Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/11056 E. 2019/6268 K. 05.11.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/11056
KARAR NO : 2019/6268
KARAR TARİHİ : 05.11.2019

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

3402 sayılı Kanunun geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında … köyü, 257 ada 6 parsel sayılı 66.53 m² yüzölçümündeki taşınmaz (birleşen dosya 2011/248 E.), 238 ada 41 parsel sayılı 9235.38 m² yüzölçümündeki taşınmaz (birleşen dosya 2011/216 E.), 300 ada 2 parsel sayılı 6605.42 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 1/3 hisselerle davalılar adına tesbit edilmiştir.
Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazların orman sınırları dışına çıkarıldığı tarih ile tesbit tarihi arasında 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığı iddiasıyla tespitin iptali ve taşınmazların Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazların davacı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 24.10.2013 tarihli, 2013/8905E.- 9372 K. sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ‘‘Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda, orman kadastrosunun kesinleşme tarihinden dava tarihine kadar sürdürülen zilyetlik süresinin 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde belirtilen 20 yılı bulmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmüştür. Şöyle ki; yörede 1957 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sonucunda düzenlenen ve bir örneği dosyasına getirtilen orijinalinden fotokopisi çıkarılmış kadastro pafta örneğinden, çekişmeli taşınmazların bulunduğu alanın, arazi kadastrosu sırasında Devlet ormanı niteliğiyle tesbit harici bırakıldığı anlaşılmaktadır. H.G.K.’nIn 24/10/2001 gün ve 2001/8-964 E. – 751 K. sayılı ve 13/02/2002 gün ve 2002/8 –183 E.-187 K., 2004/8-15 E. – 7 K., 2004/8-242 E. – 292 K. ve 20. Hukuk Dairesinin 2008/20-214 E.-241 K. sayılı kararları ile kadastro (tapulama) komisyonlarınca orman sayılarak tesbit harici bırakılan yerler, orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar orman sayılacağından, kesinleşme tarihine kadar sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyecektir. Ancak, bu tarihten sonra sürdürülen zilyetlik ise davalı yararına hak doğurabilecektir. Genel uygulama bu yönde olmakla birlikte, kadastro veya tapulama çalışmaları sırasında, paftasında orman belirtmesi yapılarak tespit dışı bırakılan yerlerin, resmî belge ve bilgilerden yararlanmak suretiyle yapılacak araştırma sonucu öncesi itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi ve mevcut fiilî durum itibariyle de orman olmadığı ve çevre ziraat arazileri ile de bütünlük arzeden yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, yukarıda belirtilen kuralın uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle, bu türden yerlerin 3402 sayılı Kanunun 17. maddesi kapsamında imar – ihya edilmesi ve olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı süresinin tamamlanması ile de kazanılması mümkündür. Somut olayda; keşif sonucu alınan orman bilirkişi raporu ile, çekişmeli taşınmazların 1957 yılında yapılan tapulama çalışmalarında orman olarak tespit harici bırakılan yerlerden olduğu ve kesinleşen orman tahdidine göre taşınmazların orman sınırları dışında bırakıldığı belirlenmesine karşın taşınmazların öncesi itibariyle orman olup olmadığı, eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarından yararlanmak sureti ile belirlenmediği gibi, taşınmazların orman içi açıklık olup olmadığı hususları da irdelenmemiştir.
