Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/2077 E. 2018/8246 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2077
KARAR NO : 2018/8246
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29.09.2013 tarihli site olağan genel kuruluna mazereti nedeniyle katılamadığını, vekalet verdiği kişinin de yeterli açıklamaları yapamamış olmasından dolayı 29.09.2013 tarihli genel kurul tutanağının 3. maddesinin son cümlesinde, “Isı pay ölçerlerin yasa ve yönetmeliklere uygun kullanımı ve dağıtımlarının yapılması, yapılan oylama sonucu oybirliğiyle karara bağlanmıştır.” şeklinde karar alındığını, bu karar tarafına tebliğ edilmediği halde Eylül 2013 dönemine ait ödemelerin bu şekilde hesaplanıp tahsiline gidildiğini, bu hesaplamaya göre alt ve en üst kat dairelerin mağdur olacağını, zira çatının ve yalıtımların yapılmamasının fazla ödeme yapılmasına yol açacağını beyan ederek; sitenin 29.09.2013 tarihli genel kurul toplantı tutanağının 3. maddesinde alınan kararın son cümlesi olan “Isı pay ölçerlerin yasa ve yönetmeliklere uygun kullanımı ve dağıtımlarının yapılması yönünde yapılan oylama ile sonucun oybirliğiyle karara bağlanmıştır.” cümlesinin iptali ile kalorifer aidatlarının, bloklarda giriş kat tabanları, blok dış cephe izolasyonları ile çatı kat izolasyonu ve çatı yapılıncaya kadar, halen yapılan ısınma bedeli hesabı gibi tapuda kayıtlı yönetim planına uygun olarak hesaplanmasına aynen devam edilmesine, buna göre ödeme yapılmasına, belirtilen izolasyonların ve çatının yapılmasından sonra 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanununa göre yapılan okumalara dayalı ödemelere geçilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davacının dava dilekçesinde, “Maalesef vekalet verdiğim kişi de yeterli açıklama yapamamış olmalı ki 29.09.2013 tarihli tutanağın 3. maddesi oybirliğiyle karara bağlanmıştır.” şeklinde beyanının olduğu, dava dilekçesinde davacıyı vekaleten temsil eden Mithat Uğur’un “hayır” oyu kullandığı halde tutanağa “evet” şeklinde geçirilmiş gibi tutanak düzenlendiği yönünde bir iddiasının bulunmadığı, genel kurulda bizzat “hayır” oyu kullanılmadı ise davacının vekaletnamede belirttiği açıklamaların bir anlamının olmayacağı, davacının vekaletname üzerine el yazısıyla yazarak vekiline verdiği talimatın, vekil ile vekil eden arasındaki ilişkiyi düzenlediği, vekil tarafından bu doğrultuda oy kullanılmadıkça genel kurul divanı tarafından bizzat dikkate alınmasının mümkün olmayacağı, KMK’nın 33 maddesi gereğince, öğrenme tarihinden itibaren 1 aylık süre içinde dava açtığını ispatlayamadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kat malikleri kurulu kararlarının iptali ve Kat Mülkiyeti Kanununun 33. maddesi uyarınca hakim müdahalesi istemine ilişkindir.
1- Dava; her ne kadar Kat Mülkiyeti Kanununda öngörülen bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesi ile reddolunmuş ise de dava harcının 23.10.2013 tarihinde yatırılarak bir aylık süre içinde açıldığı anlaşılmış olup, bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

2- Dava dilekçesinde özellikle, “…vekalet verdiğim kişi de yeterli açıklama yapamamış olmalı ki 29.09.2013 tarihli tutanağın 3. maddesi oybirliğiyle karara bağlanmıştır.” şeklinde beyanda bulunulduğu ve gerekçede de davacının bu beyanına atıf yapılmak suretiyle “davanın reddi” yönünde hüküm kurulduğu anlaşılmakla; mahkemece dava konusu toplantıya ilişkin tüm evrakların ve delillerin birlikte değerlendirilip, özellikle davacının vekaletnamesindeki el yazısı ile yazılı ifadenin genel kurul toplantı tutanağına aktarılıp aktarılmadığı, oy kullanan vekilin iradesinin tutanağa tam olarak yansıtılıp yansıtılmadığı konusunda gerekli araştırmanın yapılıp tüm delillerin toplanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, anılan gerekçe ile eksik ve yetersiz inceleme neticesinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 12/12/2018 günü oy birliği ile karar verildi.