Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/2302 E. 2018/7769 K. 30.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2302
KARAR NO : 2018/7769
KARAR TARİHİ : 30.11.2018

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalının yöneticisi olduğu taşınmazda dükkan nitelikli bağımsız bölüm maliki olduğunu, mantolama bedeli adı altındaki bedelin müvekkilince ödenmediğinden bahisle gecikme tazminatı ve faizi ile birlikte 27.843,11.-TL’nin tahsili için … 8. İcra Müdürlüğünün 2015/6787 E. sayılı dosyası ile davacı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra takibinden adresine hacze gelinmesi ile haberdar olduğunu, haciz sırasında ve muhafaza baskısı ile şeklen kesinleşen icra takibi nedeniyle icra müdürlüğünce bildirilen kapak hesabı miktarını dosyaya ödemek zorunda kaldığını, bu nedenlerle davalı tarafça … 8. İcra Müdürlüğünün 2015/6787 E. sayılı dosyası ile haksız, usulsüz ve hakkaniyete aykırı olarak tahsil edilen 33.891,81.-TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile alınarak vekil edene verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; açılan davanın kısmen kabulü ve kısmen reddine, … 8. İcra Müdürlüğünün 2015/6787 E. sayılı takip dosyasında 11.700,00.-TL asıl alacağa (ödeme emrinin tebliğ tarihi olan) 29.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ve yine 11.700,00.-TL asıl alacak üzerinden 29.06.2015 tarihinden itibaren aylık %5 üzerinden hesaplanacak gecikme tazminatı üzerinden icra takibine yapılan itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; Kat Mülkiyeti Kanunundan Kaynaklanan, fazla tahsil edildiği iddia edilen paranın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile istirdatı istemine ilişkindir.
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesi; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünü amir olup, hüküm fıkrasının tarafların taleplerini karşılayacak, açık ve maddeler halinde, infazda tereddüt yaratmayacak şekilde oluşturulması gerekir. Dava dilekçesindeki istem, davacının fazladan ödediğini iddia ettiği paranın istirdatına yönelik olmasına rağmen, anılan kanun hükmüne aykırı olacak şekilde mahkeme kararının; “başlık” kısmında davanın “itirazın iptali” olarak nitelenmesi, dava dilekçesinin özetlenmesi kısmında davacının isteminin, fazladan ödendiği iddia edilen paranın istirdatı olduğu şeklinde belirleme yapılması, “gerekçe” kısmında itirazın iptali davasına yönelik gerekçe yazılması, “hüküm” kısmında ise yine, davacının istirdat istemini olumlu ya da olumsuz olarak karşılayacak bir hüküm kurulması yerine davacının istirdat istemine tamamen aykırı olacak şekilde, “itirazın iptaline, takibin devamına” ifadeleri ile hüküm kurulması, hüküm fıkrasının talepleri tek tek karşılama ilkesine aykırı olup hükmün infazında da şüphe ve tereddüte yol açacağı kuşkusuz olmakla bozmayı gerektirmiştir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 298/2. maddesi; “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” hükmünü amir olup, yerel mahkemece, 12.07.2016 tarihli 4. celsede tefhim edilen kısa kararın, “açılan davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi” şeklinde açıklanmasına rağmen, sonradan yazılan gerekçeli kararın “gerekçe” kısmında ve “hüküm” fıkrasında, “kısmen kabul ve kısmen red” şeklinde tefhim edilen kısa karar ile uyumlu bir hüküm kurulması gerekirken, tefhim edilen kısa karara aykırı biçimde “itirazın iptaline, takibin devamına” ifadeleri ile hüküm kurulması da ayrıca bozmayı gerektirmiştir.
3-Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın aleniyeti ilkesini benimsemiştir. Bunun anlamı; yargılama açık olarak yapılacak ve yargılamanın sonunda verilen karar da açıkça belirtilecektir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 298/2. maddesi gereğince, sonradan yazılacak gerekçeli kararın da bu kısa karara uygun olması gerekir. Aksi halde, yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve mahkeme kararına da güven sarsılmış olacaktır. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 10.04.1992 tarih, 7/4 sayılı kararında, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki bulunmasının bozma nedeni olacağı içtihat edilmiş bulunmasına göre, mahkemece yapılacak iş; bozmadan sonra kısa karar ile bağlı olmaksızın çelişkiyi gidermek kaydıyla vicdani kanaatine göre yeni bir karar vermekten ibarettir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 30/11/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.