Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/3018 E. 2018/7177 K. 07.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/3018
KARAR NO : 2018/7177
KARAR TARİHİ : 07.11.2018

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ile davalı vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından aidat alacaklarının tahsili amacı ile …. İcra Müdürlüğünün 2009/3674 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, ancak davalıların aidat borçlarının taşınmazların teslim tarihinden itibaren başlayacağını, teslimin ise 30.06.2009 tarihinde yapıldığını, aidatlardan bu tarihten itibaren sorumlu olduklarını, daha önceki tarihler için sorumlu olmadıklarını belirterek itiraz ettiklerini, itiraz sonucunda takibin durduğunu, davalıların itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, zira …Belediye Başkanlığına bırakılan dairelerin 2008 yılı Mayıs ayından beri …Belediye Başkanlığının hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunu, …Belediye Başkanlığının kendisine bırakılan konutları ihale yolu ile kısım kısım sattığını, teslim alınmayan evlerin satılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle …Belediye Başkanlığının daireleri teslim almadığı yönündeki itirazlarının yerinde olmadığını, …Belediye Başkanlığına bırakılan dairelere ilişkin aidat borcunun 30.06.2009 tarihinden itibaren değil 2008 yılı Mayıs ayından itibaren başladığını, zira …Belediye Başkanlığının bu tarihten itibaren daireler üzerinde tasarruf etme yetkisini kazandığını ve dairelerin satışı için ihale yoluna gittiğini, …Belediye Başkanlığına satmış olduğu dairelerin tapularını ihale sonucu dairelere satın alan kişilere verdiğini, … tarafından dairelerin satılamamış olmasının sorumluluklarını ortadan kaldırmadığını, …Belediye Başkanlığına devredilen 100 adet taşınmazın KDV tutarı olan 43.500 TL’nin 07.05.2008 tarihinde yatırıldığını, bu nedenle belediye başkanlığının giderlerden sorumluğunun 2008 Mayıs ayından itibaren başladığını açıklayarak …1. İcra Müdürlüğünün 2009/3674 Esas sayılı dosyası ile yapılan takibe karşı davalıların itirazının iptaline, takibin 20,299,10-TL üzerinden ve takip talebinde belirtilen şartlarla devamına, % 40 ‘tan aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine,
Davalının …2. İcra Müdürlüğünün 2009/3674 Esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptaline,
Takibin 13.300,00 TL asıl alacak, 2.280,69 TL takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizi olmak üzere toplam 15.580,69 TL alacak üzerinden ve 13.300,00 TL’lik asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren aylık %5 gecikme faizi uygulanmak suretiyle devamına davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
Davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava; ortak gider alacağı nedeni ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.

1-Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kurulan hüküm alınan bilirkişi raporuna dayandırılmış ise de bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli, yeterli tespitler içermemektedir. Kat Mülkiyeti Kanununun 20. maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre, ortak giderden payına düşeni ödemeyen bağımsız bölüm malikinin ödemede geciktiği günler için ödemekle yükümlü bulunduğu gecikme tazminatının başlangıç gününün açıkça saptanmış olması gerekir. Dava konusu ortak giderin, dayanağını oluşturan düzenleme; işletme projesi ise işletme projesinin davalıya tebliğ edildiği tarih, kat malikleri kurulu kararı ise bu kurula davalı katılmışsa karar tarihi, kararın alındığı toplantıya katılmamışsa bu kararın kendisine tebliğ edildiği ya da başka bir biçimde borcunu öğrendiği tarih, bu da yoksa hakkında açılan icra takibi nedeniyle ödeme emrinin tebliğ edildiği tarih esas alınmalıdır. O halde; öncelikle aidat borcunun doğduğu dönemlere ilişkin alınan kat malikleri kurulu kararlarına ait belgeler (toplantı tutanakları, hazirun cetveli, gündem, vs.) dosyaya celbedilerek, bu kararların iptal edilip edilmediği, davalıya tebliğ edilip edilmediği tespit edildikten sonra tebliğ tarihinden itibaren gecikme tazminatı uygulanabilecek olup, temerrüt tarihi duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeksizin takip tarihinden öncesine gecikme tazminatı işletilmesi doğru görülmemiştir. Tarafların tüm delilleri, banka kayıtları, ödeme belgeleri celbedilerek, davalının ödemesi gereken bir meblağ bulunup bulunmadığı tam olarak tespit edilip, alınacak uzman mali müşavir bilirkişi raporu doğrultusunda, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri de birlikte değerlendirildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik ve yetersiz incelemeyle karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2-Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre; likid bir alacaktan sözedilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlarının bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tesbit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından bu koşullar mevcut ise ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. (YHGK 07.06.2006 gün ve 2006/19-25 Esas, 341 Karar sayılı kararı). Buna göre dava konusu alacağın varlığı ve miktarı yukarıda anılan ilkeler çerçevesinde incelenmesi gerekirken, anılan ilkeler çerçevesinde alacağın likit olup olmadığı incelenmeksizin icra inkar tazminatının reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; takip talebinde 95 adet daireye ait aidat ve yönetim giderlerinin borç sebebi olarak gösterilmesi karşısında, mahkemece her bir bağımsız bölümlere ilişkin aidat ve giderler yönünden, her bir bağımsız bölümün davalının mülkiyetine geçtiği tarih net olarak belirlenerek, davalının sorumluluğu irdelenmemiş olup; tapu kayıtları, yönetim planı ve ortak giderler ile aidatlara ilişkin olarak toplantılarda alınan kararlar birlikte değerlendirilerek davalının sorumlu olacağı miktarın, her bir bağımsız bölüm yönünden ne kadar olduğu hususunda, tarafların ve Yargıtayın denetimine açık, ayrı ayrı her bir bağımsız bölüm yönünden davalının sorumlu olduğu miktarı gösterir şekilde kat mülkiyeti hukuku ve mali hesaplamalar konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınması, ondan sonra oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda anılan gereklilikler dikkate alınmaksızın, eksik ve yetersiz, denetime elverişli olmayan incelemeyle karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 07/11/2018 günü oy birliği ile karar verildi.