Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/463 E. 2019/5694 K. 08.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/463
KARAR NO : 2019/5694
KARAR TARİHİ : 08.10.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 07/07/2010 tarihli dava dilekçesiyle, ….. mahallesinde bulunan sınırlarını bildirdiği taşınmazın, kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakıldığını, müvekkili tarafından bu taşınmazın buğday ve sebze yetiştirmek ve üzerindeki ağaçları büyütülmek sureti ile 40 yılı aşkın süredir kullanıldığını belirtilerek; ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 2.819,116 m² miktarındaki tapusuz taşınmazın müvekkili adına tapuya tescilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu 2010/309 E. – 2012/7 K. sayılı karar ile davanın kısmen kabulüne, 06/04/2011 tarihli fen bilirkişilerinin rapor ve ekindeki krokisinde (C) harfi ile gösterilen taşınmazın tarla niteliği ve 501,68 m² yüzölçümü ile davacı adına tesciline karar verilmiş, davalı Hazine vekili tarafından esasa ve vekalet ücretine yönelik olarak temyiz edilen hüküm Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2015/10281 E. – 2015-12428 K sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Temyize konu çekişmeli taşınmaz, 1991 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılmış ve bu işlem kesinleşmiştir. Tespit dışı kalan bir yer hakkında kadastro tutanağı düzenlenmemekle beraber, bu işlem bir kadastro işlemidir. Bu tür taşınmazlar üzerinde hak iddia edenler için izlenmesi gereken yol, eski 766 sayılı Kanunun 2. maddesinde ve halen yürürlükte olan ve uygulanan 3402 sayılı Kanunun 7/4. maddesinde belirtilmiştir. Anılan maddelerde öngörülen süreler içerisinde hak iddiasında bulunulmaması halinde, tespit dışı bırakılma işlemi kesinleşir. Tespit dışı bırakılan bir yerin TMK’nın 713. maddesi ve 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre tapuya tescil edilebilmesi için, tespit dışı bırakma işleminin yapılarak paftanın düzenlenme tarihinden dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile yasada belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerekir. Somut olayda, toplanan delil ve belgelere göre, tespit dışı bırakılma işleminin yapılarak, paftanın düzenlendiği 1991 yılı ile temyize konu davanın açıldığı 07.07.2010 tarihi arasında 20 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresi dolmamıştır. Bu açıklamalara göre, kazanma koşullarının davacı yararına gerçekleştiğinden söz edilemez.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.10.2000 gün 2000/8-1264 E. – 1250 K. sayılı kararları da aynı doğrultuda olup, bu uygulama Dairemizde ve Hukuk Genel Kurulunda istikrarlı bir şekilde devam etmekte ve kökleşmiş içtihat niteliğini almış bulunmaktadır.” denilmiştir.
Mahkemece yeniden yapılan yargılamada bozma kararı doğrultusunda davanın reddine karar verilmekle, davacı tarafından dava konusu taşınmazın ……. mahallesi sınırları içerisinde kaldığı, ….. mahallesinde kadastro çalışmalarının 1978 tarihinde kesinleştiği, dava açılış tarihi dikkate alındığında 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçeleriyle temyiz edilmiştir.
Dava, Medenî Kanunun 713. maddesi uyarınca tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu ….. mahalllesinde; 24/08/1990 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu ve 2/B çalışmaları bulunmaktadır. Yine, ……. mahallesinde arazi kadastrosu 28/06/1991 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmemiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 08/10/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.