Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2017/10483 E. 2019/657 K. 05.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/10483
KARAR NO : 2019/657
KARAR TARİHİ : 05.02.2019

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Kadastro sırasında … köyü, … mevkii 209 ada 12 parsel sayılı 19423,86 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğiyle ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle …/6 payı …, 7/16 payı …, …/16 payı verâsette iştirak olduğu belirtilerek, …, …, …, …, … ve ölü olduğu belirtilerek …; 7/16 payı verâsette iştirak olduğu belirtilerek …, …, … ve … adlarına tesbit edilmiştir.
Davacı …, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, zilyetlikle edinilemeyeceği, tesbitin iptali ve … adına tapuya tescili gerektiği iddiasıyla dava açmıştır.
Yargılama sırasında 04.10.2009 tarihinde öldüğü anlaşılan, … ile ölü olduğu belirtilerek yararına tesbit tutanağı düzenlenen … mirasçıları …, …, …, … davaya devam etmişler, mahkemece, davanın kabulüne, çekişmeli parselin tesbitin iptaline ve … adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar …, …, …, …, …, …, … ve … vekili Avukat … ile davalılar …, …, … vekili Av. … tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 08/10/2013 gün ve 2013/6570 E. – 8982 K. sayılı kararıyla “Mahkemece, bilirkişi raporlarında (B) harfi ile işaretli olarak gösterilen bölümde ekonomik amacına uygun zilyetlik bulunmadığı; diğer bölümlerde bulunan antik kalıntıların …. grup tescilli alan olarak değerlendirilmesi gerektiğinden, 5663 sayılı Kanunun …. maddesi uyarınca zilyetlik yolu ile kazanılamayacağı kabul edilerek davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuş ise de Dairenin iade kararı üzerine aldırılan ek raporda ekonomik amaca uygun olarak kullanılmayan bölüm (B), arkeolojik kalıntıların bulunduğu bölüm (C) ve geriye kalan bölüm de (A) harfi ile gösterilmiştir. Kesinleşmiş … kadastro tutanak ve haritaları ile eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporu ile tescil davasına konu edilen taşınmazın … bilirkişi raporunda, yörede 1967 yılında kesinleşen … sınırları dışında bırakıldığı, sonraki çalışmalarda durumun değişmediği, çekişmeli parselin 1959 ve 1996 tarihli memleket haritalarında … olarak nitelendirilmediği, … sayılmayan, ziraat arazisi olduğu, eylemli … ve … toprağı olmadığı, ziraat uzman ve jeolog bilirkişi raporlarında da 209 ada 12 sayılı parselin 40-45 yıl önce imar – ihya edilerek tarım alanı niteliğiyle kullanılan kadim tarım alanı olduğu bildirilmiş, yerel bilirkişi ve tanıklar da, çekişmeli parselin tesbit tarihinden geriye doğru en az 20 yıl süreyle davacı gerçek kişiler ve bayileri tarafından malik sıfatıyla çekişmesiz ve aralıksız tarım alanı olarak zilyet edildiğini bildirmiştir. Bu raporlarla … sayılmayan yerlerden olduğu saptanan çekişmeli 209 ada 12 sayılı parselin ek raporda (A) harfi ile gösterilen bölümünün, zilyetlikle edinilemeyecek yerlerden olduğu söylenemez. Gerek, 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu; gerekse, bu kanun yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda; keşif ve bilirkişi delili, takdiri delil olarak düzenlenmiştir. Hâkim genel hukuk bilgisi ile çözemeyeceği, teknik konularda bilirkişi deliline başvurabilecektir. Hâkim sunulan bilirkişi raporlarını ile bağlı olmayıp, bu raporları iddia ve savunma doğrultusunda serbestçe takdir ederek karar verecektir. Hâkim tarafından keşif ve bilirkişi raporlarını yeterli olmadığı belirlendiği takdirde yapılacak iş, tarafların istemi halinde bilirkişilerden ek raporlar almak ya da yeniden keşif yaparak bilirkişi raporları almaktır. Hâkim yeterli olmadığını düşünerek keşif ve bilirkişi deliline başvurduğu konularda, bu delilleri yok sayarak, aynı konularda yaptığı kendi değerlendirmelerine dayalı olarak hüküm veremez.
O halde, mahkemece, önceki bilirkişiler dışında bir fen elemanı, bir arkeolog bilirkişi ve bir ziraat bilirkişi marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, dava konusu taşınmazın imar ihya edilmeyen bölümü, arkeolojik kalıntıların bulunduğu bölümü imar ve ihya edilerek ekonomik amaca uygun zilyetliğin sürdürüldüğü bölümü yüzölçümleri ve koordinatları ile birlikte infaza elverişli olarak tespit edilmeli, arkeolojik kalıntıların yer aldığı bölüme ilişkin olarak, kalıntıların …. grup arkeolojik kalıntı olup olmadığı ile bu bölümün … veya 2. derecede arkeolojik sit alanı olup olmadığı … Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulundan sorularak saptanmalı, … veya 2. derecede arkeolojik sit alanı olması halinde 5663 sayılı Kanunun …. maddesi uyarınca zilyetlik yolu ile kazanılamayacağı gözönünde bulundurulmalı, bundan sonra taşınmazın ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunan bölümüne ilişkin açılan davanın reddine, imar ihya edilmeyen ve ekonomik amaca uygun zilyetliğin bulunmadığı bölüme ilişkin davanın ise kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın tümden kabulüne karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne 209 ada 12 sayılı parselin 05/03/2015 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümleri dışında kalan 12032 m² bölümünün tespit gibi tesciline, taşınmazın …. derece doğal sit alanında kaldığının tapu kaydının beyanlar hanesinde gösterilmesine, (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen bölümlerinin tespitinin iptali ile taşlık, kayalık niteliğiyle … adına tesciline, …. derece doğal sit alanında kaldığı ve üzerinde …. grup kültür varlığı bulunduğunun tapunun beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş, hüküm davacı … tarafından reddedilen bölüme yönelik temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1966 yılında yapılıp 11.10.1968 tarihinde ilân edilen ve 11.01.1969 tarihinde kesinleşen … tahdidi, 1981 yılında yapılıp 13.05.1982 tarihinde ilân edilerek itirazsız yerlerde 13.05.1983, itirazlı yerlerde ise 30.07.1982 tarihinde ilân edilip, 30.07.1983 tarihinde kesinleşmiş, sınırlandırması yapılan ormanların aplikasyonu, … kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun, 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulaması, 1991 yılında 3302 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması mevcuttur.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 05/02/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.