Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/1924 E. 2017/6244 K. 05.07.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1924
KARAR NO : 2017/6244
KARAR TARİHİ : 05.07.2017

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava ve ıslah dilekçesinde, davalının D 31 Blok 48 numaralı bağımsız bölümü satın aldığını, sözleşmeye göre ödemesi gereken aidatı ödemediğini ileri sürerek, 2305,50.-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek % 10 gecikme tazminatı ve işlemiş ve işleyecek faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.
Mahkemece asıl alacağın 14.11.2007 tarihinden önce ödenmesi gereken aidatların aylık % 10, bu tarihten sonra ödenmesi gereken aidatların ise aylık % 5 gecikme zammı ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ortak gider alacağı istemine ilişkindir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1) Davalının davaya konu aidatların belirlendiği kat malikleri kurulu toplantılarına katılıp katılmadığı, bu aidatların belirlendiği işletme projelerinin tebliğ edilip edilmediği tespit edilmeli, tebliğ edilmiş ise tebliğ tarihinden edilmemiş ise davalı hakkında yapılan takiplerde talep edilen alacakların hangi dönemlere ait olduğu belirlenerek bu alacaklar ile ilgili takip bulunduğunun belirlenmesi halinde işletilecek gecikme faizinin ödeme emrinin davalıya tebliğ tarihinden başlatılması gerektiğinin dikkate alınmamış olması,
2) Dosya içindeki bilgi ve belgelerle, tapu kayıtlarının incelenmesinde; davaya konu sitenin birden fazla parsel üzerinde kurulu olduğu ve Kat Mülkiyeti Kanunununda değişiklik yapılmasına ilişkin 5711 sayılı Kanunun 22. maddesi ile Kat Mülkiyeti Kanununun 66. ve devamı maddelerinde düzenlenen Toplu Yapılara İlişkin Özel Hükümler uyarınca sitede henüz toplu yapı yönetimine geçilmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlıkta kat mülkiyeti hükümlerinin değil, genel hükümlerin uygulanması gerekmektedir.
Buna göre;
Davacı vekilince davalıya ait bağımsız ölümün yer aldığı belirtilen 1257 ada 1 parsel sayılı taşınmazda yönetim planı 23.12.2009 tarihli olduğuna göre, yönetim planının yürürlük tarihinden önceki döneme ait aidatlar için yasal faiz uygulanması, yönetim planının yürürlük tarihinden sonrası için ise taraflar arasında imzalanan sözleşme niteliğinde olan yönetim planı uyarınca % 10 gecikme tazminatı ödenmesi gerekir ise de, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 88. maddesinde “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.” düzenlemesine “Temerrüt
Faizi” başlıklı 120. maddesinde “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdi faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdi faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faiz oranı hakkında akdi faiz oranı geçerli olur” düzenlemesine yer verilmiş olup, 6101 Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 7. maddesinde de yukarıda açıklanan faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. maddenin görülmekte olan davalarda da uygulanacağı düzenlenmiştir.Yönetim planlarında belirlenen faiz Türk Borçlar Kanununun 120. maddesinde düzenlenen temerrüt faizi niteliğinde olup, ortak gider alacakları ile ilgili genel hükümlerin uygulanacağı durumlarda yasal oranda temerrüt faiz uygulanmalıdır. Buna göre yönetim planının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren uygulanacak faiz Türk Borçlar Kanununun 120/2. maddesindeki sınırlamaya tâbi olup, yönetim planında kabul edilen temerrüt faiz oranı, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanunun 2/1. maddesinde belirlenen yasal faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamayacağı dikkate alınarak uygulanacak faizin belirlenmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
3) 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesinde “Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir” hükmü düzenlenmiştir. HMK’nın hukukî dinlenme hakkı başlıklı 27. maddesi uyarınca ise davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler karşısında, davacı tarafça duruşma dışı yapılan ıslah dilekçesinin davalıya tebliği edilip, varsa beyanı alınarak toplanan bütün delilerin takdiri ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/07/2017 günü oy birliği ile karar verildi.