Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/11105 E. 2019/1068 K. 18.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/11105
KARAR NO : 2019/1068
KARAR TARİHİ : 18.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı … vekili Av. … 18/08/2011 (harçlandırma) tarihli dava dilekçesi ile vekil edenin … mahallesi 35 parsel sayılı taşınmazın … adına tescilli 252/9187 hissesini 08/04/2008 tarihinde satın aldığını, ancak tapudaki hissenin gerçek hak durumunu yansıtmadığını, müvekkiline satılan hissenin gerçekte 252/9187 olmayıp 252/122500 hisse olduğunu belirterek tapu kaydının düzeltilmesini talep etmiştir.
Davacı … vekili Av. … 09/01/2009 tarihli …. Asliye Hukuk Mahkemesine ibraz ettiği dava dilekçesi ile vekil edenin … mahallesi 35 parsel sayılı 122.500,00 m² yüzölçümlü taşınmazın 3360,18 m²’sine isabet eden … adına tescilli 252/9187 hissesini 08/04/2008 tarihinde satın aldığını, bazı söylentiler üzerine tapuda yaptıkları araştırmada tapudaki hisselerin gerçek payı göstermediği, tapu sicilinin 1995 yılında yanlış tutulduğunu müvekkilinin hissesine isabet eden taşınmazın 3360 m² olmayıp 252 m² olduğunun ortaya çıktığı, tapu siciline güvenerek yer satın alan davacının zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 7.100,00.- TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve Hazineden tahsilini dava etmiştir.
Davalı … ve … vekili, hatalı yapıldığı iddia edilen işlemde Hazinenin kusuru olmadığı gibi zararında oluşmadığı iddiasıyla talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
… …. Asliye Hukuk Mahkemesi 07/10/2011 gün ve 2009/12 – 409 sayılı kararıyla dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmiş, yetkisizlik kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesi ve davacı vekilinin talebi üzerine dosyanın … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/749 Esasına kaydı yapılmış ve aradaki bağlantı nedeniyle yukarıda anılan dosya ile birleştirilmiştir.
Yargılama sırasında davacı vekili 20/10/2010 tarihli dilekçe ile harcını yatırmak suretiyle tazminat miktarını 77.704,50.- TL’ye yükseltmiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, … mahallesi 35 numaralı parselin dava olunan 257/9187 hissesinin 252/122500 olarak düzeltilmesine, birleştirilen 2011/749 Esas sayılı dosyada davanın kabulüne, 77.704,05 TL tazminatın 7.100,00 TL’sine dava tarihinden, 70.705,00 TL’sine ıslah tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verilmiş, davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle, hüküm, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2013/14983 E.- 24336 K. sayılı ilâmıyla kısmen bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilâmında özetle “Cebri İcra suretiyle yapılan satış sonucu alıcının satın aldığı 252 m2’ye göre taşınmazın tamamının yüzölçümü olan 122.500 m2 üzerinden 252/122.500 pay verilmesi yerine; satışa konu hisse miktarı olan 9.187 m2 üzerinden verilen 252/9187 payının tapuya tescili sonucu hatalı pay dağılımı yapıldığı ve bu hata sonucu gerçekte 252 m2 olması gereken payın karşılığının tapuda 3360,18 m2’ye tekabül ettiği ve davacının da hatalı tescil edilen payı satın almak suretiyle zararının oluştuğu anlaşılmakla tapuda hatalı olan payın düzeltilmesi doğru olduğu gibi, 4721 sayılı Kanunun 1007. maddesi uyarınca Tapu Sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu anlaşıldığından mahkemece davalı … yönünden tazminatın tahsiline ve tapuda hatalı olan payın düzeltilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
…) Tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle oluşan zararlardan … sorumlu olup, … yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi,
2) Dava konusu taşınmazın arsa mı yoksa arazi mi olduğu araştırılıp niteliği belirlenip bu konuda taraflara delillerini ibraz etmek üzere süre verildikten sonra, mahallinde yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde yapılan keşif sonucunda arazi vasfında ise gelir metoduna göre, arsa vasfında ise emsal karşılaştırması yapılarak dava tarihindeki değerinin tespiti için alınacak bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması gerekirken, bu yönteme uyulmadan değer biçen geçersiz rapora göre hüküm kurulması, doğru görülmemiştir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyulmuştur.
Bozma ilâmından sonra davacı vekili, mahkemenin 2015/128 Esasına kaydedilen, 09/03/2015 harç tarihli dilekçe ile 35 parsel sayılı taşınmazın m² değerinin asliye hukuk mahkemesinde görülmekte olan davada 36,47.- TL olarak belirlendiği, bu değere göre kayıp hissesinin değerinin 113.354,00.- TL olduğu, daha önce ıslah ile birlikte talep ettikleri 77,704.-TL düştüğünde bakiye 35.649.- TL tazminat alacağına ilk dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden tahsiline yönelik açtığı dava eldeki dava ile birleştirilmiştir.
Mahkemece; dava konusu taşınmazda davacıya ait hisse oranının düzeltilmesi hususunda mahkemece verilen ilk karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen 2011/749 E. sayılı dosyada davalı … aleyhine açılan davanın davalı sıfatı yokluğundan reddine, birleştirilen 2011/749 E. ve 2015/128 E. sayılı dosyalarında … aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 7.100,00.- TL tazminatın birleşen 2011/749 E. sayılı dosyada dava tarihi olan 21/11/2011 tarihinden itibaren, 70.705,00.- TL tazminatın birleşen dosyada ıslah tarihi olan 20/10/2010 tarihinden itibaren, 35.548,76.- TL tazminatın 2015/128 E. sayılı dosyada dava tarihi olan 09/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine, davacının birleştirilen 2015/128 E. sayılı dosyadaki fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş; hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 16/02/2016 gün 2015/11914 E. – 2016/1744 K. sayılı ilâmıyla “4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında değerlendirmenin zararın oluştuğu tarih itibariyle yapılması gerekir. Somut olayda, davacının hatalı tescil edilen payı 08/04/2008 tarihinde satın aldığı ve bu tarihte zararının oluştuğu anlaşılmaktadır. Mahkemece; 08/04/2008 tarihi itibariyle gerçek zarar belirlenip buna göre hüküm kurulması gerekirken, dava tarihine göre değerlendirme yapan bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yüksek bedele hükmedilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilâmına uyulmuştur.
Bozma ilâmından sonra mahkemece, dava konusu taşınmazda davacıya ait hisse oranının düzeltilmesi hususunda mahkemece verilen ilk karar kesinleştiğinden, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Birleştirilen 2011/749 Esas sayılı dosyada davalı … aleyhine açılan davanın davalı sıfatı yokluğundan reddine,
Birleşen 2011/749 ve 2015/128 Esas sayılı dosyalarında … aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile; 7.100,00 TL tazminatın birleşen 2011/749 Esas sayılı dosyada dava tarihi olan 21/11/2011 tarihinden itibaren, 70.705,00 TL tazminatın birleşen dosyada ıslah tarihi olan 20/10/2010 tarihinden itibaren, 3,006,90 TL tazminatın birleşen 2015/128 Esas sayılı dosyada dava tarihi olan 09/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine, davacının birleşen 2015/128 Esas sayılı dosyadaki fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu sicilinin düzgün tutulması nedeniyle uğranılan zararın TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine yöneliktir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 18/02/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.