Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/5072 E. 2017/3093 K. 11.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/5072
KARAR NO : 2017/3093
KARAR TARİHİ : 11.04.2017

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi (Elazığ Kadastro Mahkemesi)
DAVALILAR : … ve Ark.

Taraflar arasındaki tavzih talebinin reddi yolunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10.03.2010 gün ve 2108-2997 sayılı kararında özetle; “…….köyü 101 ada 14 parsel (66.541 m2) sayılı taşınmaz hakkında Orman Yönetiminin orman sayılan yer iddiasıyla açtığı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; temyize konu olan ve gerçek kişi adına tescile karar verilen (B) harfli bölümü yönünden mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olmadığı, orman bilirkişi …. tarafından hazırlanan raporun matbu olduğu, bilgisayarda yazılan raporun kes-yapıştır yöntemiyle hemen hemen aynı bilgilerle dairede temyiz incelemesi yapılan yöreye ait çok sayıda dosya ile başka yörelere ait dosyalara konulduğu, öyle ki; …. yöresine ait bazı dosyalarda Karadeniz yöresine ait bitkilerin yetiştirildiğinden; yine Hazine adına ham toprak niteliği ile tespit gören büyük parsellerde dahi mısır, fasulye gibi ürünlerin ekildiğinden söz edildiği, dava konusu edilen her taşınmazın özelliklerinin ayrı ayrı değerlendirilmediği, bu yönüyle hükme esas alınan raporun gerçeklikten ve bilimsellikten uzak olduğu, taşınmazın orman olup olmadığını ve hukuki durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmadığı, bu nedenle, eski tarihli resmi belgelere dayalı olarak farklı bilirkişilerle yeniden araştırma inceleme yapılması…” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, fen bilirkişi ….’ın 24/06/2008 ve …’ın 13/09/2010 tarihli raporları gereğince, çekişmeli taşınmazın (B) harfi ile işaretli (40.564 m2) bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle, 15/09/2010 günlü kararla tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05/10/2011 gün ve 12171-11072 sayılı kararı ile onanmıştır.
Daha sonra, hükmün infazı aşamasında, taşınmazın kadastro verileri ile fen bilirkişi raporunun uyuşmadığının tapu sicil müdürlüğünün 17/01/2014 tarihli yazısından anlaşılması nedeniyle Orman Yönetimi vekilinin 03/06/2014 tarihli dilekçesiyle mahkemeden tavzih istenmiş ise de 04/07/2014 tarihli ek kararla tavzih isteminin reddine karar verilmiş, 2. defa 10/10/2014 tarihli tavzih istemi de mahkemece 13/10/2015 tarihli ek kararla “hükmün değiştirilmesi anlamına geleceği” gerekçesiyle reddedilmiş, ek karar Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tavzih istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre orman sınırlandırması yapılmış, taşınmaz orman sınırları dışında bırakılmıştır.
Mahkemece, tavzih kararı verilmesinin hükmün değiştirilmesi anlamına geleceği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
Kural olarak tavzihin hangi koşullarda yapılacağı HUMK’nın 455 ve onu izleyen maddelerinde (6100 sayılı HMK 305. madde ve devamı) açıklanmıştır. Buna göre, hükmün yeterince açık olmaması, icrasında tereddüt olması veya birbirine aykırı fıkralar içermesi hallerinde, icrası tamamlanıncaya kadar taraflarca tavzih istenebilir. Ancak, hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar, yüklenen borçlar, tavzih yoluyla sınırlandırılamaz, genişletilemez, değiştirilemez.
Tapu müdürlüğünce, hükme esas alınan raporda hata bulunduğu ve infazın yapılamayacağının bildirilmesi üzerine, mahkemece alınan ek raporda, daha önce fen bilirkişi …tarafından düzenlenmiş olan 24.06.2008 tarihli raporda (A) ve (B) harfleri ile ayrılarak gösterilen taşınmaza ait ölçü ve koordinat değerlerinin gösterilmediği, yüzölçümlerin hatalı hesaplandığı, koordinatlar esas alınarak yapılan hesaplamada önceki yüzölçümlerin değiştiği, ancak taşınmazın geometrik durumunun, yani çap sınırlarının değişmediği anlaşılmaktadır.
Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hataların, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi gereğince düzeltilebilme ve gerçek yüzölçümüne göre her zaman infaz edilebilme imkanı bulunduğu gibi, mahkemece de hükmün icrası tamamlanana kadar tavzih edileceği gözönünde bulundurularak mahkemece talebin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı … Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna uygun olmayan hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/04/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.