O halde, mahkemece; en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerden getirtildikten sonra, keşfe katılan önceki bilirkişiler dışında bir fen, bir ziraat ve bir orman mühendisi bilirkişileri huzurunda keşif yapılarak dava konusu taşınmazların memleket haritaları ve dayanağı hava fotoğrafları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak bilirkişilere incelettirilip, taşınmazların niteliğinin ne şekilde göründüğü orman ya da 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesinde ifade edilen orman içi açıklık olup olmadığı, dava tarihinden 20 yıl önce taşınmazların kullanılıp kullanılmadığı, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftasında tasarruf sınırı bulunup bulunmadığı, taşınmaz üzerinde önceki yıllarda ve şimdi bulunan bitki örtüsünün cinsi, sayısı, yaşı ve dağılımı, durumunun ne olduğu Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak belirlenmeli, orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, zilyetliğe değer verilmeyeceği ve orman kadastrosunun kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçip geçmediği düşünülerek sonuca göre karar verilmelidir.’’ gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu 257 ada 6 parsel numaralı taşınmaza ilişkin davanın reddi ile taşınmazın tespit gibi tesciline, dava konusu 238 ada 41 parsel numaralı taşınmazın bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 1146,36 m2’lik bölümünün tespit gibi tesciline, (B) harfiyle gösterilen 8089,02 m2’lik bölümünün tespitteki vasfı ile Hazine adına tesciline, dava konusu 300 ada 2 parsel numaralı taşınmazın bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 3313,48 m2’lik bölümünün tespit gibi tesciline, (B) harfiyle gösterilen 3291,94m2’lik bölümünün tespitteki vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1957 tarihinde 766 sayılı Kanun uyarınca yapılan kadastro çalışmalarında dava konusu taşınmazlar orman olduğu gerekçesi ile tespit harici bırakılmış, tespit tarihinden önce 22.05.1991 tarihinde yapılan orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunun 2/B madde uygulama çalışmalarında da çekişmeli taşınmazlar, orman sınırları dışında bırakılmıştır.
Ayrıca çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde; 2859 sayılı Kanun ve 590 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereği yapılan yenileme çalışmaları, 21.02.2005 tarihinde kesinleşmiştir.
1)Davacı Hazinenin dava konusu 238 ada 41 sayılı parselin bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 1146,36 m2lik bölümüne, davalıların aynı parselin (B) harfiyle gösterilen 8089,02 m2’lik bölümüne ilişkin hükmün temyizi yönünden yapılan incelemede; uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak usulüne uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada (A) bölümünün Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmadığı ve davalılar yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek, (B) bölümünün ise orman sayılan yerlerden olduğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulduğuna göre davacı ve davalıların temyiz itirazları yerinde değildir.
2)Davacı Hazinenin dava konusu 257 ada 6 parsel numaralı taşınmaza yönelik temyiz itirazları yönünden; uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak usulüne uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmadığı ve davalılar yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği belirlenerek hüküm kurulduğuna göre davacı Hazinenin bu parsele yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3- Davacı Hazinenin dava konusu 300 ada 2 parsel numaralı taşınmazın (A) bölümüne, davalıların aynı taşınmazın (B) bölümüne yönelik temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede ise, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli 300 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. madde hükmüne göre orman içi açıklık niteliğinde orman sayılan yerlerden olduğu ve bu tür yerlerin 20.11.2012 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 16. maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılması zorunlu olduğuna göre davacı Hazinenin bu parselin tamamına yönelik davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulması doğru değildir.
Bu itibarla davalıların dava konusu 300 ada 2 sayılı parselin (B) bölümüne yönelik temyiz itirazlarının reddi ile davacı Hazinenin bu parselin (A) bölümüne yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulması gerekir.
SONUÇ:1)Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı Hazinenin ve davalıların dava konusu 238 ada 41 sayılı parsele yönelik temyiz itirazlarının reddi ile bu parsele ilişkin hükmün ONANMASINA,
2)İkinci bentde açıklanan nedenlerle davacı Hazinenin dava konusu 257 ada 6 sayılı parsele yönelik temyiz itirazlarının reddi ile bu parsele ilişkin hükmün ONANMASINA,
3) a-Üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davalıların dava konusu 300 ada 2 sayılı parselin (B) bölümüne yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE,
b-Üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davacı Hazinenin dava konusu 300 ada 2 sayılı parselin (A) bölümüne yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu parsel yönünden BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/11/2019 günü oy birliği ile karar verildi.