları ihlal edebilecek nitelikte hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ve katılma yolu ile davalı … vekilleri temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/01/2019 günü oy birliği ile karar verildi.