YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/424
KARAR NO : 2017/3630
KARAR TARİHİ : 25.04.2017
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı … Koop. vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 25/04/2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. …, Kooperatif Yönetim Kurulu Başkanı … ve davalı … vekili Av. … geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 31/07/2014 tarihli dava dilekçesi ile davacı adına kayıtlı … ilçesi, … köyü 245 ada 2 parsel sayılı taşınmazın, … 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/175-463 sayılı kararıyla kesinleşen … sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle tapusunun iptaline, … niteliğiyle … adına tesciline karar verildiğini ve hükmün kesinleştiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 1000,00.-TL tazminatın, tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesini talep etmiş; 01/10/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile tazminat miktarını 50.696,00.-TL’ye yükselterek, tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 50.696,00.-TL’nin 18/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 17.05.2016 gün ve 2016/1388 – 5564 sayılı bozma kararı özetle; “…Taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Ancak, ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktuen harç yatırılmalıdır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” hükmü yer almaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2013 gün ve 2013/21-445 E. – 2013/1625 K. sayılı kararında da bu görüş benimsenmiştir.
Somut olayda, ıslah harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre mahkemece, ıslah harcını tamamlamak üzere davacıya süre verilip, harç tamamlanırsa ıslah edilen değer üzerinden; aksi halde dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden karar verilmesi gerekirken, harcı yatırılmayan ıslah beyanına değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.” şeklindedir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan ve ıslah harcı tamamlandıktan sonra, davanın kabulü ile 50.696,00.-TL’nin 18/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman bilirkişi kurul raporuyla çekişmeli taşınmazın imarlı arsa niteliğinde olduğu belirlenip, emsal araştırması ve kıyaslaması yapılmak suretiyle değer belirlenmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak; mahkemece tazminatın 18.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Oysa … 3. Asliye Hukuk Mahkemesince tapu kaydının iptali, … niteliği ile … adına tescil ve davalı tarafın elatmasının önlenmesi yönünde verilen 2012/175 – 463 sayılı kararın, Dairece tapu iptali kararı yönünden onandığı ve 10.09.2013 tarihinde kesinleştiği, elatmanın önlenmesi kararı yönünden bozulduğu, mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, dosyanın yeni esasa kaydedilerek, 2013/539 – 512 Esas numarasını aldığı, elatmanın önlenmesi isteminin reddi yolunda karar verildikten sonra, bu kararın 18.12.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla mahkemece faiz başlangıç tarihi olarak tapu iptali yönünden verilen ilk kararın kesinleşme tarihi olan 10.09.2013 tarihinin esas alınması gerekirken, sonraki dosyanın kesinleşme tarihi olan 18.12.2013 tarihinden itibaren faiz hesaplanmasına karar verilmiş olması doğru değil ise de bu yanılgının giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hüküm fıkrasında yer alan “…18.12.2013 tarihinden…” sözleri hükümden çıkarılarak, yerine “…10.09.2013 tarihinden…” sözleri yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı HMK’nın 370/2 maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1480,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/04/2017 günü oy birliği ile karar verildi.