YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/10327
KARAR NO : 2018/1078
KARAR TARİHİ : 15.02.2018
MAHKEMESİ : Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli, Zonguldak Merkez ilçesi,…köyünde bulunan 154 ada 8 parsel sayılı 9072,26 m² yüzölçümündeki taşınmaz, …ve …adlarına elbirliği mülkiyetinde tarla niteliğiyle tapuya kayıtlıdır.
Davacı Orman Yönetimi, dava konusu taşınmazın yörede 18 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından yapılıp kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları içinde kaldığını ileri sürerek davalılar adına olan tapu kaydının iptali ve orman niteliği ile Hazine adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, çekişmeli parselin kesinleşen tahdidin dışında olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosuna dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1972 yılında 18 nolu Orman Kadastro Komisyonu tarafından orman kadastrosu yapılmış, 22/07/1972 tarihinde ilan edilmiş, 22/07/1973 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece taşınmazın 2025-2026-2027-2028 nolu orman sınır noktalarını birleştiren hattın sağında poligonun içinde, orman sınırları dışında kaldığı gerekçesiyle Orman Yönetiminin davasının reddine karar verilmiş ise de; hükmün dayanağı 03/11/2013 tarihli orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın 2025-2026-2027-2028-2029 nolu orman sınır noktalarını birleştiren orman sınır hattının dışında kapalı poligonun içinde kaldığı belirtilmiş, rapor ekindeki orman tahdit haritası ile irtibatlı krokide çekişmeli 8 nolu parselin kadasrtal çapı ile orman tahdit haritası üzerindeki görüntüsünün denkleşmediği, dolayısıyla çakıştırmanın yöntemine uygun olmadığı anlaşılmakta olup, dairenin 05/04/2017 tarihli iade kararı üzerine aynı orman bilirkişi ve fen bilirkişisinin müşterek imzalı raporlarında, taşınmazın “Orman İçi Alan 1” ve Orman İçi Alan 2” ile gösterilen kısımlarının orman tahdit haritasına göre orman sınırları içinde yeşil renkli alanda kaldığı, taşınmazın geri kalan kısmının orman sınırları dışında kaldığı, orman içi alan 1’in 757,043 m2 miktarında olduğu, orman içi alan 2’nin 1180,545 m2 miktarında olduğu taşınmazın toplam 1937,58 m2’lik alanının kesinleşmiş orman sınırları içinde olduğunun belirtilmiş olması karşısında taşınmazın kesinleşmiş orman sınırları içinde kalıp kalmadığı hususunda çelişki oluşmuştur.
Dava kesinleşmiş orman kadastrosuna dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğuna göre taşınmazın kesinleşen orman kadastrosunda kısmen veya tamamen orman sınırları içinde kalıp kalmadığı orman kadastrosu tutanakları ve orman kadastro haritasının yöntemine uygun şekilde uygulanması ve incelenmesi sonucu belirlenecektir.
O halde mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu ve haritalarından, tutanaklar ile harita arasında uyumsuzluk olması halinde bu belgelerin düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan orman kadastrosu sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu haritasına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/02/2018 günü oy birliği ile karar verildi.