Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/3311 E. 2018/7768 K. 30.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3311
KARAR NO : 2018/7768
KARAR TARİHİ : 30.11.2018

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dilekçesinde özetle, davalı borçlunun site ortak alanını işgal etmesi sebebiyle kat malikleri kurul kararları doğrultusunda kendisinden aidat talep edildiğini ancak ödemediğini, aidat alacağının tahsili için Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2015/638 Esas sayılı dosyası ile aleyhine icra takibine geçildiğini, davalı borçludan Ekim 2014 – Ocak 2015 döneminde işgal ettiği ortak alanların karşılığı olarak aylık 1.840,00.-TL aidat talep edildiğini, davalının her ay 200,00.-TL olmak üzere toplam 800,00.-TL ödeme yaptığını, site ortak alanından toplam 92 m2 kapalı alanı işgal ettiğini, kat malikleri kurul kararları doğrultusunda metrekare başına 20,00.-TL den 92 m2 için 1840,00.-TL aylık aidat bedeli ödenmesi gerektiğini, davalının icra takibine haksız yere itiraz ettiğini beyan ederek; davalının Antalya 10. İcra Müdürlüğü’nün 2015/638 Esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine, tüm giderlerin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davacının davasının bilirkişi raporu doğrultusunda 6.412,80.-TL üzerinden kısmen kabulü ile, Antalya 10. İcra Müdürlüğünün 2015/638 Esas sayılı takip dosyasında davalının bu miktar yönünden itirazının iptaline, takibin bu miktar yönünden devamına, 6.412,80-TL üzerinden davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kat mülkiyetinden kaynaklanan ek aidat alacağının ödenmemesi sebebiyle icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
1-Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kurulan hüküm alınan bilirkişi raporuna dayandırılmış ise de, bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli, yeterli tespitler içermemektedir. Kat Mülkiyeti Kanununun 20. maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre, ortak giderden payına düşeni ödemeyen bağımsız bölüm malikinin ödemede geciktiği günler için ödemekle yükümlü bulunduğu gecikme tazminatının başlangıç gününün açıkça saptanmış olması gerekir. Dava konusu ortak giderin, dayanağını oluşturan düzenleme; işletme projesi ise işletme projesinin davalıya tebliğ edildiği tarih, kat malikleri kurulu kararı ise bu kurula davalı katılmışsa karar tarihi, kararın alındığı toplantıya katılmamışsa bu kararın kendisine tebliğ edildiği ya da başka bir biçimde borcunu öğrendiği tarih, bu da yoksa hakkında açılan icra takibi nedeniyle ödeme emrinin tebliğ edildiği tarih esas alınmalıdır. O halde; öncelikle aidat borcunun doğduğu dönemlere ilişkin alınan kat malikleri kurulu kararlarına ait belgeler (toplantı tutanakları, hazirun cetveli, gündem, vs.) dosyaya celbedilerek, bu kararların iptal edilip edilmediği, davalıya tebliğ edilip edilmediği tespit edildikten sonra tebliğ tarihinden itibaren gecikme tazminatı uygulanabilecek olup, temerrüt tarihi duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeksizin takip tarihinden öncesine gecikme tazminatı işletilmesi doğru görülmemiştir. Tarafların tüm delilleri, banka kayıtları, ödeme belgeleri celbedilerek, davalının ödemesi gereken bir meblağ bulunup bulunmadığı tam olarak tespit edilip, alınacak uzman mali müşavir bilirkişi raporu doğrultusunda, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri de birlikte değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik ve yetersiz, denetime elverişli olmayan incelemeyle karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2- Diğer taraftan bilirkişi raporunda gerekçeli olarak; dava konusu edilen üzerinde açılır- kapanır otomatik sistem kurulu olan yerin kapalı alan yaratmayacağı, bu sebeple üzeri açık yerler gibi metrekare fiyatının 10,00.-TL olacak şekilde kira bedelinin hesaplanması gerektiği belirtilmesine ve takdiri mahkemeye bırakılmasına rağmen, mahkemece dava konusu edilen üzerinde açılır-kapanır otomatik sistem kurulu olan yerin, denetime açık olmayacak şekilde bir gerekçe gösterilmeksizin takdiren kapalı alan olduğunun kabul edilmesi ve kapalı alanlar için yapılan kira hesaplaması esas alınarak hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın eksik ve yetersiz inceleme ile yukarıda yazılı şekilde şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 30/11/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.