Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/5237 E. 2017/3017 K. 10.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5237
KARAR NO : 2017/3017
KARAR TARİHİ : 10.04.2017

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki davada … 2. Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) ve … Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, sözleşmeden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
… 2. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesi, davanın ticari dava niteliğinde olduğu, HSYK’nın 23.07.2015 tarih 1157 sayılı kararıyla “….’de müstakil asliye ticaret mahkemesinin kurulup 07.09.2015 tarihinde faaliyete geçtiğinden davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğu…” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesi ise; “…davanın 6102 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce 13/05/2005 tarihinde asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişkinin işbölümü ilişkisi olduğu, davalıların işbölümü itirazında bulunmadıklarından davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu…” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Somut olayda, davacı vekili, taraflar arasında kalite kontrol işlemleri yönünden 2003 yılı Eylül ayı sonlarında sözleşme imzalandığı; bu sözleşmeye göre kalite kontrol, ayıplama, rotüş ve benzeri işlemleri davacı şirketin, davalı şirket bünyesinde yaptığı; söz konusu ilişki devam ederken davalının teklifi doğrultusunda ve “…. Ltd. Şti ” ünvanlı şirketin yaptığı işlerin davacı tarafça yapılabileceği düşünülerek söz konusu şirketin işletmesinin davacı tarafından devralınarak üretime başlandığı; davalı şirketin isteği doğrultusunda yatırımlar yapılarak istihdam kapasitesinin büyütüldüğü; söz konusu devralma karşılığı olarak davacı şirket tarafından 35.843.375.287.-TL ödeme yapıldığı ve buna göre taraflar arasında 12/08/2004 tarihinde ve 4 yıl süreli sözleşmenin imzalandığı; bu sözleşmenin gereği için davacı şirketin çok büyük masraflara girdiği, açıklanarak bu ilişkinin gerekleri ve dava dışı etkileri yönünden de dava dilekçesinde de ayrıntılı açıklamalar yapılmak suretiyle davacı şirketin tüm üretiminin sadece davalı için yaptığı da belirtilerek davalı şirketin 12/08/2004 tarihli sözleşmenin 16. Maddesine de aykırı olarak 1 yıl önceden yazılı bildirimde de bulunmadan sözleşmeyi haksız feshettiği ileri sürülerek; 25.000.000.000.-TL faturalı alacak, 35.000.000.000.-TL….şirketine ödenen devir bedeli, 22.000.000.000.-TL inşaat kalemleri için yapılan masraf, 83.000.000.000.-TL makine techizat ve tesisat değeri, 600.000.000.000.-TL mahrum kalınan kar, 29.307.964.725.-TL SSK prim borcu, 25.195.440.000.-TL vergi borcu olmak üzere toplamda yaklaşık 820.000.000.000.-TL lik zararlardan dolayı fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak suretiyle 50.000.000.000.-TL lik kısmının ihtarın bildirildiği 01/04/2005 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Kanunun 5. maddesinde “…Aksine hüküm olmadıkça, dava olunan şeyin değerine göre asliye hukuk veya sulh hukuk mahkemesi ticari davalara dahi bakmakla vazifelidir.
Şu kadar ki; bir yerde ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalarla hususi hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere ticaret mahkemesinde bakılır.
İkinci fıkrada yazılı hallerde, münhasıran iki tarafın arzularına tabi olmayan işler hariç olmak üzere, bir davanın ticari veya hukuki mahiyeti itibariyle mahkemenin iş sahasına girip girmediği yalnız iptidai itiraz şeklinde taraflarca dermeyan olunabilir. İtiraz varit görüldüğü takdirde dosya ilgili mahkemeye gönderilir; bu mahkeme davaya bakmaya mecburdur; ancak, davanın mahiyetine göre tatbiki gerekli usûl ve kanun hükümlerini tatbik eder. Ticari bir davanın hukuk mahkemesi, ticari olmayan bir davanın ticaret mahkemesi tarafından görülmesi hükmün bozulması için yalnız başına kafi bir sebep teşkil etmez.
Vazifesizlik sebebiyle dava dilekçesinin reddi halinde yapılacak muamelelere ve bunların tabi oldukları müddetlere dair usûl hükümleri, iş sahasına ait iptidai itirazın kabulü halinde de tatbik olunur.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükteki 6762 sayılı TTK uyarınca ayrı ticaret mahkemesi bulunan yerlerdeki ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki (görev değil) işbölümüne ilişkindir. Dava tarihinde …’de ayrı ticaret mahkemesi bulunmayıp, HSYK’nın 23.07.2015 tarih 1157 sayılı kararıyla …’de müstakil asliye ticaret mahkemesi kurulup 07.09.2015 tarihinde faaliyete geçmiştir. Dava tarihinde müstakil asliye ticaret mahkemesi bulunmadığından iş bölümü itirazından sözedilemez.
Ancak 6102 sayılı TTK’nın geçici 9. maddesinde “Bu Kanunun göreve ilişkin hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmaz. Bu davalar, açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümlerine tabidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda davanın açıldığı 13/05/2005 tarihinde asliye hukuk ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev değil, işbölümü ilişkisi olduğu, davalılar tarafından süresinde işbölümü itirazında bulunulmadığı ve iş bölümüne yönelik itirazda bulunulmadan verilen görevsizlik kararının bu nedenle bağlayıcı olmadığı anlaşılmakla, davanın, ilk açıldığı … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) görülüp sonuçlandırılması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. Maddeleri gereğince … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 10/04/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.